Danıştay Kararı 12. Daire 2018/1232 E. 2020/2966 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2018/1232 E.  ,  2020/2966 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/1232
Karar No : 2020/2966

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN (DAVALI): … Valiliği / …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): …
İSTEMİN ÖZETİ : Danıştay Onikinci Dairesince verilen 08/11/2017 tarihli ve E:2014/9467, K:2017/5298 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanunla değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun; düzeltilmesi talep edilen kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan 54. maddesinde yazılı sebeplerden birinin varlığı ile mümkündür. Düzeltilmesi istenen karar kanun ve usule uygun olup, düzeltmeyi gerektiren bir sebep de bulunmadığından düzeltme isteminin reddine, karar düzeltme yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına 24/09/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava; … İli, … Özel Eğitim ve Uygulama İş Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde zihinsel engelliler öğretmeni olarak görev yapan davacının, tevhiden 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 01/07/2013 tarihli ve 161 sayılı … Valiliği … Özel Eğitim ve Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 126. maddesinde, “uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler tarafından verileceği hükme bağlanmış, 134. maddesinin ikinci fıkrasında; “Bu kurulların kuruluş, üyelerinin görev süresi görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususlar Bakanlar Kurulunca (Cumhurbaşkanınca) çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan hükme dayanılarak Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin “Disiplin amirlerinin tayin ve tespitine dair esaslar” başlıklı 16. maddesinde de; “Disiplin amirleri, bu maddede belirtilen esaslara uyulmak ve Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşüne dayanılmak suretiyle, kurumların kuruluş ve görev özelliklerine göre hazırlayarak yürürlüğe koyacakları özel yönetmelikler ile tespit edilir…” hükmüne yer verilmiştir.
Öğretide ve yargısal içtihatlarda, Disiplin Hukuku, suç ve cezalara ilişkin Ceza Hukukunun alt disiplini olarak kabul edilmekte olup; Ceza Hukukundaki normatif kabullerin Disiplin Hukuku bakımından da geçerli olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
657 sayılı Yasa’da ve ilgili Yönetmelikte, disiplin cezasına konu eylemin sübut bulup bulmadığı ve disiplin cezası verilmesini gerektirip gerektirmediğinin tespiti amacıyla yürütülecek süreçte, tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin açık ve emredici bir düzenleme bulunmamakta ise de, gerek Ceza Hukukunda hakim olan ilkeler, gerekse öğretide ve yargısal içtihatlarda benimsenen şekliyle; lehe ve aleyhe olan tüm delillerin tarafsız şekilde elde edilmesini teminen tarafsız bir muhakkikin görevlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Kamusal bir görev olan disiplin amirliği ise; 657 sayılı Yasa uyarınca “disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar” çerçevesinde belirlenen, Yasada yetki devrine imkan veren bir hüküm bulunmadıkça devredilemeyen bir yetki kullanımı olup, işin niteliği gereği de anılan yetkinin devredilmesi hukuken mümkün değildir.
Bu çerçevede; disipline aykırı eylemin öğrenilmesi üzerine soruşturma açılması, soruşturmayı yürütecek tarafsız bir muhakkikin tayini ve elde edilecek bilgi ve bulgulara göre, yetkisi dahilindeki disiplin cezasının verilip verilmemesi konusundaki takdir yetkisi, münhasıran disiplin amirine aittir.
Bakılan uyuşmazlıkta, ilgili Yönetmelikteki usule uygun şekilde “disiplin amiri” olarak belirlenen okul müdürüne (H.D), aynı okulda öğretmen olan davacı tarafından saygısızlık yapıldığından bahisle düzenlenen tutanağın İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderildiği, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce muhakkik belirlenerek yürütülen soruşturma sonucu düzenlenen raporda, tevhiden 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verilmesinin önerildiği, davacının disiplin amiri olan okul müdürü (H.D) tarafından da dava konusu disiplin cezasının verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, “davacı hakkında disiplin soruşturması açılmasını teklif eden ve de disiplin cezası işlemini tesis eden kişinin aynı kişi olmasının, işlemi hukuken sakatlayıcı nitelikte olduğu” gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiş, anılan karar Dairemizce aynen onanmış ise de; yukarıda açıklandığı üzere; ilgili hakkında soruşturma açma ya da açılmasını teklif etme, soruşturma sonucunda da, disiplin amiri sıfatıyla disiplin cezası verme yetkisi, Yasada aksine bir hüküm bulunmadığından devredilemez bir yetki niteliğinde olduğu, disiplin amirinin disiplin cezasına konu eylemin mağduru olmasının, tek başına disiplin soruşturmasının tarafsız şekilde yürütülmesi ilkesine aykırılık oluşturmayacağı açıktır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 06/02/2019 günlü, E:2017/340, K:2019/458 sayılı kararında da aynı ilkelere vurgu yapılmıştır.
Buna göre, münhasıran disiplin amirine tanınan yetkinin kullanımında usule aykırılık bulunmadığından, karar düzeltme isteminin kabul edilerek temyize konu Mahkeme kararının, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesini teminen bozulması gerektiği görüşüyle, çoğunluk kararına katılmıyorum.