Danıştay Kararı 12. Daire 2019/2096 E. 2020/3240 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2019/2096 E.  ,  2020/3240 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/2096
Karar No : 2020/3240

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davalı idarede görev yapmakta iken 19/01/2015 tarihinde emekli olan davacı tarafından, davalı İdare ile …Sendikası (…Sen) arasında 02/01/2012 tarihinde imzalanan Sosyal Denge Sözleşmesi gereği tarafına Mart 2014 tarihinden emekli olduğu tarihe kadar ödenmeyen sosyal denge yardımlarının ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile emekliliğe hak kazandığı tarihten itibaren birikmiş olan 6.600,00-TL nin işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine, anılan Sosyal Denge Sözleşmesinin ‘Emekliliğe hak kazanan memurlara sosyal denge yardımı yapılamayacağına” yönelik maddesinin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Mahkemelerince davanın kısmen reddi, kısmen süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki … tarih ve E:… , K:… sayılı kararın, Danıştay Onbirinci Dairesinin 24/01/2017 tarih ve E:2016/2270, K:2017/266 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyulmak suretiyle, Mahkemelerince yapılan ara kararına cevaben dosyaya sunulan davalı idare ile yetkili sendika … Sendikası (…) arasında 02/01/2012 tarihinde imzalanan ve 01/01/2012 ile 31/12/2015 tarihlerini kapsayan döneme ilişkin Sosyal Denge Sözleşmesi ile anılan sözleşmenin 02/06/2014 tarihinde feshedilerek 01/06/2014 ile 31/12/2015 tarihlerini kapsayan döneme ilişkin sözleşmede, davacının iddia ettiği gibi “emekliliğe hak kazanan memurlara sosyal denge yardımı yapılamayacağına” yönelik bir madde bulunmadığı gibi davacı vekili tarafından savunmaya cevap dilekçesinde bu durumun aksini ortaya koyacak nitelikte bir bilgi ve belgenin de dosyaya sunulamadığı gerekçesiyle anılan istem açısından davanın incelenmeksizin reddine, davacının 09/04/2015 tarihli başvurusunun zımnen reddi üzerine 10/06/2015 tarihinde davanın açıldığı, dava tarihinden geriye doğru 120 günü geçmemek üzere başvuru tarihinden geriye doğru 60 gün içinde kalan ilk uygulama tarihinden itibaren yoksun kalınan parasal hakların ödenmesi mümkün olduğu, bu tarihten önceki döneme ilişkin olan 2014 yılı Mart ayı ile emekli olduğu 19/01/2015 tarihleri arasındaki sosyal denge yardımlarının ödenmesi istemiyle açılan davada süre aşımı bulunduğundan esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle, sosyal denge yardımı ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem ile tazminat istemi açısından ise davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, sosyal denge sözleşmesi gereği yapılması gereken yardımların ödenmesi talebiyle idareye yapılan başvurunun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında bir başvuru olduğu, Mahkemece başvurunun 11. madde kapsamında değerlendirildiği, anılan madde kapsamında değerlendirilebilmesi için başvurudan önce tesis edilmiş bir idari işlemin bulunması gerektiği, oysa idarece herhangi bir işlem tesis edilmediği, 09/04/2015 tarihli başvuru üzerine idarece 60 gün içinde herhangi bir cevap verilmediği, anılan zımni ret işlemine karşı 10/06/2015 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının sosyal denge yardımlarının ödenmesi talebiyle açtığı davada süre aşımı bulunduğu, öte yandan Sosyal Denge Sözleşmesinde ‘Emekliliğe hak kazanan memurlara sosyal denge yardımı yapılamayacağına” yönelik bir madde bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, davalı idarede görev yapmakta iken 2014 yılı Mart ayında emekliliğe hak kazanmış ve 19/01/2015 tarihinde emekliye ayrılmıştır.
09/04/2015 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunarak, davalı İdare ile … Sendikası (…) arasında 02/01/2012 tarihinde imzalanan Sosyal Denge Sözleşmesi gereği Mart 2014 tarihinden emekli olduğu 19/01/2015 tarihe kadar ödenmeyen sosyal denge yardımlarının ödenmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı idarece anılan başvuruya cevap verilmemesi üzerine davacı tarafından, başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile emekliliğe hak kazandığı tarihten itibaren birikmiş olan 6.600,00-TL nin işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine, 02/01/2012 tarihinde imzalanan Sosyal Denge Sözleşmesinin ‘Emekliliğe hak kazanan memurlara sosyal denge yardımı yapılamayacağına” yönelik maddesinin iptaline karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, temyize konu Mahkeme kararının, davanın incelenmeksizin reddine ilişkin kısmında, 49. maddede belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, kararın bu kısmına yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Kararın; davacının, 2014 yılı Mart ayı ile emekli olduğu 19/01/2015 tarihleri arasındaki döneme ilişkin sosyal denge yardımlarının ödenmesi istemine ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, Danıştay’da ve idare mahkemelerinde idari dava açma süresinin, kural olarak yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren altmış gün olduğuna işaret edilmiş; 11. maddesinde, “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır…” düzenlemesine yer verilmiş; aynı Kanun’un 10. maddesinde ise; “İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” kuralı getirilmiştir.
Yukarıya alıntısı yapılan Yasa maddeleri birlikte değerlendirildiğinde:
2577 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen 7. maddesi, ilgililerin menfaatini ihlal eden bir idari işlemin kurulması durumunda bu işlemin iptali talebiyle açılan davalarda dikkate alınacak genel dava açma süresini düzenlemekte; 11. maddesi, hakkında idari işlem tesis edilen ilgililerin idari dava açmadan önce işlemin “kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması” talebiyle yapabilecekleri başvuruların süresine ve başvuru halinde dava açma süresinin nasıl hesaplanacağına yönelik kurallar getirmekte; Kanun’un 10. maddesi ise, önceden idari bir işlem kurulmadığı durumlarda, idari bir işlem tesisi istemiyle idareye yapılan başvurular üzerine açılacak davalarda süre yönünden uygulanması gereken kuralları belirlemektedir. Özet olarak, 11. maddede ilgili hakkında daha önce kurulmuş bir idari işlemin “kaldırılması, geri alınması veya değiştirilmesi”nin istenmesi halinde dava süresinin ne şekilde hesaplanacağı düzenlenmişken, 10. madde uygulamasında, idarece kurulmuş bir işlem mevcut değilken ilgilinin hakkında idari işlem yapılması amacıyla idareye yaptığı başvuru üzerine tesis edilen olumsuz işleme karşı açılacak davanın süresinin ne şekilde hesaplanacağı açıklanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davalı İdarede görev yapmakta iken 2014 yılı Mart ayında emekliliğe hak kazanan ve 19/01/2015 tarihinde emekliye ayrılan davacı tarafından, davalı İdare ile … Sendikası (…Sen) arasında 02/01/2012 tarihinde imzalanan Sosyal Denge Sözleşmesi gereği tarafına Mart 2014 tarihinden emekli olduğu tarihe kadar ödenmeyen sosyal denge yardımlarının ödenmesi istemiyle 09/04/2015 tarihinde idareye başvurulduğu, yapılan başvuruya idarece cevap verilmemesi üzerine anılan zımni ret işleminin iptali ile emekliliğe hak kazandığı tarihten itibaren birikmiş olan 6.600,00-TL nin işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte ödenmesine, anılan Sosyal Denge Sözleşmesinin ‘Emekliliğe hak kazanan memurlara sosyal denge yardımı yapılamayacağına” yönelik maddesinin iptaline karar verilmesi istemiyle 10/06/2015 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu 5849/72 Başvuru sayılı ve 1 Ekim 1975 tarihli Müller/Avusturya davasında; sözleşme tarafından güvence altına alınmış devletten yaşlılık aylığı alma hakkı gibi bir genel hak mevcut olmadığı fakat Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 No’lu Ek Protokolünün 1. maddesinin ikinci paragrafına uygun olarak devlet tarafından öngörülen gerekli şartları yerine getirdikten sonra ya zorunlu ya da ihtiyari olan prim katkılı sosyal sigorta planından yararlanma gibi bir mülkiyet hakkının söz konusu olabileceğine işaret etmiştir.
Anayasa’nın 35. maddesinde, herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu ve bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür.
Bu durumda; davacının hakettiği, sosyal denge yardımlarının mülkiyet hakkı kapsamında, ilgilinin herhangi bir başvurusu aranmadan idarece kendisine ödenmesi zorunlu olup, idarenin bu konuda takdir yetkisi bulunmamaktadır.
Ancak, belirtilen yasal zorunluluğa rağmen davalı idare, davacının sosyal denge yardımlarının ödenmesi hususunda hareketsiz kalmış ve bu konudaki yasal yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Davacı ise, idarenin yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine davalı idareye başvurmuş; bu başvurusunun zımnen reddedilmesi üzerine de yasal süresi içinde olmak üzere bakılan davayı açmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, idarenin yasal yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hareketsiz kaldığı durumlarda, ilgililerin idareyi harekete geçirmek ve o konuda bir işlem tesis etmesini sağlamak amacıyla yapmış oldukları başvuruların, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılmış başvurular olduğu kabul edilerek dava süresinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; incelenen olayda, sosyal denge yardımlarının ödenmesi konusunda hareketsiz kalan davalı idarece işlem yapılması istemiyle davacının 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında 09/04/2015 tarihinde yapmış olduğu başvurunun zımnen reddi üzerine 10/06/2015 tarihinde açılmış bulunan davada süre aşımı bulunmadığından, aksi yöndeki İdare Mahkemesinin kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile İdare Mahkemesi kararının, davanın incelenmeksizin reddine ilişkin kısmının ONANMASINA;
2. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile sosyal denge yardımı ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem ile tazminat istemi açısından davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.