Danıştay Kararı 12. Daire 2020/1594 E. 2020/4957 K. 30.12.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/1594 E.  ,  2020/4957 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1594
Karar No : 2020/4957

TEMYİZ EDEN (TARAFLAR) :
1-DAVACI : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …

2- DAVALI : … Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı Sendika tarafından, davalı idare ile … Sendikası arasında imzalanan ve 01/01/2018-31/03/2019 tarihleri arasında geçerli Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi’nin 6. ve 7. maddelerinin sendika üyesi olmayan kişilerden dayanışma (sözleşme) aidatı kesilmesine ilişkin düzenlemeler içeren kısımlarının iptali ve bu maddeler nedeniyle davacı sendika üyelerinin uğradığı tüm maddi kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı 4. bölümünün 1. maddesinin “Sosyal denge sözleşmesi imzalayan sendikanın üyesi olmayan kamu görevlilerinden aynı unvanlı personelden alınacak aidatın iki katına kadar taraf sendika sosyal denge sözleşmesi aidatı alabilir. Bu aidatı ödeyen kamu görevlileri, sözkonusu sözleşmeden aynı usul ve esaslar dahilinde yararlanır.” kuralını içeren ikinci fıkrasının Danıştay Onbirinci Dairesince yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş olması nedeniyle, sözleşmeden yararlanma koşulu olarak belirlenen taraf sendikanın üyesi olmayan çalışanlardan iki kat tutarında dayanışma aidatı kesilmesine ilişkin hükümlerinin hukuki dayanağı kalmadığından, “Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesinin” 6. ve 7. maddelerinin sendika üyesi olmayan çalışanların sosyal denge tazminatından faydalanılması ve sendika üyesi olmayanlardan alıncak dayanışma aidatının miktarına ilişkin kısımlarında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, dava konusu sözleşme hükümlerinin sendika üyesi olmayan kişilerden dayanışma (sözleşme) aidatı kesilmesine ilişkin düzenlemeler içeren kısımlarının iptaline, dava konusu işlem nedeniyle davacı sendika üyelerinden fazladan kesilen dayanışma aidatlarının ilgililerin davalı idareye başvurmaları halinde kendilerine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının esasa yönelik olarak iptale ilişkin hüküm fıkrası yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 19. maddesinin (f) fıkrasında yer verilen “Ortak hak ve menfaatlerin izlenmesi” ifadesi kapsamında değerlendirilmesi olanağı bulunmayan davacı sendika üyelerinin mahrum kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacı sendika üyelerine ödenmesini istemede, davacı sendikanın menfaati ve hakkının muhtel olduğundan söz etme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kararın “dava konusu işlem nedeniyle davacı Sendika üyelerinden fazladan kesilen dayanışma aidatlarının yukarıda yapılan açıklama uyarınca ilgililerin davalı idareye başvurmaları halinde kendilerine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine” ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına, davanın, davacı Sendika üyelerinin uğradığı tüm maddi kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkin kısmının 2577 sayılı Kanun’un 15/1-b maddesi uyarınca ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Davacı tarafından; 4688 sayılı Kanun’un 19. maddesinin f. fıkrası uyarınca sendikaların üyelerinin hak ve menfaatlerini ilgilendiren konularda dava açma hakkına sahip oldukları, bu kapsamda; fazladan kesilen dayanışma aidatının iadesi için üyeleri adına dava açma ehliyetinin bulunduğu ileri sürülmektedir.
2- Davalı idare tarafından; usule ilişkin olarak; davacı Sendikanın bu davayı açmada ehliyetinin bulunmadığı, esasa ilişkin olarak; Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru üzerine verilen kararda; sosyal denge sözleşmesinden yararlanılması hususunda sözleşmenin tarafı olmayan sendika üyelerinden iki katı tutarında dayanışma aidatının ödenmesi şartının sendikaya üye olmama özgürlüğüne orantısız bir müdahale olmadığı ve bu bağlamda demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmadığı gerekçesi ile başvurucunun sendikaya üye olmama özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verildiği, Anayasa Mahkemesinin bu kararının dikkate alınması gerektiği ileri sürülerek Bölge İdare Mahkemesi Kararının aleyhlerine olan kısımlarının bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı ve davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararının davalı idarenin istinaf isteminin reddine ilişkin ilişkin kısmının onanması; davacının temyiz isteminin kabulü ile kararın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı sendika tarafından, davalı idare ile … Sendikası arasında imzalanan ve 01/01/2018-31/03/2019 tarihleri arasında geçerli Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi’nin 6. ve 7. maddelerinin sendika üyesi olmayan kişilerden dayanışma (sözleşme) aidatı kesilmesine ilişkin düzenlemeler içeren kısımlarının iptali ve bu maddeler nedeniyle davacı sendika üyelerinin uğradığı tüm maddi kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasamızın 125. maddesinde idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükmüne, 138. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmüne, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez…” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin kararının … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının esasa yönelik olarak iptale ilişkin hüküm fıkrası yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmında 49. maddede belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, kararın bu kısmına yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Temyize konu kararın davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmına gelince;
Bir idari işlemin yargısal bir kararla iptali halinde, bu iptal kararlarının işlemin yapılması sırasında unsurlarında bulunan sakatlıkları saptadığı, işlemi yapıldığı andan başlayarak ortadan kaldırıldığı, bu özelliği nedeniyle geriye yürüyen sonuçlar doğurduğu, başka bir anlatımla, işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğini sağladığı idare hukukunun bilinen ilkelerindendir. Yargı mercileri tarafından idari bir işlemle ilgili olarak verilen iptal kararının doğurduğu bu sonucun, verilen iptal kararı ister usul yönünden, isterse esas noktasından verilmiş olsun, hiçbir şekilde değişmeyeceği açıktır.
Zira, anılan idare hukuku ilkesinden dolayı idare, iptal kararının amaç ve kapsamına göre yeni bir işlem ya da işlemler yapmak, iptal edilen işlemden doğan sonuçları ortadan kaldırmak, işlemin hiç yapılmamış sayılmasının bir gereği olarak önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlamakla yükümlü bulunmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık bu bağlamda incelendiğinde, davacı Sendikanın üyelerinin uğradığı tüm maddi kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine ilişkin kısmının; sosyal denge sözleşmesinin sağladığı haklardan yararlanılmasının aidat ödenmesi koşuluna bağlayan düzenlemenin yargı kararıyla iptal edilmesi halinde, iptal kararının doğuracağı hukuki sonuçlara yönelik genel kapsamlı bir uygulama talebinden ibaret olduğu; tek tek üyelerin, yoksun kaldığı tutara yönelik bireysel bir tam yargı davası niteliği taşımadığı, sendika üyelerinden fazladan kesilen dayanışma aidatının, kesintinin yapıldığı sendika üyesine başvuruda bulunması halinde ödenmesine yönelik olduğu; dolayısıyla bu hususta davacı Sendikanın ehliyetli olduğu sonucuna varıldığından … Bölge Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin kararının davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile anılan temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının istinaf başvurusunun kısmen reddine ilişkin kısmının oybirliği ile ONANMASINA ;
2.Davacının temyiz isteminin kabulü ile anılan temyize konu kararın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının oyçokluğu ile BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 30/12/2020 tarihinde kesin olarak karar verildi.

(X) – KARŞI OY :
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; temyize konu karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin kararının davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının da onanması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.