Danıştay Kararı 12. Daire 2019/1473 E. 2023/887 K. 07.03.2023 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2019/1473 E.  ,  2023/887 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1473
Karar No : 2023/887

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
2-… Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Kars İl Emniyet Müdürlüğünde mahalle ve çarşı bekçisi olarak görev yapan davacı tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde öngörülen Devlet memurluğuna alınma şartını kaybettiğinden bahisle aynı Kanunun 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Devlet memurluğunun sona erdirilmesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali ve yoksun kaldığı parasal haklarının hakediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile; 657 sayılı Kanun’un, davacının memuriyete atandığı 1993 yılında yürürlükte olan şeklinde “affa uğramış olsa dahi hırsızlık suçundan hükümlü olmamak” memuriyete alınmada genel şartlardan biri olup, davacının memuriyete atandığı 31/12/1993 tarihi itibariyle askeri ceza mahkemesinde askeri eşyayı çalmak ve arkadaşlarının eşyalarını çalmak suçlarından mahkum olduğu ve bu hükmün kesinleştiği görülmekte olup, memuriyete alındığı tarihte 657 sayılı Kanun’ un 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendindeki şartı taşımayan davacının anılan Kanun’ un 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davacının memuriyete atandığı 1993 yılından işlemin tesis edildiği tarihe kadar çok uzun bir zaman geçtiği görülmekte ise de; davacının memuriyete girmeden önce soyadını değiştirmiş olması ve 13/12/1993 günlü …Cumhuriyet Savcısı ve adli sicil memuru tarafından düzenlenen belgede yeni soyadıyla …’nun sabıka kaydına rastlanmadığının belirtilmesi göz önünde bulundurulduğunda, davalı idarenin bilgisi dahilinde bulunmayan ve öğrenilemediği görülen bir hususa dayalı olarak sonradan tesis edilen işlemin idari istikrar kavramını ihlal etmeyeceği değerlendirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, göreve 1993 yılında başladığı, memuriyetinin sona erdirilmesi işlemine gerekçe gösterilen Askeri Ceza Kanunu’na göre askerlik hizmeti sırasında aldığı cezanın ise 1988 yılında kesinleştiği, askeri hizmet sırasında sırf askeri suç olarak değerlendirilen eylem olduğu, 657 sayılı Kanun kapsamında olmadığı, 21 yıl aralıksız çalıştığı, idari istikrar ve kamu idaresinin güvenirliği ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin mevzuat hükümlerine aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; Kars İl Emniyet Müdürlüğünde mahalle ve çarşı bekçisi olarak görev yapan davacının, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla “… ” olan soyadının “…” olarak değiştirilmesine karar verildiği, 31/12/1993 tarihli olurla davacının çarşı ve mahalle bekçisi olarak atandığı, 29/05/2014 tarihinde silahına kamu görevlisi taşıma ruhsatı düzenlenmesi için müracaatta bulunması üzerine yaptırılan adli sicil incelemesinde; mesleğe girmeden önce askerlik görevini yaparken 22/03/1988 tarihinde işlediği iddia edilen “askeri eşyayı çalmak” ve “arkadaşlarının eşyalarını çalmak” fiili nedeniyle dava açıldığı, … Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinin birinci fıkrası uyarınca “askeri eşyayı çalmak” suçundan iki ay süreyle hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 132. maddesi uyarınca “arkadaşlarının eşyalarını çalmak” suçundan dolayı belirlenen 8 gün hapis cezasının çevrilmesi suretiyle iki bin dört yüz Türk Lirası ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın 10/10/1988 tarihinde kesinleştiğinin tespit edildiği, 05/08/2014 tarihli davacıya ait adli sicil arşiv kaydında davacı hakkında verilmiş Askeri Ceza Mahkemesi hükmünün görüldüğü ve bu hüküm nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde öngörülen Devlet memurluğuna alınma şartını kaybettiğinden bahisle aynı Kanunun 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Emniyet Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlem ile Devlet memurluğunun sona erdirilmesine karar verildiği ve bu işlemin iptali ve yoksun kalınan parasal haklarının hakediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde, “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Memurluğun sona ermesi” başlıklı 98. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde; “Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi” hallerinde memurluğunun sona ereceği kurala bağlanmıştır.
5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun “Adlî sicil bilgileri verilebilecek olanlar” başlıklı 7. maddesinde ; “(1) Adlî sicil bilgileri, kullanılış amacı belirtilmek suretiyle;
a) İlgili kişiye veya vekaletnamede açıkça belirtilmek koşuluyla vekiline,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, verilebilir.” hükmüne; “Adlî sicil bilgilerini verebilecek merciler” başlıklı 8.maddesinde “Adlî sicil bilgileri; mahalli adlî sicillerde Cumhuriyet başsavcılıklarınca, kaymakamlıklarca yurt dışında elçilik ve konsolosluklarca, merkezî adlî sicilde ise Adalet Bakanlığı Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce verilir.” hükmüne, 11.maddesinde ise; “Adli sicil ve arşiv bilgileri gizlidir. Bu bilgiler, görevlilerce açıklanamaz ve bu Kanun hükümlerine göre verilen kişi, kurum ve kuruluşlarca veriliş amacı dışında kullanılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 15. maddesine dayanılarak çıkarılan Adlî Sicil Yönetmeliği’nin “Adlî sicil bilgileri verilebilecek olanlar” başlıklı 9. maddesinde de; “Adlî sicil bilgileri, kullanılış amacı ve verileceği merci belirtilmek suretiyle; ilgili kişiye veya vekaletnamede açıkça belirtilmek koşuluyla vekiline, kamu kurum ve kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına verilebilir. Taleplerin yazılı olarak yapılması sırasında, adlî sicil bilgisinin niçin istendiğinin belirtilmesi ve nüfus kimlik bilgilerini içeren belgenin dilekçeye eklenmesi; kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarınca da kimlik bilgilerinin tereddüde yer vermeyecek şekilde bildirilmesi zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda açık metinlerine yer verilen mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının memuriyete başladığı 31/12/1993 tarihinde hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunsa bile, davacının özlük dosyasında herhangi bir adli sicil kaydının bulunmadığı, Kars İl Emniyet Müdürlüğünün, davacının adli sicil kaydı bilgilerine re’sen erişim yetkisi olmadığı halde davacı hakkındaki mahkumiyet bilgisini hukuka ve yukarıda ifade edilen mevzuat hükümlerine aykırı olarak elde ederek Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderdiği, gizli ve özel nitelikteki kişisel veri niteliğindeki adli sicil bilgilerinin en başta hukuka aykırı olarak elde edilmiş olmasının bu veriye dayanılarak tesis edilen işlemi de başlangıçtan itibaren hukuka aykırı hale getireceği, zira hukuka uygun olmayan bir işlem üzerine hukuka uygun bir işlemin tesis edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda; Adli Sicil Kanunu hükümlerine göre idari makamlarca doğrudan elde edilmesi mümkün olmayan adlî sicil kayıtlarına dayalı olarak davalı idarece davacı hakkında bir işlem tesisi hukuken mümkün olmadığından; davacı hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48 inci maddesinde belirtilen şartları kaybetmiş olması nedeniyle idarece tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :
İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen karar ve dayanağı gerekçe hukuk ve usule uygun olduğundan, davacının temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.