Danıştay Kararı 12. Daire 2019/7283 E. 2020/3109 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2019/7283 E.  ,  2020/3109 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/7283
Karar No : 2020/3109

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Terörle Mücadele Eğitim ve Tatbikat Merkez Komutanlığı’nda sözleşmeli uzman erbaş kursiyeri olarak eğitim görmekte olan davacı tarafından, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; bakılan uyuşmazlıkta, davacı hakkında “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Bulunan Eşya Hakkında Hırsızlık” suçundan yapılan ceza yargılaması neticesinde … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla “4 ay 13 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezası adli para cezasına çevrilerek 133 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına (2660 TL adli para cezası), hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına” karar verildiği, kararın 27.06.2016 tarihinde kesinleştiği, davacının mahkum olduğu suçun, yukarıda yer verilen 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 12. ve Yönetmeliğin 6. maddelerinde sayılan suçlardan olduğu anlaşıldığından davacının uzman erbaş sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararı hukuka ve usule uygun olduğundan, istinaf isteminin, incelemeye konu … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2.sayfasının 3.parağrafının son cümlesinde yer alan “…mahkum olduğu suçun…” ifadesinin çıkarılarak bahse konu ifadenin; “…sabit görülen fiilin,…” şeklinde düzeltilerek reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, sözleşmenin feshedilmesi ne gerekçe olan suçun on sekiz yaşından küçükken işlendiği ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre sözleşmenin feshine gerekçe olamayacağı bu nedenle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu , Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü.

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının … Terörizmle Mücadele Eğitim ve Tatbikat Merkezi Komutanlığında uzman erbaş olarak eğitim görmekte iken hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması neticesinde elde edilen “Kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkında hırsızlık suçundan 133 gün adli para cezası (2660 TL) HAGB, 3 yıl denetimli serbestlik” şeklindeki bilgi notuna istinaden Aday Değerlendirme Kurulu kararıyla güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılması nedeniyle 09.01.2019 tarihli işlemle sözleşmesinin feshedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında verilen ceza mahkemesi kararından sonra üç yıllık denetim süresinin dolması üzerine davacı tarafından 02.07.2019 havale tarihli dilekçe ile yapılan başvuru üzerine … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararı ile davanın düşmesine karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında;
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” hükmüne, üçüncü fıkrasında; ”Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde de;
“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir,” hükmü yer almaktadır.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 6. maddesinde;
”(1) Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir.
(2) Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır.
(3) Birinci fıkrada sayılan sağlık ve cinsel hayat dışındaki kişisel veriler, kanunlarda öngörülen hâllerde ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir. Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
(4) Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından belirlenen yeterli önlemlerin alınması şarttır.” hükmü yer almaktadır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 10. maddesinin üçüncü fıkrasında, ”Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebilir. ” hükmü yer almaktadır.
07/09//2005 tarihli ve 25929 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Adli Sicil Yönetmeliği’nin 12. maddesinin dördüncü fıkrasında, ”Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere mahkeme, hâkim veya savcılıklarca istenebilir.” hükmü ile 14. maddesinin birinci fıkrasında, ”Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere mahkeme, hâkim veya savcılıklara talep halinde verilir.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesi’nin 27/02/2019 tarihli ve 2014/7256 Başvuru no’lu kararında özetle;
”..Somut olayda başvurucunun on sekiz yaşından küçükken işlediği suçun kayıtlarının Adana Valiligi Emniyet Müdürlüğü tarafından Komisyon Başkanlığına verildigi, bu kaydın dikkate alınmak suretiyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı, başvurucunun sözleşmeli infaz ve koruma memurluğuna atamasının yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Resmi makamlar tarafından muhafaza edilmekte olan, başvurucu hakkında yürütülen ceza yargılamasına dair bilgilerin özel hayata saygı hakkı anlamında kişisel nitelikli veriler olduğu açıktır. Söz konusu kişisel verinin kamu kurumlarıyla paylaşılması ve güvenlik soruşturmalarında kullanılmasının Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkına bir müdahale oluşturduğu sonucuna varılmıştır…
…Öte yandan somut olayda başvurucunun yazılı ve sözlü sınavı kazandığının ilan edilmiş olduğu, on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın 5352 sayılı Kanun’un 10. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan hükme açıkça aykırı şekilde idari makamlara verilmiş olduğu dikkate alındığında özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin bu yönüyle de kanuni dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmaktadır…” değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler ile Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda dava konusu olay incelendiğinde, 03/08/1998 doğumlu olan ve hakkındaki ceza mahkûmiyetine konu suçu işlediği 15/11/2013 tarihinde on sekiz yaşından küçük olan davacının, on sekiz yaşından küçükken işlediği bu suça ilişkin kayıtların Valilik tarafından Milli Savunma Bakanlığı’na verilmesi üzerine, ilgili kurum tarafından bu kaydın dikkate alınması suretiyle davacı hakkındaki güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığı görülmüştür.
Bu durumda, davacının adli sicil kaydında görünmeyen, on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın, yukarıda yazılı Kanun ve Yönetmelik hükümleri uyarınca, ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebileceği açık olduğundan, kişisel veri niteliğinde olan bu kaydın, güvenlik soruşturması kapsamında ilgili kamu kurumuna verilmesi ve güvenlik soruşturmasında kullanılması hukuka aykırı olduğundan, hukuka aykırı şekilde idari makamlara verilen bu kaydın değerlendirilmesi suretiyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılması, Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca ”özel hayata saygı hakkının” ihlâli sonucunu doğurmaktadır.
Bu itibarla, davacının on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kayda dayanılarak güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması suretiyle sözleşmenin feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yönündeki Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan ….-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) 30/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.