Danıştay Kararı 12. Daire 2018/6288 E. 2020/3183 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2018/6288 E.  ,  2020/3183 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/6288
Karar No : 2020/3183

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Kayseri ili, … Devlet Hastanesinde … olarak görev yapmakta iken 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98/b maddesi uyarınca 15/03/2014 tarihinde görevine son verilen ve 15/04/2014 tarihinden itibaren 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun uyarınca birleştirilmiş hizmet süreleri esas alınarak 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na göre emekli aylığı bağlanan davacı tarafından, anılan Kanun’a tabi olarak geçen hizmet süreleri için emekli ikramiyesi ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, 6270 sayılı Kanun ile 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun 89.maddesinde yapılan değişikliğin, 26/01/2012 tarihinden sonra emekli olanlara uygulanabileceği dikkate alındığında, 15/04/2014 tarihinde emekli olan davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasının, 1475 sayılı İş Kanunu’nun atıfta bulunduğu ve işverenin haklı fesih nedenlerini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesi kapsamında olduğundan, davacının Emekli Sandığı’na tabi hizmet süreleri için emekli ikramiyesi ödenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı’nın 20/05/2014 tarihli onayı ile görevine son verildiği, bu nedenle emeklilik talebinde bulunduğu 15/04/2014 tarihi itibarıyla hakkında sonuçlanmış bir işlem olmadığı, öte yandan memuriyetine son verme işleminin usulüne uygun yapılmayarak, bu konuda tarafına bir bildirimde bulunulmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Kayseri ili, Bünyan Devlet Hastanesinde … olarak görev yapan davacının, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dosyasından verilen 4 yıl, 12 ay, süreli hapis cezası nedeniyle, 15/03/2014 tarihinde memuriyet görevine son verilmiştir.
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Kayseri ili Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’nin 06/08/2014 tarihli işlemi ile hizmet yılını ve yaşını tamamlayan davacının, cezaevine giriş tarihi ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı makam onayı ile Devlet memurluğuna son verilme tarihi olan 15/03/2014 tarihinden geçerli olmak üzere 5434 sayılı Kanun’un 39. maddesine göre emekliliğe sevki gerçekleştirilmiştir.
Bu kapsamda, davacıya 5434 sayılı Kanun’a tabi 24 yıl, 1 ay fiili hizmeti ile 506 sayılı Kanun’a tabi 4 yıl, 8 ay, 11 gün sigortalı hizmeti olmak üzere toplam 28 yıl, 9 ay, 11 gün toplam hizmet süresi esas alınarak 15/04/2014 tarihinden itibaren 5434 sayılı Kanun uyarınca emekli aylığı bağlanmıştır.
Davacının Emekli Sandığı’na tabi hizmet süresi için emekli ikramiyesi ödenmesi yönündeki talebinin, davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemi ile memuriyet görevine son verildiğinden bahisle reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un “Aylığı Bağlayacak Kurum” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında; “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.”, “Emekli İkramiyesi” başlıklı 12. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.” kuralı yer almakta iken, Anayasa Mahkemesinin 05/02/2009 tarih ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararıyla, “2829 sayılı Yasa’da benimsenen sistemle, farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek emekli olanlara yaşlılık aylığı bağlandığı halde, itiraz konusu ibareyle son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılmayanlara, 5434 sayılı Yasa’ya tabi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesinin, Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi, adil sonuçlar doğurmadığından 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırı olduğu gerekçesiyle, 2829 sayılı Kanunun 12. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve …” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.
19/06/2010 tarih ve 27616 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/06/2010 tarihinde yürürlüğe giren 5997 sayılı Kanun ile değişik 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin 1. fıkrasında; “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 4. maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir. Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunu’nun geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ise, bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.” kuralı getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 09/07/2011 tarih ve 27989 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 12/05/2011 tarih ve E: 2010/81, K: 2011/78 sayılı kararıyla, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin, 5997 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değiştirilen, birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
26/01/2012 tarih ve 28185 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6270 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinde değişiklik yapılmış ve ilgili Kanun maddesi; “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 31/05/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.
Birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte, bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise; bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenir.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
6270 sayılı Kanun’un atıfta bulunduğu mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun hâlen yürürlükte bulunan 14’üncü maddesinde, kıdem tazminatının ödeneceği haller ve ödenecek kıdem tazminatı miktarının hesabına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Anılan maddede ”Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
1.İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
2.İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,
3.Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,
4.Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.” kuralına yer verilerek, 08/09/1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanun’un 45. maddesi ile kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona erme hallerine, ”506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle” fesih durumunun da eklendiği anlaşılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun Geçici 1. maddesinde yapılan düzenleme gereğince uygulanmakta olan, anılan Kanun’un 25. maddesinde ise, işverenin haklı nedenle derhal fesih halleri düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuatın değerlendirilmesinden; Emekli Sandığı’na tabi bir görevde bulunup bu görevinden ayrılarak başka bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak çalıştıktan sonra yaşlılık/emekli aylığı bağlananlara Emekli Sandığı’na tabi olarak geçen hizmet süresi için emekli ikramiyesi ödenmesine yasal engel bulunmakta iken, ilgili Kanun hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş, bu kez 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesiyle yeni bir düzenleme yapılmış ise de, bu kuralın da Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmiş, son olarak aynı maddede yapılan düzenleme ile hizmet sürelerinin tamamı 5434 sayılı Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan iştirakçilere, emekli ikramiyesi ödeneceği, buna karşılık 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara ise; 5434 sayılı Kanun veya 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenebileceği kuralı getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının temyiz aşamasında muhtelif tarihlerde sunduğu beyan dilekçeleri ile memuriyetine son verilmesinin dayanağı olan … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dosyasından aldığı mahkumiyet kararının, temyiz aşamasında … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bozulması üzerine, yapılan yargılama sonucunda anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile üzerine atılı suçlardan beraatine karar verildiği ve söz konusu kararın 07/01/2017 tarihinde kesinleştiği, öte yandan, verilen beraat kararının kesinleşmesiyle birlikte … Ağır Ceza Mahkemesinde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası açıldığı, ayrıca emekli ikramiyesi ödenmesi talebiyle yeniden yaptığı başvurunun reddi işleminin iptali istemiyle de … İdare Mahkemesinde taraflarca dava açıldığı belirtilmiştir.
Bu nedenle Dairemizin 05/12/2019 ve 19/02/2020 tarihli ara kararları ile davalı idareden davacının 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve diğer kurumlara tabi hizmetleri de belirtilerek tarafına hangi Kanun kapsamında aylık bağlandığı ile Devlet memurluğu görevine ne şekilde son verildiği hususlarının sorulması ve konuya ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi üzerine ara kararlarına cevaben gönderilen Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı yazısında, … olarak görev yapmakta iken Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı makam onayı ile 15/03/2014 tarihinde Devlet memurluğu görevine son verilen davacıya, 5434 sayılı Kanun’a tabi 24 yıl, 1 ay fiili hizmeti ile 506 sayılı Kanun’a tabi 4 yıl, 8 ay, 11 gün olmak üzere toplam 28 yıl, 9 ay, 11 gün hizmetine karşılık 15/04/2014 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlandığı, yine anılan Başkanlığın … tarih ve … sayılı yazısında ise, davacının görevine Mahkeme kararı gereğince son verildiği, dava konusu işleme ilişkin bilgi ve belgelerin dosya kapsamına sunulduğu belirtilmiştir.
Bu durumda, davacının memuriyet görevine son verilmesine dayanak teşkil ettiği ileri sürülen ceza davasının … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararı ile ”davacının üzerine atılı suçtan her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden” ”beraat kararı” verilmesi ve bu kararın 07/01/2017 tarihinde kesinleştiği de dikkate alındığında, davacının taleplerinin yeniden değerlendirilerek oluşan yeni hukuki duruma göre bir karar verilmesi gerektiğinden, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasının, 1475 sayılı İş Kanunu’nun atıfta bulunduğu ve işverenin haklı fesih nedenlerini düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesi kapsamında olduğundan bahisle, davacıya Emekli Sandığı’na tabi hizmet süreleri için emekli ikramiyesi ödenemeyeceği yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/10/2020 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun uyarınca birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden, Emekli Sandığından emekli aylığı bağlanan davacının, emekli ikramiyesi ödenmesi isteğiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açtığı davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, hizmetleri birleştirilmek suretiyle emekli aylığı bağlanan davacıya Devlet memurluğundan çıkartılmak suretiyle görevine son verildiğinden bahisle 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca emekli ikramiyesinin ödenmediği anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesince verilen 05/02/2009 tarih ve E:2005/40, K:2009/17 sayılı kararla, 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ve emekli ikramiyesi ödenmemesi yolundaki dava konusu işleme dayanak oluşturan “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve …” ibaresinin iptaline karar verilmiş ve kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu iptal kararı gereğince; 5434 sayılı Kanun’un 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle değişik 89. maddesinin 1. fıkrasında; “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunu’nun geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara ise, bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Ancak; Anayasa Mahkemesi’nin 09/07/2011 tarihli ve 27989 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 12/05/2011 tarih ve E: 2010/81, K: 2011/78 sayılı kararıyla da, yukarıda belirtilen 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin, 5997 sayılı Kanunun 14. maddesiyle değiştirilen, birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve …” ibaresi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir.
Bu iptal kararı üzerine; 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinde değişiklik yapılarak; hizmet birleştirilmesi suretiyle emekli aylığı bağlananlara, 5434 sayılı veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi hükümlerine tabi olarak 5434 sayılı Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödeneceği hükme bağlanırken; 2829 sayılı Kanun’un “Emekli İkramiyesi” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasının (“T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir.”) ve 3. fıkrasının son cümlesinin (“Ayrıca 8. Maddenin birinci fıkrası gereğince aylık bağlananlara , emekli oldukları son görevlerinden dolayı ilgili bulundukları sosyal güvenlik kurumu kanununun emekli ikramiyesine veya iş kanununun kıdem tazminatına ilişkin hükümleri uygulanır”) bu maddeye aykırı hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlemesine yer verilerek, bu durumda bulunan kişilere yapılacak ikramiye ödemesinin yöntemi de belirlenmiş; idareten veya cezaen vazifelerine son verilenlere ilişkin düzenleme ise 5434 sayılı Kanun’un 87. maddesinde yer almıştır.
26/01/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6270 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değiştirilen 5434 sayılı Kanunu’nun 89. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ”25/08/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak” ibaresi ile dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan ”1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve” ibaresinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruda;
1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde yer alan anılan Kanun’un 16 ve 17. maddelerine yapılan atıf ile bu maddelerin, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120 nci maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı ve 16. maddesi yerine 24. maddesi, 17. maddesi yerine ise 25. maddesi getirildiğinden bahisle; 1475 sayılı Kanun hükümlerine göre hizmet akdiyle çalışanlar ile 657 sayılı Kanun ile diğer personel kanunlarına göre statü hukukuna tabi çalışanlar arasında haklar, ödevler, sorumluluklar ve yasaklar ile görevden çekilme ve göreve son vermede hukuksal anlamda niteliksel farkların olduğu, 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinde kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren haller, hizmet akdiyle çalışmanın özellikleri gözetilerek belirlendiği; hukuksal rejimleri birbirinden bütünüyle farklı olanların, bu bağlamda statü hukukuna tabi çalışanların emekli ikramiyesine hak kazanma esaslarının, hizmet akdiyle çalışanların kıdem tazminatına hak kazanma esaslarına bağlanmasının, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı ileri sürülmüş;
Bu istemin incelenmesi sonucunda; Anayasa Mahkemesi’nin 08/11/2012 tarih ve E:2012/33, K:2012/174 sayılı kararıyla ise; “Dava konusu kuralla, farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarından emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara, kamuda geçen çalışmaları için emekli ikramiyesi ödenmesine imkân sağlanmıştır. Ancak, bu kapsamdakilere kamuda geçen çalışmaları için emekli ikramiyesi ödenebilmesi için hizmet akdiyle çalışanlar için öngörülen kıdem tazminatına hak kazanma koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Böylece, hizmet akdiyle çalışanlar için öngörülen kıdem tazminatı ödenme koşulları, kural kapsamındaki kişilerin kamuda geçen çalışmaları için emekli ikramiyesi ödenmesi bakımından geçerli kılınmıştır.
Farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarından emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlar için kamuda geçen görevlerinden; evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde isteği ile ayrılan kadın sigortalılara, muvazzaf askerlik görevi nedeniyle isteği ile ayrılan erkek sigortalılara, 08/09/1999 tarihinden önce çalışmaya başlayıp, bu tarihten sonra 15 yıl sigortalılık süresine ve 3600 prim ödeme gün sayısına sahipken ayrılan sigortalılara, 08/09/1999 tarihinden sonra çalışmaya başlayıp 25 yıl sigortalılık süresi ve 4500 prim ödeme gün sayısına sahipken veya sadece 7000 prim ödeme gün sayısına sahipken ayrılan sigortalılara ve emekli, malullük, vazife malullüğü aylığı bağlanarak veya toptan ödeme yapılarak ayrılan sigortalılara emekli ikramiyesi ödenebilmesi ilk kez dava konusu kurallar ile mümkün hâle gelmiştir.
Emekli ikramiyesi, çalışma hayatında istikrar ve devamlılığı sağlamak amacıyla ve sosyal devlet ilkesi gereğince yapılan bir ödeme türü olup, anayasal ilkelere aykırı olmamak kaydıyla emekli ikramiyesinin miktar ve ödenme koşullarını belirleme konusunda kanun koyucunun takdir yetkisi vardır. Bu itibarla kanun koyucunun, hizmet akdiyle çalışanlar için öngörülen kıdem tazminatı ödenebilmesi koşullarını, dava konusu kural kapsamındaki sigortalıların kamuda geçen çalışmaları için de geçerli kılmasında hukuk devleti ilkesine aykırı bir yön bulunmamaktadır.” gerekçesine yer verilerek iptal isteminin reddine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararları incelendiğinde; hizmet akdiyle çalışanlar için öngörülen kıdem tazminatının ödenebilmesi koşullarının, dava konusu kural kapsamındaki sigortalıların kamuda geçen çalışmaları için de geçerli kılınmasında Anayasaya aykırılık bulunmadığı, iptale konu yasal düzenlemenin, farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kuruluşlarından emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı bağlananlara uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerinin de bağlayıcı olduğu dikkate alındığında; Emekli Sandığından emekli aylığı bağlanmış davacıya, emekli ikramiyesi ödenmesinde; 5434 sayılı veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi hükümlerine tabi olarak 5434 sayılı Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartının aranamayacağı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile gerekçe yönünden çoğunluk kararına katılmıyorum.