Danıştay Kararı 12. Daire 2020/2326 E. 2020/3746 K. 16.11.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/2326 E.  ,  2020/3746 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2326
Karar No : 2020/3746

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem : Davalı idarede başkan danışmanı olarak görev yapmakta iken Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı ve … tarihli ve … sayılı kararlarıyla iki kez ayrı ayrı kurumdan çıkarma cezası ile cezalandırılması işlemlerine karşı, … idare Mahkemesi’nin E:…, E:… sayılarına kayıtlı olarak açılan dava dosyalarında verilen yürütmeyi durdurma kararları üzerine 29/12/2006 tarihinde göreve iade edilen davacının, görevden ayrı kaldığı, 13/04/2006 -29/12/2006 tarihleri arasında yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının tanınmasına karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare mahkemesince, Danıştay Onikinci Dairesinin 13/03/2019 tarih ve E:2018/9878, K:2019/1894 sayılı bozma kararına uyularak; bakılmakta olan davaya ilişkin olayda; davacının, hakkında tesis edilen kurumdan çıkarma cezası işlemlerine karşı açtığı davalarda, yürütmenin durdurulmasına karar verildiği ve bu kararların idarece süresinde uygulanarak davacının görevine iade edildiği, bu nedenle zarara uğramadığı, davacı hakkında tesis edilen çıkarma cezası işlemlerine karşı açılan davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilerek davacının görevine başlatılmasının akabinde davalı idare tarafından şekil eksikliği giderilerek davacı hakkında Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararıyla yeniden çıkarma cezası tesis edildiği ve bu işlemin de kanun yollarından da geçmek suretiyle kesinleştiği görüldüğü, bu durumda, davacının dava konusu işlem nedeniyle parasal ve özlük hakkı kaybından söz edilemeyeceği ve ödenmesi gereken bir tazminat olmadığı sonucuna ulaşıldığından, davacının 13/04/2006 – 29/12/2006 tarihleri arasında yoksun kaldığı bütün maaş ve parasal haklarının davanın açıldığı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve özlük haklarının verilmesi yönündeki isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, idari işlemin, usulden veya esastan iptaline karar verildiğinde iptal kararından kaynaklanan zararın tazmin edilmesinin anayasal zorunluluk olduğu, usul yönünden iptaline karar verilen idari işlemin daha sonra usule uygun olarak yeniden işlem tesis edilmesi halinde ancak işlemin tesis edildiği tarihten sonrası için hüküm ve sonuç doğuracağının açık olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, idarenin tazmin sorumluluğunun olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; Rekabet Kurumu Başkanlığı’nda başkan danışmanı olarak görev yapan davacının, … tarihli ve … sayılı ve … tarihli ve … sayılı işlemler ile Rekabet Kurumu Personel Yönetmeliği’nin 86/E-(f) ve 86/E-(g) maddeleri uyarınca ayrı ayrı iki kez kurumdan çıkarma cezası ile cezalandırılması üzerine 13/04/2006 tarihinde kurumla ilişiğinin kesildiği, bu işlemlerin iptali talebiyle açtığı davalarda, dava konusu işlemlerin şekil yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:… ve … tarihli ve E:… sayılı kararlarıyla yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, bu kararlar üzerine davalı idare tarafından davacı kadrosundaki görevine 29/12/2006 tarihinde tekrar başlatıldığı, akabinde dava konusu işlemdeki şekil eksikliği giderilerek Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararıyla davacı hakkında yeniden kurumdan çıkarma işlemi tesis edildiği, davacının yürütmenin durdurulması kararlarının geç uygulanması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek açtığı tazminat davasında … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının açıkta kaldığı dönemde yoksun kaldığı parasal haklar toplamı 35.000,00 TL. maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Danıştay Onikinci Dairesinin 14/12/2009 tarihli ve E:2008/3245, K:2009/7000 sayılı kararı ile davacının temyiz isteminin reddine davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile kararın tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına karar verildiği, … İdare Mahkemesince E:… sayılı dosyada verilen yürütmenin durdurulması kararının akabinde … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile dava konusu işlemde şekil yönünden hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, söz konusu kararın Danıştay Onikinci Dairesinin 10/10/2008 tarih ve E:2007/3591, K:2008/5066 sayılı kararıyla onandığı, karar düzeltme isteminin de Danıştay Onikinci Dairesinin 14/12/2009 tarih ve E:2009/1002, K:2009/6999 sayılı kararı ile reddedildiği, bu kararın davacıya 02/02/2010 tarihinde tebliğ edildiği, … İdare Mahkemesince E:… sayılı dosyada verilen yürütmenin durdurulması kararının akabinde … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile dava konusu işlemde şekil yönünden hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın da Danıştay Onikinci Dairesinin 10/10/2008 tarih ve E:2007/3420, K:2008/5067 sayılı kararı ile onandığı, karar düzeltme isteminin ise 14/12/2009 tarih ve E:2009/987, K:2009/7015 sayılı kararı ile reddedildiği ve bu kararın davacıya 26/01/2010 tarihinde tebliğ edildiği, bunun üzerine davacı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca açıkta kaldığı 13/04/2006- 29/12/2006 tarihleri arasında yoksun kalınan bütün parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının tanınmasına karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinin son fıkrasına göre, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde, ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem nedeniyle Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri düzenlemesi yer almıştır.
Aynı Kanun’ un 28. maddesinin 1. fıkrasında; “Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği kuralı düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir idari işlemin yargısal bir kararla iptali halinde, bu iptal kararlarının işlemin yapılması sırasında unsurlarında bulunan sakatlıkları saptadığı, işlemi yapıldığı andan başlayarak ortadan kaldırıldığı, bu özelliği nedeniyle geriye yürüyen sonuçlar doğurduğu, başka bir anlatımla, işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğini sağladığı idare hukukunun bilinen ilkelerindendir. Yargı mercileri tarafından idari bir işlemle ilgili olarak verilen iptal kararının doğurduğu bu sonucun, verilen iptal kararı ister usul yönünden, isterse esas noktasından verilmiş olsun, hiçbir şekilde değişmeyeceği açıktır.
Zira, anılan idare hukuku ilkesinden dolayı idare, iptal kararının amaç ve kapsamına göre yeni bir işlem ya da işlemler yapmak, iptal edilen işlemden doğan sonuçları ortadan kaldırmak, işlemin hiç yapılmamış sayılmasının bir gereği olarak önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla yükümlü bulunmaktadır.
Dolayısıyla, hakkında görevden çıkarma cezası verilen bir kamu görevlisinin yargısal yoldan bu işlemin iptalinin sağlanması halinde, ister usul yönünden ister esas noktasından verilmiş olsun, idarenin bu karara uygun işlem tesis etmesi ve işlemin doğurduğu hukuki ve fiili bütün sonuçları ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı ve … tarihli ve … sayılı kararlarıyla iki kez ayrı ayrı kurumdan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemlerin şekil yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:… ve … tarihli ve E:… sayılı kararlarıyla yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği ve bu kararlar üzerine davalı idare tarafından davacı kadrosundaki görevine 29/12/2006 tarihinde tekrar başlatıldığı, dava konusu işlemdeki şekil eksikliği giderilerek Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararıyla davacı hakkında yeniden kurumdan çıkarma işlemi tesis edildiği anlaşılmakla birlikte, mahkemenin yürütmesinin durdurulması kararının uygulanması sonucunda davacı kadrosundaki görevine 29/12/2006 tarihinde tekrar başlatıldığı hususu dikkate alındığında idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu düzenleyen Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca, şekil yönünden hukuka aykırı bulunan davacının kurumdan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemler nedeniyle, görevine son verildiği 13/04/2006 tarihinden, şekil yönünden hukuka aykırılık olduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi üzerine davacının yeniden göreve başladığı 29/12/2006 tarihine kadar ödenmeyen parasal haklarının tazmini gerektiği açıktır.
Bu nedenle, 13/04/2006 tarihinde görevine son verilen davacının, görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada, İdare Mahkemesince dava konusu işlemlerin şekil yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi üzerine 29/12/2006 tarihinde yeniden göreve başladığı ihtilafsız olup, davacının açıkta kaldığı 13/04/2006 -29/12/2006 tarihleri arasındaki sürenin tamamına ilişkin zararın karşılanması gerektiğinden, yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve özlük haklarının tanınması gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olduğundan davacının temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.