Danıştay Kararı 12. Daire 2017/3659 E. 2020/3230 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2017/3659 E.  ,  2020/3230 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/3659
Karar No : 2020/3230

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri … (Aynı adreste)

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu Ek 1. madde uyarınca kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilme talebiyle başvuruda bulunan davacı tarafından, başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Danıştay Onikinci Dairesinin 02/12/2015 gün ve 2015/4755 Esas, 2015/6370 sayılı bozma kararına uyularak, reşit olmadan önce hakkında verilmiş olan korunma kararı Asliye Hukuk Mahkemesince kaldırılan ve Kurumdan ayrılan, ayrıca reşit oluncaya kadar Kurum tarafından verilen hizmet modellerinden birinden yararlanmayan davacının, 2828 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesinde öngörülen koşulları taşımaması nedeniyle, anılan Kanun’dan yararlanarak işe yerleştirilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, korunma kararının kaldırılmasına ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararın kesinleşip kesinleşmediği tespit edilmeden, eksik inceleme ile davanın reddine karar verildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz talebinin haksız olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
01.06.1978 doğumlu olan davacının … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … tarihli ve E: …, K:… sayılı kararı ile reşit oluncaya kadar korunma altına alındığı ve Sivas Çocuk Yuvası’na yerleştirildiği, Kurumda koruma ve bakım altında bulunmakta iken babasının kızını yanına almak istediğini belirtmesi üzerine … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarihli ve E: …, K: … sayılı kararıyla davacının hakkındaki korunma kararının kaldırıldığı, kararın bir suretinin Sivas Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne tebliğ edildiği ve davacının ailesine teslim edilerek Kurumla ilişiğinin kesildiği, bu tarihten itibaren davacının babası ile birlikte kaldığı, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmesi için yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun “Korunma kararı” başlıklı 22. maddesinin birinci fıkrasında; “Korunmaya ihtiyacı olan çocukların reşit oluncaya kadar bu Kanun hükümlerine göre Kurumca kurulan sosyal hizmet kuruluşlarında bakılıp yetiştirilmeleri ve bir meslek sahibi edilmeleri hususundaki gerekli tedbir kararı 03/07/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununa göre yetkili ve görevli mahkemece alınır. Bu karar için gerekli belgeler Kurumca düzenlenir ve ilgili mahkemeye gönderilir.” hükmüne, “Korunma Kararının Süresi ve Kaldırılması” başlıklı 24. maddesinde de; “Korunma kararı genel olarak çocuk reşit olana kadar devam eder. Ancak bu karar, korunma kararına neden olan şartların ortadan kalkması halinde Kurum yetkililerinin önerisi üzerine mahkemece çocuk reşit olmadan önce kaldırılabileceği gibi reşit olduktan sonra da çocuğun rızası alınmak şartıyla devamı hususunda karar verilebilir.” hükmüne yer verilmiş olup; maddenin son cümlesinde, reşit olduktan sonra korunma kararının hangi şartlara bağlı olarak uzatılması sonucu Kurumla ilişiklerinin devamının sağlanacağı kurala bağlanmıştır.
2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu’na 3413 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile eklenen ek 1. maddesinde, “Kamu kurum ve kuruluşları, reşit olana kadar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bakılan ve korunan çocuklar için, her yılbaşındaki, hangi statüde olursa olsun, serbest kadro mevcutlarının binde biri nispetindeki kısmını ayırarak bu çocuklar arasında yapılacak giriş sınavlarında başarılı olanlar arasından atama yaparlar. Bu maddeden yararlanmak isteyenler, 18 yaşını tamamladıkları tarihten itibaren, kamu kurum ve kuruluşlarına; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü vasıtasıyla başvurmak zorundadırlar.” hükmü yer almaktadır.
02/03/1995 tarih ve 22218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzüğün 1. maddesinde; Tüzüğün, korunmaya muhtaç çocukların korunmaları sona erdikten sonra işe yerleştirilmelerinin esas ve usulleri, kamu kurum ve kuruluşlarının bu konudaki yükümlülükleri ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuyla diğer kurumlar arasındaki eşgüdümün sağlanmasına ilişkin hükümler düzenlenmiş, aynı Tüzüğün 3. maddesinde ise; Tüzük hükümlerinden, korunma kararı alınmış olup da;
a) Reşit oluncaya kadar sosyal hizmetler kuruluşlarında kalmış,
b) Bir koruyucu aile yanına yerleştirilmiş,
c) Ayni-nakdi yardım yapılarak ailesininin yanına gönderilmiş korunmaya muhtaç çocukların yararlanacağı hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Korunma kararlarına ilişkin Yargıtay kararları incelendiğinde;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2019 tarih ve E:2018/7921, K:2019/711 sayılı kararında; ”…Koruma karanın kaldırılması davasında dava ve karar tarihi itibariyle ergin olmayan küçüklerin yasal temsilcileri (veli ya da vasi) davaya dahil edilmeden eksik hasım ve eksik inceleme ile yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi de doğru değildir…” hükmünün,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2019 tarih ve E:2018/8262, K:2019/712 sayılı kararında; ”…Koruma kararının kaldırılmasına yönelik istek koruma altında bulunan çocuğun hak ve menfaatleriyle ilgilidir. Bu sebeple, davanın hakkında koruma kararı alınmış olan kişi küçük ise veli veya vasisine, ergin ise koruma altına alınan kişiye yöneltilmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan evrak üzerinde eksik hasım ve eksik incelemeyle hüküm kurulması da doğru görülmemiştir….” hükmünün,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 31/03/2010 tarih ve E:2009/16837, K:2010/6214 sayılı kararında; ”…Koruma kararının kaldırılmasına ilişkin istek, koruma altında bulunan çocuğun hak ve menfaatleriyle de ilgilidir. Bu nedenle davanın, hakkında koruma kararı alınmış olan çocuğa, çocuk ergin olmamış ise yasal temsilciisne (veli veya vasisine) yöneltilmesi, onların da göstereceği deliller varsa toplanıp, yasal çerçevede değerlendirilerek ulaşılacak sonuç uyarınca karar verilmesi gerekir. Olayda, koruma kararı, davacı kurumun başvurusu üzerinde evrak üzerinde yapılan inceleme ile kaldırılmış, çocuğun yasal temsilcisine husumet yöneltilmediği gibi, karar da bunlara tebliğ edilmemiştir. Hakkında koruma kararı verilmiş olan çocuk daha sonra ergin olduğuna göre, husumet ona yöneltilmeden gösterdiği takdirde delilleri toplanmadan karar verilmesi de doğru bulunmamıştır…” hükmünün verildiği görülmektedir.
Danıştay 12. Dairesi’nin 07/12/2016 tarih ve E:2016/3006, K:2016/6138 sayılı kararında; ”…korunma kararının kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararının Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 17.03.2016 tarih ve E:2016/3413 ve K:2016/5246 sayılı ilamıyla bozulması ve 2828 sayılı Kanunun 24. maddesi gereğince korunma kararının genel olarak çocuk reşit olana kadar devam edeceği, aksine karar alınmadığı takdirde çocuğun reşit olmasıyla kendiliğinden kalkacağı hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, yapılan yargılama sırasında davacının reşit olduğu, reşit olmadan önce hakkındaki koruma kararının kaldırıldığından bahsedilemeyeceğinden davacının aranılan şartları taşımadığı gerekçesiyle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır…” gerekçesi ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay ve Danıştay kararları ile dava konusu bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu olayda; davacının, hakkındaki korunma kararının kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararının verildiği tarihte ergin olmadığı görülmektedir. Konuya ilişkin davacı hakkında verilen korunma kararının kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararının uygulanabilir hale gelmesi için bu davanın, davacının yasal temsilcisine yöneltilmesi ve kararında bu temsilciye tebliğ edilmesi suretiyle kanun yollarına başvurulmaksızın veya kanun yollarına başvurulmuş ise kanun yollarından geçerek kesinleşmesi gerekmektedir. Ancak ilgili kararın kesinleşip kesinleşmediği dosya muhteviyatından anlaşılamadığı gibi, Dairemizin 11/12/2019 tarihli ara kararı ile … Asliye Hukuk Mahkemesinden “Davacı hakkındaki korunma kararının kaldırılmasına ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…., K:… sayılı kararının davacıya veya babasına tebliğ edilip edilmediği ve kesinleşip kesinleşmediği hakkında bilgi ve belgelerin gönderilmesi” istenilmiş, ara kararına verilen 16/09/2020 tarihli cevapta, kararın kesinleştiğine dair bilgiye rastlanmadığı belirtilmiştir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince davacı hakkında verilen korunma kararının kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararının davacı reşit oluncaya kadar kesinleşip kesinleşmediği hususu araştırılarak, bu araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususa ilişkin bir değerlendirilme yapılmadan eksik inceleme ile verilen davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.