Danıştay Kararı 12. Daire 2019/3665 E. 2020/3200 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2019/3665 E.  ,  2020/3200 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3665
Karar No : 2020/3200

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …’i temsilen … Sendikası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde … Partisi Grup Danışmanı olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(a) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali ile yoksun kaldığı parasal haklarının işlem tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:Anayasa Komisyonunun Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına dair Anayasa değişiklik teklifinin görüşüldüğü 02/05/2016 tarihli toplantısında, … Partisine mensup milletvekillerinin Komisyon toplantısını terk ederek danışmanları ve bir takım başka kişilerle birlikte dokunulmazlıkların kaldırılmasını protesto etmek amacıyla grup halinde Halkla İlişkiler Binasından … Grubunun bulunduğu ana binaya kadar yürüyerek, “yaşasın meclis direnişi”, “yaşasın önder apo”, “direne direne kazanacağız” şeklinde sloganlar atarak ve bölücü terör örgütü PKK’nın marşını söyleyerek eylem yaptıkları, davacının da olayla ilgili kamera görüntülerinin incelenmesi neticesinde bahsi geçen grup içerisinde bulunduğunun sabit olduğu ve kendisi tarafından da eyleme katıldığının ifade edildiği anlaşıldığından, davacının disiplin cezasına konu fiili işlediğinin sübuta ermesi karşısında, tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, soruşturma olurunun olaylardan önce verildiği, savunma hakkının kısıtlandığı, fiilinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(a) maddesi kapsamında bulunmadığı, tarafsız bir soruşturmacı tayin edilmediği, hakkında açılan bir dava ya da kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Ceza uygulaması ile disiplin uygulaması arasında; amaç, kapsam, usul ve sonuçlar bakımından temel nitelikte farklılıklar mevcut olduğundan, kanun koyucu, ceza uygulaması ile disiplin uygulamasını iki farklı alan olarak görmekte ve bunların birbirini etkilemesini önleyici nitelikte bir düzenleme olan 657 sayılı Kanun’un 131. maddesindeki düzenlemeye yer vermiş bulunmaktadır.
Anılan 131. maddede yer verilen; “Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.” düzenleme uyarınca da, kamu personelinin disiplin cezasını gerektiren fiilleri nedeniyle hakkında açılmış ceza davasının da bulunması halinde, disiplin cezası uygulaması için mutlaka ceza yargılamasında da mahkûm olunması veya fiilin bu yargılama sonucunda sübut bulması gerektiği yaklaşımı, disiplin hukukunun amacı ve kendine özgü kurallarıyla bağdaşmamaktadır.
Davalı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın … tarihli ve … sayılı soruşturma oluruyla, Anayasa Komisyonunun 28.04.2016 tarihli toplantısında yaşanan olaylara müdahil olan milletvekili danışmanlarının aynı zamanda olaylarla ilgili olarak sosyal medya üzerinden siyasi içerikli mesajlar paylaştıkları konularında soruşturma başlatılmıştır.
Temyize konu … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; 02/05/2016 tarihinde gerçekleşen olayda, “yaşasın meclis direnişi”, “yaşasın önder apo”, “direne direne kazanacağız” şeklinde sloganlar atarak ve bölücü terör örgütü PKK’nın marşının söylenerek eylem yapıldığı, davacının da olayla ilgili kamera görüntülerinin incelenmesi neticesinde bahsi geçen grup içerisinde bulunduğunun sabit olduğu ve kendisi tarafından da eyleme katıldığının ifade edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bilahare aynı olayla ilgili olarak davacının da aralarında bulunduğu kamu görevlileri hakkında yürütülen ceza kovuşturması sonucunda, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin E:.. sayılı dosyasında 23/01/202018 tarihinde verilen kararla; davacının 3713 sayılı Yasanın 7/2 maddesi uyarınca yapılan yargılamaya ilişkin olarak beraatine karar verildiği görülmektedir.
Davacı tarafından, sözü edilen beraat kararı nedeniyle dava konusu disiplin cezasının iptalinin gerektiği ileri sürülmekte ise de; 3713 sayılı Yasanın 7. maddesinde hükme bağlanan suçun “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını….” yapmak niteliğinde olduğu, disiplin cezası öngörülen eylemin ise: “İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak…” şeklinde öngörüldüğü dikkate alındığında; ceza normu ile disiplin kuralının içeriğinin ve niteliğinin farklılığı nedeniyle, davacının anılan iddiası yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, 657 sayılı Kanun’un 131. maddesi uyarınca disiplin hukuku açısından ve disiplin yaptırımına bağlanan suçlama bakımından yapılan inceleme ile dosyadaki bilgi, belge ve soruşturma raporunun birlikte değerlendirilmesinden, davacının üzerine atılı fiilin sübuta erdiği ve eylemine uyan disiplin cezası ile cezalandırıldığı sonucuna ulaşıldığından, Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın gerekçesi yerinde olmakla birlikte, yukarıda aktarılan gerekçenin de eklenmesi suretiyle kararın onanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararının yukarıda belirtilen GEREKÇENİN EKLENMESİ SURETİYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 14/10/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.