Danıştay Kararı 12. Daire 2020/1218 E. 2020/2323 K. 15.06.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2020/1218 E.  ,  2020/2323 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1218
Karar No : 2020/2323

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Gençlik Ve Spor Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:2019/857 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : … Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde antrenör olarak görev yapan davacı tarafından, Sözleşmeli Spor Uzmanı ve Antrenör Çalıştırılması Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde yer alan koşulu taşımadığının anlaşıldığından bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin 05/07/2018 tarih 1675 sayılı işleme karşı yapılan itirazın reddine yönelik 13/09/2018 tarih ve 558514 sayılı işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının, görevine son verilmesine ilişkin 05.07.2018 tarihli işlemi ilişiğinin kesildiği 09.07.2018 tarihi itibariyle öğrendiği açık olduğundan, bu tarihi izleyen günden itibaren altmış gün içerisinde dava açılması veya dava açma süresi içerisinde 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca yapılacak başvuru üzerine davalı idarece verilecek cevabın ya da zımni ret halinde bu tarihi izleyen günden itibaren kalan dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekmekte iken, dava açma süresi geçtikten sonra 10.09.2018 tarihinde yapılan başvurunun reddi üzerine 24.09.2018 tarihinde açılan davanın esasının süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-b maddesi uyarınca davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemde işlemin sebebinin gösterilmediği, yasal başvuru hakkının kullanılabilmesi için işlemin kanuni dayanağının bildirilmesinin idareden istenildiği, davalı idarenin 13.09.2018 tarihli yazısı ile işlemin yasal dayağını bildirmesi üzerine dava açıldığı, bu nedenle davanın süresinde açılmış olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Kararın bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığı, bu nedenle kararın onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 15/06/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un ”Sözleşmeli personel” başlıklı 30. maddesinin birinci fıkrasında, ”Spor Genel Müdürlüğü, lüzumu kadar yerli yabancı spor uzmanı ve antrenörü, Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırabilir. Kimlerin spor uzmanı ve antrenör olarak sözleşmeli çalıştırılabileceği yönetmelikle tespit olunur.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda anılan 30. madde hükmüne dayanılarak hazırlanan ve 22.02.1991 tarihli ve 20794 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sözleşmeli Spor Uzmanı ve Antrenör Çalıştırılması Hakkında Yönetmeliğin 02.11.2001 tarihli ve 24571 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 02.11.2001- 02.10.2015 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 7. maddesinde; “Sözleşmeli olarak çalıştırılacak yerli spor uzmanı ve antrenörlerde aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır;
B) Özel Şartlar: … (b) Sözleşmeli antrenör olarak atanacaklarda; yurt içi veya yurt dışından alınmış antrenör belgesi, Spor Eğitimi Dairesi Başkanlığının uygun görüşü ve ilgili federasyon yönetim kurulu kararıyla beraber aşağıdaki niteliklerden birisinin bulunması şarttır.
1) Üniversitelerin beden eğitimi ve spor öğretimi veren yüksek öğretim kurumlarından veya yurt dışındaki dengi okullardan mezun olmak.
2) En az lise veya dengi okul mezunu olup, üç yıl fiilen antrenörlük yaptığını kulübü ile il müdürlüğünden veya ilgili federasyondan alacağı belge ile belgelemek.
3) Son beş yıl içinde en az 3 defa uluslar arası yarışmalarda milli takım antrenörü olarak fiilen görev yapmak.
4) Olimpiyat, Dünya veya Avrupa şampiyonalarında sporcu olarak ilk üç dereceye girmek.
5) En az 25 defa milli sporcu olmak.
(3), (4) ve (5) bentlerindeki nitelikleri taşıyan ve fiilen beş yıl antrenörlük yapanlarda tahsil şartı aranmaz.” düzenlerine yer verilmiştir.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sözleşmeli Spor Uzmanı ve Antrenör Çalıştırılması Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin ”Özel Şartların” düzenlendiği B) bendinin (b) alt bendi, 02.10.2015 tarihli ve 29490 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değiştirilmiş ve buna göre;
”b) Sözleşmeli antrenör olarak çalıştırılacaklarda en az ikinci kademe antrenörlük belgesine sahip olmak kaydıyla aşağıdaki niteliklerden birisinin bulunması şarttır…
2) Olimpiyat oyunları ile Dünya ve Avrupa şampiyonalarında sporcu olarak ilk üçe girmek” hükmüne yer verilmiştir.
02.10.2015 tarihi itibariyle Olimpiyat Oyunları ile Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında sporcu olarak ilk üçe girenler yönünden “öğrenin şartı”, antrenörlük yapılan süreye bağlı olmaksızın bu sporcuların istihdamı kolaylaştırılarak Türk sporuna katkı sağlanması amaçlanmıştır.
… Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde Antrenör olarak görev yapmakta iken, hakkında yürütülen disiplin soruşturması sonucunda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sözleşmeli Spor Uzmanı ve Antrenör Çalıştırılması Hakkında Yönetmelikte öngörülen “öğrenin şartı”nı sağlamadığının sonradan öğrenildiğinden bahisle 05.07.2018 tarihinde Devlet memurluğu görevine son verilen davacının, Spor Genel Müdürlüğüne sunduğu 07.09.2018 tarihli dilekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak görev yaptığı, ancak görevine hangi fiili nedeniyle ve bunun karşılığı Devlet Memurları Kanunu’nun hangi maddesinin hangi bendine göre son verildiğinin acıkça belirtilmediğinden bu durumun kendisine yazılı olarak bildirilmesini istediği; davalı idarenin 13.09.2018 tarihli ve P 11-18227 sayılı işlemiyle antrenörlük kursuna katılmak için idarelerine ibraz ettiği lise diplomasının sahte olması nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98/b. maddesi gereğince görevine son verildiğinin 13.09.2018 tarihinde tebellüğ edilmek suretiyle davacıya bildirildiği, bu işlemin iptali istemiyle 24.09.2018 tarihinde bakılan davanın açıldığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunun 10. maddesinde; “İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı,isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” kuralına yer verilmiştir.
Bakılan olayda, davacının gerek görevine son verildiği 05.07.2018 tarihi, gerekse açıkta iken davalı idareye başvuru tarihi olan 07.09.2018 tarihleri itibariyle Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sözleşmeli Spor Uzmanı ve Antrenör Çalıştırılması Hakkında Yönetmeliğin 02.10.2015 tarihli ve 29490 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile Olimpiyat Oyunları ile Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında sporcu olarak ilk üçe girenler yönünden “öğrenin şartı” antrenörlük yapılan süreye bağlı olmadan kaldırılmak suretiyle lehe olan yasal düzenleme yapılmış olması nedeniyle davacı ile aynı durumdan olan kişiler yönünden bu gerekçeye dayalı olarak idari dava dairesince iptal kararları verilmiştir.
Nitekim; … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … sayılı ve E:…; K:… sayılı ve … sayılı ve E:…; K:… sayılı iptal kararları da bu yöndedir.
Bu duruma göre, davacının başvurusu yukarıda bahsi geçen Yönetmelikte lehe olan yeni düzenleme ile benzer ve aynı maddi olaya dayalı hukuki uyuşmazlığın çözümlendiği idare mahkemesi kararları da gözetilmek suretiyle 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca yapılmış bir başvuru olduğunun kabulü ile işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı nedeniyle reddine dair kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmadığından, itiraza konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.