Danıştay Kararı 12. Daire 2018/3138 E. 2020/4560 K. 23.12.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2018/3138 E.  ,  2020/4560 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/3138
Karar No : 2020/4560

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 24/03/2008 tarihinde yaşlılık aylığı almaya başlayan ve 20/05/2008 tarihinde … Belediyesine ait … işe başlayan davacı tarafından, 20/05/2008 – 02/11/2010 tarihleri arasında kendisine ödenen 21.626,16-TL yaşlılık aylığı ile 15/05/2013 tarihi itibarıyla işletilmiş 7.262,24-TL yasal faiz olmak üzere toplam 28.888,40-TL’nin borç çıkarılmasına ilişkin … tarihli işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, … Belediyesi Gıda Tüketim Malları Üretim Paz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin bir şubesi olan … adlı şirketin, sermayesinin tamamının devlete ait olduğu; emekli aylığı almakta olan davacının, bu işletmede işe başlarken, sosyal güvenlik destek primi girişinin yapıldığı; 5335 sayılı Kanun’un 30. madde kapsamındaki işyerinde çalıştığı dönemde davacıya ödenen yersiz emekli maaşının kendisine borç çıkartılmasının hukuka uygun olduğu; ancak, davacıya yersiz olarak yapılan bu ödemenin davacının kastından veya kendi kusurundan kaynaklanmadığı, Kurumun hatalı bir işleminden kaynaklandığı sonucuna varılarak, 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davacıdan tahsili yoluna gidilmesi gerekirken, 96. maddenin 1. fıkrasının (a) kapsamında değerlendirilmek suretiyle davacıya faiziyle birlikte 28.888,40-TL borç çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin usul ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin, davacıya ödenen yaşlılık aylıklarının, 5510 sayılı Kanun uyarınca borç çıkarılmasına ilişkin olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün iş mahkemelerine ait bulunduğu anlaşılmakla, temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
24/03/2008 tarihinde yaşlılık aylığı almaya başlayan ve 20/05/2008 tarihinde … Belediyesine ait … işe başlayan davacı hakkında, 20/05/2008-02/11/2010 tarihleri arasında ödenen 21.626,16-TL yaşlılık aylığı ile 15/05/2013 tarihi itibarıyla işletilmiş 7.262,24-TL yasal faiz olmak üzere toplam 28.888,40-TL’nin borç çıkarılmasına ilişkin 20/05/2013 tarihli işlem tesis edilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
1707/1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 134. maddesinde; “Bu kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür.” kuralı yer almakta iken, bu düzenleme, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun, 5754 sayılı Kanunla değişik, 106. maddesinin 1. fıkrasıyla, 01/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1. maddesinin, 5754 sayılı Kanunla değişik, 2. fıkrasında; “17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.” kuralı yer almaktadır.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde, bu Kanun’da aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği; Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08/06/1949 tarih ve 5434 sayılı Kanun’a göre; aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08/02/2006 tarih ve 5454 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanun’la yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun’da kendileri için belirtilmiş olan şartlara haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunacağı; 5. fıkrasında, bu madde kapsamına girenlerin aylıkların bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanun’la yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı; 12. fıkrasında, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait 5434 sayılı Kanun’dan kaynaklanan alacakların takip ve tahsil işlemlerinin 5434 sayılı Kanun’un bu Kanun’la yürürlükten kaldırılan ilgili hükümlerine göre Kurumca sonuçlandırılacağı; 108. maddesinde, bu Kanunun, sayma yoluyla belirtilen maddeleri dışındaki diğer hükümlerinin 2008 yılı Ekim ayı başında yürürlüğe gireceği kurallarına yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 96. maddesi ve bu madde uyarınca çıkarılan yönetmeliğin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili Danıştay Onbirinci Dairesinin E:2010/743 esasına kayıtlı benzer bir dosyanın temyizen incelenmesi sırasında, anılan Dairenin 24/02/2010 tarihli kararıyla, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesinde yer alan “bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle tümcenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması üzerine Anayasa Mahkemesi’nin 22/12/2011 tarih ve E:2010/65; K:2011/169 sayılı kararıyla; “…5510 sayılı Kanun ile birlikte sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmış, özel hukuk niteliği ağır basan sosyal güvenlik hukuku alanı oluşmuştur. İtiraz konusu kuralda, ayrım yapılmaksızın 5510 sayılı Kanundaki iş ve işlemler hakkında genel düzenleme yapılmış ve aksine hüküm bulunmayan hallerde, kanun kapsamındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak iş mahkemeleri gösterilmiştir. İş mahkemeleri, iş hukuku alanındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli, ihtisaslaşmış adli yargı mahkemeleridir. Yasa koyucu 5510 kapsamındaki iş ve işlemler, prim esasına dayalı yeni sistemin niteliğine bağlı olarak iş mahkemelerinin görev alanı kapsamına alabilir. Sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya ilişkin tüm uyuşmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan iş mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı açıktır.
Bu bakımdan 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılama bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.
Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ile diğer kamu görevlileriyle ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuatın ve Anayasa Mahkemesi Kararının gerekçesinin birlikte değerlendirilmesinden; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’na göre bağlanan aylıklardan kaynaklanan (aylığın azaltılması, artırılması, kesilmesi gibi) uyuşmazlıkların, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi uyarınca 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılması gerektiği ve 5434 sayılı Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıklarda da idari yargının görevli olduğu; diğer taraftan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre bağlanan aylıklardan kaynaklanan (aylığın azaltılması, artırılması, kesilmesi gibi) uyuşmazlıkların ise, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi uyarınca 506 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılması ve bu uyuşmazlıklarda da, 5510 sayılı Kanun’un 101. ve Geçici 1. maddesi ile mülga 506 sayılı Kanun’un 134. maddesi gereğince iş mahkemelerinin yetkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu uyuşmazlığın, 24/03/2008 tarihinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre yaşlılık aylığı bağlanan davacının, yaşlılık aylığı almakta iken 20/05/2008 tarihinde … Belediyesine ait … Sofrasında işe başlaması nedeniyle, 20/05/2008-02/11/2010 döneminde aldığı yaşlılık aylıklarının, 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesine istinaden yersiz ödendiğinden bahisle, 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesine göre borç çıkarılarak genel hükümler çerçevesinde tahsil edilmesi yolunda tesis edilen işlemden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı adına borç çıkarılan tutarların 5434 sayılı Kanun’a göre bağlanan aylıklardan kaynaklanmaması nedeniyle, uyuşmazlıkta 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmadığı; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre ödenen yaşlılık aylıklarının genel hükümler çerçevesinde borç çıkarılmasına ilişkin işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün iş mahkemelerine ait olduğu sonucuna ulaşıldığından, İdare Mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.