Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2018/9788 E. , 2019/1480 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/9788
Karar No : 2019/1480
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVALI) :
VEKİLİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı ile yasal faizin başlangıç tarihinin idareye başvuru tarihi olarak karara bağlanmasına ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … İli, …. İmam Hatip Lisesinde … olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(a) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 01/08/2001 tarih ve 263 sayılı işlemin yargı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle görevine son verildiği 18/09/2001 tarihi ile yeniden atandığı 10/10/2006 tarihleri arasındaki maddi kayıplarının ve işlem nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zarara karşılık 20.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle idareye yapılan 14/04/2014 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile idari başvuruya konu olan parasal hakların hakediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle, manevi tazminatın ise görevine son verildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince; davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(a) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 01/08/2001 tarih ve 263 sayılı işlemin, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle, görevine son verildiği 18/09/2001 tarihi ile yeniden atandığı 10/10/2006 tarihleri arasındaki maddi kayıplarının idareye başvuru tarihi olan 14/04/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, davacının Devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin işlemde idarenin kastı ya da ağır kusuru bulunmadığından manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, maddi kayıplarına uygulanan yasal faizin başlangıç tarihinin, idareye başvuru tarihi olan 14/04/2014 tarihi olarak değil, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işleme karşı iptal davasının açıldığı tarih olan 23/10/2001 tarihi olarak belirlenmesi, bu işlem nedeniyle uğramış olduğu manevi zararın giderilebilmesi için manevi tazminat isteminin kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İdare tarafından, dava konusu olayda manevi tazminat şartları oluşmadığından davacının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İli, … İmam Hatip Lisesinde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak görev yapan davacı, 01/08/2001 tarih ve 263 sayılı işlem ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-(a) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmış ve söz konusu işlem nedeniyle 18/09/2001 tarihinde görevine son verilmiştir.
Bu işlemin iptali istemiyle açılan davada; … İdare Mahkemesi, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile Danıştay Onikinci Dairesinin 21/11/2012 tarih ve E:2012/3480, K:2012/9158 sayılı bozma kararına uyarak dava konusu işlemin iptaline karar vermiş ve bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
18/09/2001 tarihinde görevine son verilen ancak Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptalinden evvel 10/10/2006 tarihinde öğretmenlik görevine iade edilen davacı, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin yargı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle görevine son verildiği 18/09/2001 tarihi ile yeniden atandığı 10/10/2006 tarihleri arasındaki maddi kayıplarının ve işlem nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zarara karşılık 20.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle 14/04/2014 tarihinde idareye başvuru yapmıştır.
Davacının 14/04/2014 tarihli başvurusunun zımnen reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali ile idari başvuruya konu olan parasal hakların hakediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle, manevi tazminatın ise görevine son verildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinin yedinci fıkrasında, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesinde; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesi kararının, davacının görevine son verildiği 18/09/2001 tarihi ile yeniden atandığı 10/10/2006 tarihleri arasındaki maddi kayıplarının ödenmesine ilişkin kısmı, davalı idare tarafından temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir.
İdare Mahkemesi kararının, 18/09/2001 – 10/10/2006 tarihleri arasında yoksun kaldığı maaş ve özlük hakları karşılığı olarak davacıya ödenmesine karar verilen maddi kayıplara uygulanacak yasal faizin idareye başvuru tarihi olan 14/04/2014 tarihinden itibaren işletilmesine yönelik kısmına karşı yapılan temyiz istemi incelendiğinde;
Hukuka aykırı işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi ve manevi hakların karşılanmasının zaman içinde gecikmesi halinde bu gecikmeden doğan zararın telafisi için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca alacağa faiz uygulanması gerekli bulunmaktadır. Yerleşik yargı içtihatlarına göre, hükmedilecek maddi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin, iptal davası üzerine açılan tam yargı davalarında, iptal davasının açıldığı tarih olarak kabulü gerekmektedir.
Bakılan dava, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca, iptal davası üzerine açılmış tam yargı davası niteliğinde bulunduğundan, hukuka aykırılığı bu davadan evvel açılan iptal davası ile ortaya konulan Devlet memurluğundan çıkarma cezasından dolayı hükmedilecek tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihinin, davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işleme karşı açtığı iptal davasındaki dava tarihi olarak belirlenmesi gerekirken temyize konu kararda, davacıya ödenmesi gereken tazminat tutarına uygulanacak faizin başlangıç tarihinin, davacının iptal davasının sonuçlanmasından sonra idareye yaptığı başvuru tarihi olan 14/04/2014 tarihi olarak belirlenmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
İdare Mahkemesi kararının, davacının manevi tazminat isteminin reddine yönelik kısmına karşı yapılan temyiz istemi incelendiğinde;
Hukukumuzda manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, zarar görenin üzüntüsünü azaltmaya yarayan manevi bir tatmin vasıtasıdır. Olay nedeniyle duyulan psikolojik ve ruhsal acıyı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Manevi tazminatın, her olayın özelliğine göre ölçülülük ilkesi de gözetilmek suretiyle makul bir miktar para olarak belirleneceği tabiidir.
Bakılan davada, hukuka aykırılığı yargı kararıyla sabit olan Devlet memurluğundan çıkarma cezası nedeniyle beş yıldan uzun bir süre görevinden uzak kalarak toplum içindeki saygınlığını kaybeden davacının, hem bu olay nedeniyle iç dünyasında yaşamış olduğu acılar hem de ekonomik ve sosyal hayatında karşılaşmış olduğu sorunlar göz önüne alındığında manevi zararın meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. İdarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle kişilik hakları zarar gören davacının, uğramış olduğu bu zararın giderilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğundan, ölçülülük ilkesi de gözetilmek suretiyle olayın özelliğine göre belirlenecek tazminat bedelinin, davacıya manevi tazminat olarak ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla davacının manevi tazminat talebinin reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminat talebinin reddedilmesine ilişkin kısmı ile yasal faizin başlangıcının idareye başvuru tarihi olarak belirlenmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 28/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.