Danıştay Kararı 12. Daire 2018/9731 E. 2020/3204 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2018/9731 E.  ,  2020/3204 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/9731
Karar No : 2020/3204

TEMYİZ İSTEMİNDE BULUNAN TARAFLAR :
1- (Davacı): …
2- VEKİLİ : Av. …
2- (Davalı): … Bakanlığı / …
VEKİLİ : …
Diğer Davalı : … / …
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının taraflarca aleyhe olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … İmam Hatip ve Anadolu İmam Hatip Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yapan davacının, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … günlü ve … sayılı kararının iptali ve yoksun kalınan mali haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davada, işlemin iptaline dair … İdare Mahkemesinin … günlü ve E:… , K:… sayılı kararı üzerine işlem nedeniyle uğradığı 100.000,00 TL manevi tazminatın iptal davası tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 657 sayılı Kanun’un 125/A fıkrası uyarınca “Uyarma” cezasını gerektiren bir fiilin yorum yoluyla 657 sayılı Kanun’un 125/E fıkrası kapsamında yorumlanmasının cezalar arasındaki ağırlık farkı göz önünde bulundurulduğunda “içtihat hatası” veya “takdir hatası” sınırlarını aşan ağır ve önemli hizmet kusurunu oluşturduğu, diğer yandan, hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle davacının devlet memurluğundan çıkarılmak zorunda bırakılmasının, kişiliği, iş ve sosyal çevresi yönüyle telafisi imkansız ağır zararlara yol açtığından bu yönüylede ağır ve önemli hizmet kusuru olduğu gerekçesiyle manevi tazminat talebinin 25.000,00.-TL’lik kısmının kabul edilerek 29.03.2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, manevi tazminat isteminin fazlaya ilişkin kısmının ise reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN TARAFLARIN İDDİALARI:
Davacı tarafından, talep edilen manevi tazminat miktarının tamamına hükmedilmesi gerektiği, faiz talebinin de iptal davasının açıldığı tarihten itibaren başlatılması gerektiği ileri sürülerek, kararın aleyhe olan kısımlarının bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, davacı hakkında açılan soruşturmadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi neticesinde disiplin cezası verildiği, herhangi bir kasıt ya da ağır kusurun bulunmadığı, dolayısıyla manevi tazminatın kısmen kabulü kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinde sayılan temyiz sebeplerinin hiçbirisi bulunmadığından davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı Başbakanlık tarafından, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinde sayılan temyiz sebeplerinin hiçbirisi bulunmadığından davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Mahkeme kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının gerekçeli onanması, faiz başlangıç tarihine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17/2. maddesi uyarınca, davacının duruşma yapılması talebi yerinde görülmeyerek ve davalı Başbakanlık hasım mevkiinden çıkarılarak 703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 123. ve Geçici 3. maddeleri uyarınca Cumhurbaşkanlığı hasım mevkine alınarak işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
… İmam Hatip ve Anadolu İmam Hatip Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yapan davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararının iptali ve yoksun kalınan mali haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davada, işlemin iptaline dair … tarihli ve E:… , K:… sayılı kararın, Danıştay Onikinci Dairesi’nin 15.04.2002 tarihli ve E:2001/3106, K:2002/1524 sayılı kararıyla bozulması üzerine, anılan Mahkemenin … tarihli ve E: …, K: … sayılı kararıyla bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği ve bu kararın, Danıştay Onikinci Dairesi’nin 24.12.2004 tarihli ve E:2003/235, K:2004/4282 sayılı kararıyla onanması ve karar düzeltme talebinde bulunulmaması nedeniyle 13.05.2005 tarihinde kesinleştiği, davacının, 12.10.2005 tarihli başvurusu ile uyuşmazlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesinin 30.09.2008 günlü ve Başvuru No: 37829/05 sayılı kararıyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6/1. maddesinin ihlal edildiğine karar verildiği, bu kararın kesinleşmesini müteakip davacı tarafından 29.03.2010 tarihli dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulduğu, bu talep üzerine davaya yeniden bakan … İdare Mahkemesinin … günlü, E:… , K:… sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, Danıştay Onikinci Dairesinin 10.10.2011 günlü ve E: 2010/9516, K: 2011/4643 sayılı kararı ile sözkonusu Mahkeme kararının bozulması üzerine … İdare Mahkemesinin … günlü ve E: …, K: … sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline, davacının mahrum kaldığı mali ve özlük haklarının ödenmesine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, bu karar üzerine davacı tarafından, 100.000,00 TL manevi tazminatın iptal davası tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İptal ve Tam Yargı Davaları” başlıklı 12. maddesinde; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11’inci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, temyize konu Mahkeme kararının davanın kısmen reddine ilişkin kısmında 49. maddede belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, kararın bu kısmına yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Temyize konu kararın manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin gerekçesinde: eylemin nitelendirilmesinde “içtihat hatası” veya “takdir hatası” sınırlarını aşan ağır ve önemli hizmet kusuru bulunduğu ifadelerine yer verilmiş olup, anılan gerekçelendirme Dairemizce uygun bulunmamış ise de; davacının görevine son verilmesine ilişkin 08.11.2000 tarihli işlemin, AHİM tarafından verilen ihlal kararı üzerine yargılamanın yenilenmesi suretiyle iptal edilmiş olması, davacının anılan işlem nedeniyle uzun süre görevinden uzak kalması ve meslekten çıkarma işleminin, davacının kişiliği, iş ve sosyal çevresi bakımından etkileri göz önüne alındığında, oluşan manevi zararının tazmini gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle idare mahkemesi kararının gerekçesinde hukuki isabet bulunmamakta ise de; karar sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunduğundan bu husus, kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Kararın, manevi tazminata işletilecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmına gelince;
Hukuka aykırı işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi ve manevi hakların karşılanmasının zaman içinde gecikmesi ve bu gecikmeden doğan zararın telafisi için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz uygulanması gerekli olup, yerleşik yargı içtihatlarına göre hükmedilecek tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin de, ilk iptal davasının açıldığı tarih olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, hükmedilen manevi tazminata yürütülecek yasal faizin başlangıç tarihinin, 08.11.2000 tarihli Devlet memurluğundan çıkarma işleminin iptaline ilişkin davanın görüldüğü … İdare Mahkemesi’nin E: … sayılı dosyasının açılış tarihi olması gerektiğinden, İdare Mahkemesi kararının, yargılamanın yenilenmesine ilişkin davanın açıldığı 29.03.2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu kararın, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3.Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüyle mahkeme kararının manevi tazminata işletilecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4.Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyize konu karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule aykırı olup, manevi tazminat ödenmesini gerektirecek sebep bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla, aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.