Danıştay Kararı 12. Daire 2016/8969 E. 2016/4898 K. 07.11.2016 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2016/8969 E.  ,  2016/4898 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8969
Karar No : 2016/4898

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
İstemin Özeti : … 8. İdare Mahkemesince verilen ….tarihli ve E:…. sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : İdare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; davacının 77,4 puan alarak başarılı olduğu Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından 06.05.2012 tarihinde gerçekleştirilen Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavının eşdeğer bir sınav ile tekrarlanmasına ilişkin 29.08.2012 tarihli ve 2012-24 sayılı Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Yönetim Kurulu işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, Hakim ve Savcı ihtiyacını karşılamak için 06.05.2012 tarihinde yapılan Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı-1’de kesin olarak kopya çekildiğinin, sınav soru ve cevap anahtarının sınav öncesinde bir kısım adaylara ulaştırıldığının somut olarak belgelendirilemediği, sınav sonrası yapılan kopyaya ilişkin tespitlerin çok az sayıdaki aday üzerinde birleştiği, Sınav İlanı ve Kılavuzunda yer alan kurallar çerçevesinde başvuruda bulunarak başarılı olanların, düzenli idare ve hukuki güvenlik ilkeleri uyarınca, elde ettikleri hakların korunmasını bekleme hakkına sahip bulundukları, soruların hazırlanması ve sınav sırasındaki, idarenin kendi kusurundan kaynaklanan bir takım olumsuzluklardan da, usulüne uygun olarak sınava başvurup başarılı olanların sorumlu tutularak sınavın iptali yoluna gidilemeyeceği göz önüne alındığında, davacının da katılarak başarılı olduğu “2012 Adalet Bakanlığı Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavının” iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2. maddesinde, “(1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Aday: Başkanlıkça yapılan sınav, ölçme, değerlendirme ve yerleştirmelere hak kazanmak amacıyla başvuran kişiyi, … d) Eşdeğer sınav: Başkanlık tarafından aynı veya farklı zamanlarda farklı sorularla yapılan, ancak adaylara sağladığı haklar bakımından eşit sonuçlar verdiği Yönetim Kurulu kararı ile belirlenen birden fazla sınavı, … ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 3. maddesinde; “…(2)… (b) İlgili mevzuat hükümleri uyarınca kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarında görev almaya veya görevde yükselmeye yönelik sınavları ve gerektiğinde yerleştirme işlemlerini ilgili kurumun talebine bağlı olarak yapmak. … (ğ) Gerekli hâllerde sınavları ertelemek, kısmen veya tamamen iptal etmek, adayların işlemlerini geçersiz saymak.” Başkanlığın görev ve yetkileri arasında, 4. maddesinde ise, “…(11) .… (d) Gerekli hâllerde sınavların kısmen veya tamamen iptaline, ertelenmesine, adayların eşdeğer sınavlara alınmasına veya aday işlemlerinin geçersiz sayılmasına ve sorumlular hakkında gerekli işlemlerin başlatılmasına karar vermek.” Yönetim Kurulu’nun görevleri arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Adalet Bakanlığı ile Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi arasında, 45 yaşını aşmamış ve fiilen 5 yıl avukat olarak çalışmış olmak kaydıyla tüm avukatların katılabileceği 2012 Adalet Bakanlığı Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı-1 yapılması hususunda yapılan protokol çerçevesinde, sınava katılmak isteyen adayların başvurularının 5-23 Mart 2012 tarihinde alınarak, 1589 (avukat) adayın katılımı ile, sınavın 06.05.2012 Pazar günü ……… yapıldığı, 70 ve üzeri puan alarak 271 adayın başarılı olduğu Avukatlar için Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Sınav sonuçlarının 30.05.2012 tarihinde açıklandığı, sınavın yapıldığı günden sonra basında, sosyal paylaşım sitelerinde ve kamuoyunda; önceleri, soruların aşırı derecede zor olduğundan başlayan tartışmalar, daha sonra sınav sonuçları ile ilgili kesinlik arz eden tahminlere dönüştüğü, yazılı sonuçların açıklanmasından sonra iddiaların çeşitlendiği, yine meslek çevrelerinin sosyal paylaşımlarında sınav sonuçlarının analizi ile soruların sınavdan önce birçok adaya sızdırıldığı yolundaki iddiaları ve bu iddiaların yoğunlaşarak artması sonucunda, bir Milletvekilinin de olayı Meclis gündemine taşıdığı ve suç duyurusunda bulunduğu şeklinde basın açıklaması yaptığı, bunun üzerine davalı idarece oluşturulan İnceleme Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen raporla, sınav sorularının sınavdan önce bir kısım adaylara ulaştırıldığı, sınavın ölçme ve seçme niteliğini kaybetmiş olduğu, gizlilik ve güvenlik içerisinde gerçekleşmediği görüş ve kanaatinin bildirildiği, idare tarafından bu hususta Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturma için önce takipsizlik kararı verilmiş olsa da ……….. Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunda söz konusu sınavla ilgili soruşturmanın devam ettiği, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Yönetim Kurulu’nun 29.08.2012 tarihli ve 2012/24-10 sayılı kararı ile anılan sınavın iptaline, 6114 sayılı Kanunun 4. maddesinin (11/d) bendi uyarınca eşdeğer bir sınavla Avukatlıktan Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavının tekrarına karar verildiği, bu kararın basın açıklaması ile kamuoyuna duyurulması üzerine söz konusu sınavın iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdari faaliyetlerin temel ve ortak amacı kamu yararıdır. İdarenin bu amacı sağlamak için tesis edeceği işlem ve eylemlerin türünü, zamanını ve yöntemini belirlemekte sahip olduğu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, yetki, şekil, sebep, konu ve amaç bakımından yargı denetimine tabi bulunduğu gerek doktrinde gerekse yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir.
Öte yandan, Anayasanın 125. ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler üzerindeki yargısal denetimin, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlı olduğu, yerindelik denetimi yapılamayacağı, yürütme görevinin kanunlarında gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği öngörülmüştür.
İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk bakımından denetlenebilecekleri şeklinde ifade edilen bu kural, idarenin takdir yetkisini kullanmasında uyması gereken sınırları da ortaya koymaktadır. Bir başka deyişle idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi, böylelikle kamu yararının sağlanması için birden fazla seçenekten birini tercih etmek bakımından donatıldıkları takdir yetkisini kullandıkları hallerde, idari yargı yerince yapılacak denetim, idarenin tercih ettiği seçeneğin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasıyla sınırlıdır. İdari yargı organlarının, idareyi bu seçeneklerden birisini tercihte zorlayacak ya da muayyen yönde işlem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri “hukuka uygunluk” sınırını aşarak “yerindelik” denetimine girmeleri anlamını taşır ki, bu durum yukarıda anılan mevzuat ve idare hukuku ilkelerine aykırılık oluşturur.
Yukarıda açıklandığı üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının, yürütmekte oldukları kamu hizmeti için ihtiyaç duydukları personelin temini amacıyla Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi aracılığıyla gerçekleştirecekleri sınavların, en liyakatli ve göreve en uygun olanın seçilmesi suretiyle adayların bilgi ve yetenek seviyelerinin, sorulara verdikleri cevapların puanlanması olarak tanımlanan ölçme ve değerlendirmenin amacına uygun olarak yapılması ve bu değerlendirme yapılırken objektif davranıldığı hususunda sınava girenler yönünden hiçbir tereddüte mahal verilmeyecek bir değerlendirme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla gerçekleştirilecek olan sınavlara ilişkin işlem ve eylemleri tesis etme, sınavı kısmen veya tamamen iptal etme konusunda davalı idarenin sahip olduğu takdir yetkisinin kullanımının, mutlak ve sınırsız olmaması nedeniyle, hukuka uygunlukları açısından yargı denetimine tabi olduklarında da kuşku bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda, Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavına giren adayların oluşturduğu sanal tartışma ortamlarında, sınav sonuçları ile uyumlu tahminler yapılması üzerine idarece oluşturulan inceleme komisyonu raporunda; 06.05.2012 tarihli sınav ile 23.10.2011 tarihinde ilki gerçekleştirilen sınav arasında istatistiksel karşılaştırma yapılarak bilgiler çıkarıldığı, bu kapsamda 2012 yılında gerçekleştirilen Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yazılı Yarışma Sınavı’nın 2011 yılında gerçekleştirilen sınava göre daha zor olduğu, başarı ve başarısızlıklarda bu konunun net olarak görüldüğü, normal şartlar altında zorluk derecesi yüksek sınavlarda başarı barajını geçen aday dağılımının, başarı barajı puanının (70 puanın) hemen üstünde yoğunlaşması beklenirken, 2012 sınavında bu yoğunlaşmanın 80 puan ve üzerine de yayılmış olduğu, 65 ve altında puan alan grubun yanında 80 ve üzeri puan alan çok kalabalık bir grubun oluştuğu, normal veri olarak kabul gören 65 ve 75 arası beklenen istatistiğin zayıf kaldığı, 2011 yılında yapılan sınavda başarılı olan iller ile 2012 yılında yapılan sınavda başarılı olan iller arasında bir uyumun söz konusu olmadığı, 2011 yılında sınava giren adayların bazılarının puanlarını, 2012 yılında sınavın daha zor olmasına rağmen ortalama 40 puan civarında arttırmış olmaları, sınavı ilk 50 sırada başarıyla tamamlayan adaylardan 26’sının 2011 sınavında 70 baraj puanının altında kaldıkları halde bu sınavda 85 ve üzeri puan alarak ilk 50 dereceyi paylaşmış olmaları, 140 soruda 92 ve üzerinde doğru yanıtı bulunan 357 adayın sorulara verdikleri cevaplar üzerinde yapılan analiz neticesinde; kritik belirleyici olarak tespit edilen sorulardan bazılarında, oluşma olasılığı çok düşük olmasına rağmen, yanlış cevap üzerinde birleşildiği, başarılı adaylardan bazılarının karı-koca veya akraba ilişkilerinin ve sınavı üstün başarı ile kazanan 4 evli çiftin cevap kağıtlarındaki tıpkılık yanında, puanlarının da birbirlerine yakın olduğu, sınav sonuçlarında özellikle derece yapmış bazı adayların soru kitapçıkları üzerinde hiçbir işlem, yazılı muhakeme ya da karalama yapmaksızın matematik sorularında % 100 doğru yapmış olmaları ya da yaptıkları karalamalarda ulaştıkları/ulaşamadıkları sonucu değil farklı şıkkı işaretlemiş oldukları tespitlerine yer verildiği görülmektedir.
İdarece yapılan değerlendirme sonuçlarının istatistiksel verilere dayandırıldığı, örneğin 06.05.2012 tarihli sınav ile 23.10.2011 tarihinde ilki gerçekleştirilen sınav arasındaki istatistiksel karşılaştırma neticesinde, anılan sınavların zorluk derecesine göre yapılan genelleme ve sonuçların tamamına katılmak mümkün değil ise de, özellikle sondajlama usulü ile yapılan analizlerde, kritik belirleyici olarak tespit edilen sorulardan bazılarında yanlış şıkta birleşildiği ve bir kısım adayların hiçbir işlem, yazılı muhakeme ya da karalama yapmaksızın matematik sorularında % 100 doğru yapmış olmaları ya da yaptıkları karalamalarda ulaştıkları/ulaşamadıkları sonucu değil farklı şıkkı işaretlemiş oldukları tespitinin yapıldığı, doğru cevapta birleşmenin olağan olduğu kabul edilmekle birlikte, yanlış şıkta birleşme olasılığının istatistiksel olarak sıfıra yakın olduğu ve hiçbir işlem yapılmadan matematik sorularının tamamının doğru cevaplandırılmasının hayatın olağan akışına da aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu kapsamda, idarece gerçekleştirilecek olan sınavın objektiflik, güvenirlik, gizlilik, ölçmeye uygun sorular, adil seçme ilkeleri çerçevesinde ve sınava katılanlar nezdinde ölçme ve değerlendirmenin her türlü tereddütten uzak, hiçbir şaibeye meydan verilmeyecek şekilde yapılması gerektiği açıktır. Nitekim idarenin, bu genel kabulden hareketle ölçme ve değerlendirmeyi sağlıklı yapamayacağından bahisle sınavı iptal ettiği görülmekte olup, bu hususta kullandığı takdir yetkisini ortadan kaldırılacak şekilde yargı kararı verilemeyeceği tabiidir.
Bu duruma göre, idarenin sınavı kısmen veya tamamen iptal etme konusunda takdir yetkisi bulunduğu da dikkate alındığında, sınav ve sınav sonrası işlemlerin sağlıklı yürütülmesini teminen önlem alınması ve hakimlik mesleğinin önemi de gözetilerek, mesleğe seçilecek adayların ölçme ve değerlendirmesinin her türlü tereddütten uzak şekilde yapılması amacıyla, sınavın iptal edilerek eşdeğeri ile tekrarlanması yönünde tesis ettiği işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 07/11/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.