Danıştay Kararı 12. Daire 2019/648 E. 2020/3218 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2019/648 E.  ,  2020/3218 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/648
Karar No : 2020/3218

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı TEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne bağlı bulunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü’nde ( … ) Muhasebe ve Finansman Müdürü olarak görev yapmakta olan davacının TEDAŞ Genel Müdürlüğü Disiplin Yönetmeliği’nin 8/a ve 8/i maddeleri uyarınca “1/30 oranında Aylıktan Kesme Cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin TEDAŞ Yüksek Disiplin Kurulu’nun … günlü ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare mahkemesince, Danıştay Onikinci Dairesinin 12/12/2017 tarihli ve E:2014/5293, K:2017/6460 sayılı bozma kararına uyularak; yüksek disiplin kurulunun sadece görevden çıkarma cezası önerilen personel hakkında karar alma görev ve yetkisi bulunduğu, müfettişlerce yürütülen soruşturma sonucunda görevden çıkarma cezası dışında, disiplin cezası önerilen tüm personelin disiplin işlemlerini karara bağlama görevinin merkez disiplin kuruluna ait olduğu göz önüne alındığında, aylıktan kesme cezası vermeye yetkili olmayan yüksek disiplin kurulunca tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Sonucu itibariyle hukuka uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
TEDAŞ Genel Müdürlüğü’ne bağlı bulunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü’nde ( … ) Muhasebe ve Finansman Müdürü olarak görev yapmakta olan davacının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle ilgili personel tarafından kaçak elektrik kullanım bedeli tahakkuk ettirilmesine ilişkin işlemlere ilişkin aboneler tarafından yapılan itirazları inceleyen kaçak tahakkuk itiraz komisyonu tarafından söz konusu kaçak tahakkuk işlemlerinin iptal edilmelerini gerektirir somut delil ve bulgu bulunmaksızın itirazların kabulüne karar verilmesine katılarak tahakkukların iptal edilmesi suretiyle Kurumun zarara uğramasına neden olunduğundan bahisle TEDAŞ Genel Müdürlüğü Disiplin Yönetmeliği’nin 8/a ve 8/i maddeleri uyarınca “1/30 oranında Aylıktan Kesme Cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin TEDAŞ Yüksek Disiplin Kurulu’nun … günlü ve … sayılı kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında, “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.” düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 128. maddesiyle memurlar ve diğer kamu görevlileri, özlük hakları bakımından yasal güvenceye kavuşturulmuştur. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ve bu kapsamda yer alan TEDAŞ personelinin statü haklarını doğrudan etkileyen disiplin işlemlerinin “diğer özlük işleri” kavramı kapsamına girdiğine kuşku bulunmamaktadır.
Kanuni düzenleme ilkesi, düzenlenen alanda temel ilkelerin kanunla konulmasını ve çerçevenin kanunla çizilmesini ifade etmektedir. Bu niteliği taşıyan bir yasal düzenleme ile uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi konusunda yürütme organına yetki verilmesi, kanuni düzenleme ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.” denilerek “suçun kanuniliği” ilkesi; üçüncü fıkrasında da “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.” ifadesine yer verilerek “cezanın kanuniliği” ilkesi getirilmiştir. Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi uyarınca, hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri gerektiği düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır.
“Suçta ve cezada kanunilik” ilkesi uyarınca suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin yalnızca kanun metninde yer alması yeterli değildir. Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2015 tarihli ve E.2014/100, K.2015/6 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, söz konusu düzenlemelerin içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu açıdan kanunun metni, bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır. Bu nedenle, belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir.
Disiplin cezaları, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla öngörülmüş, yapma veya yapmama biçiminde beliren davranış kurallarının ihlali hâlinde uygulanan, yasal olarak düzenlenmiş idari yaptırımlardır. Kamu hizmetlerini yürütenlerin görev, yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış, bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları ilgili kanunlarda öngörülmüştür.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, disipline ait yaptırımların sadece kanunla düzenleneceği, kanun dışında tüzük, yönetmelik ve diğer alt düzenleyici işlemlerle disiplin cezasını gerektiren fiil ve hareketlerin ve bunlara uygulanacak cezaların belirlenmesinin ve buna göre disiplin cezası verilmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda da, TEDAŞ Genel Müdürlüğü Disiplin Yönetmeliği’nin disiplin cezaları, çeşitleri ve uygulamasını gerektiren fiil ve haller başlıklı düzenlemesi içeriğinde yer alan disiplin cezaları uyarınca davacının cezalandırıldığı ancak yönetmelikle düzenlenen disiplin cezalarının Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen “suçta ve cezada kanunilik” ilkesine ve Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan “kanuni düzenleme” ilkesine aykırılık oluşturduğu açıktır.
Bu durumda; İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de , sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile SONUCU İTİBARIYLA ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlem” başlıklı 50. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.” kuralına yer verilmiştir.
Bakılan olayda, İdare Mahkemesince, Danıştay Onikinci Dairesinin 12/12/2017 tarihli ve E:2014/5293, K:2017/6460 sayılı bozma kararında belirtilen esaslara uyulmak suretiyle karar verildiği anlaşıldığından, 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.