Danıştay Kararı 12. Daire 2016/6820 E. 2019/7765 K. 17.10.2019 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2016/6820 E.  ,  2019/7765 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/6820
Karar No : 2019/7765

TEMYİZ EDEN (DAVALI): Milli Savunma Bakanlığı/ ANKARA
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI): …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kara Kuvvetleri Komutanlığınca 2014 yılında yapılan uzman erbaşlık sınavını kazanan davacının, Uzman Erbaş Yönetmeliği’nin 6. maddesinin (g) bendi kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince, davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasına neden olan bilgi notunda yer alan babası hakkındaki fiilden dolayı, cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca davacının sorumlu tutulamayacağı, söz konusu fiil ile ilgili olarak babası hakkında açılan bir dava ya da verilen bir cezanın da bulunmadığı, davacının herhangi bir ideolojik faaliyeti veya devam eden bir yargılamasının ya da almış olduğu bir cezanın da olmadığı gözönüne alındığında söz konusu fiilin, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasına neden olacak nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Silahlı Kuvvetler İstihbarata Karşı Koyma, Koruyucu Güvenlik ve İşbirliği Yönergesi uyarınca tesis edilen dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: İdare Mahkemesi kararının gerekçe değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Uzman erbaş temin faaliyeti kapsamında Kara Kuvvetleri Komutanlığınca 2014 yılında yapılan uzman erbaşlık sınav aşamalarında başarılı olan davacının, güvenlik soruşturması açısından incelemeye tabi tutulması sonucunda babasının, 2003 yılı itibarıyla …’da … yanlısı olarak faaliyet gösteren oluşum içerisinde yer aldığı yönündeki bilgi notuna istinaden güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle atamasının yapılmamasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, bu işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesinde; “(1) Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması; kamu kurum ve kuruluşlarında, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılır. (2) Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.” hükmü bulunmaktadır.
Uzman Erbaş Kanunu’nun 19. maddesine dayanılarak çıkarılan ve 20/09/2005 tarih ve 25942 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Uzman Erbaş Yönetmeliği’nin “Personelde aranacak nitelikler” başlıklı 6. maddesinde; “Uzman erbaş olarak alınacaklarda aşağıdaki şartlar aranır:” denildikten sonra maddenin (g) bendinde (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki hali ile); “Güvenlik soruşturması uygun olmak” düzenlemesine yer verilmiştir.
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin 1. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin amacı; yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğinin, iç ve dış menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının gizlilik dereceli birim ve kısımlarını belirlemek, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını düzenlemektir.” hükmüne, “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde; “f) Arşiv araştırması: Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığının, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının mevcut kayıtlardan saptanmasını,”, “g) Güvenlik soruşturması: Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığının, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunup bulunmadığının, ahlaki durumunun, yabancılar ile ilgisinin ve sır saklama yeteniğinin mevcut kayıtlardan ve yerinden araştırılmak suretiyle saptanması ve değerlendirilmesini,” ifade eder yönündeki tanımlara yer verilmiş, “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında araştırılacak hususlar” başlıklı 11. maddesinde de; ”Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında kişinin içinde bulunduğu ortam da dikkate alınarak: a) Kimlik kontrolü, kimlik kayıtlarının doğruluk derecesi, uyrukluğu, geçmişte yabancı bir devletin uyrukluğuna girip girmediği, b) Kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığı, kolluk kuvvetlerinin ve istihbarat ünitelerinin arşivlerinde bilgiler bulunup bulunmadığı, adli sicil kaydının ve hakkında bir tahdidin olup olmadığı, c) Yıkıcı faaliyetlerde bulunup bulunmadığı ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna ve Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıp davranmadığı. d) Şeref ve haysiyetini ihlal edecek ve görevine yansıyacak şekilde kumara, uyuşturucuya, içkiye, paraya ve aşırı bir şekilde menfaatine düşkün olup olmadığı, ahlak ve adaba aykırı davranıp davranmadığı, e) Yabancılarla, özellikle hasım ve hasım olması muhtemel Devlet mensupları ve temsilcileriyle ilgili derecesinin iç yüzü ve nedeni, f) Sır saklama yeteneğinin olup olmadığı, araştırılır.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
4045 sayılı Kanun’da güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının; kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askerî, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir.
Dava konusu işlem tarihinden sonra, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde yer alan, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel şartlar arasına, 03/10/2016 tarihinde 676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve bu KHK’nın uygun bulunmasına dair 7070 sayılı Kanun ile “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” şartının eklenmesi ile daha önce yalnızca 4045 sayılı Kanun’da sayılan belirli görevler yönünden aranan güvenlik soruşturması şartı, söz konusu değişiklik sonrasında artık yapacağı görevin ve çalışacağı birimin niteliğine bakılmaksızın 657 sayılı Kanun’a tabi Devlet memuru olarak çalışacak kişilerin tamamı bakımından aranmaya başlanmıştır. Bu durum, güvenlik soruşturması uygulamasının ve bu uygulamadan kaynaklanan idari uyuşmazlıkların hukuk aleminde her geçen gün daha da fazla yer edinmesi sonucunu doğurmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve 2014/7256 başvuru numaralı kararında da belirtildiği üzere kamu görevlilerinin sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve millî güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğal karşılanabilir bir durum ise de, bu alanda düzenleme getiren kanun ile diğer alt düzenleyici işlemlerin, yapılacak uygulamalar sırasında meydana gelebilecek hatalara ya da olası kötüye kullanmalara karşı kamu hizmetine girmek isteyen vatandaşlara yeterli güvence sağlayacak şekilde kaleme alınmış olması gerekmektedir. Bu konuda düzenleme getiren kanun ve diğer alt düzenleyici işlemlerdeki boşlukların ise anılan uygulamalardan kaynaklanan davaları çözümlemekle görevli idari yargı yerlerince, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğu hususu gözönüne alınmak ve milli güvenliğin sağlanması yönündeki kamu yararı ile anayasal bir hak olan kamu hizmetine giriş hakkı arasındaki adil denge gözeltilmek suretiyle içtihat yoluyla doldurulacağı açıktır.
Bakılan davada, davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturmasının dayanağı olan 4045 sayılı Kanun yalnızca hangi kamu görevleri bakımından güvenlik soruşturması yaptırılacağını düzenlemiş, bunun dışındaki tüm düzenlemeleri ise yönetmeliğe bırakmıştır. 4045 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği hükümlerine bakıldığında söz konusu Yönetmeliğin de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusunda esaslı bir düzenleme içermediği, bu konunun soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev talimatlarına bırakılmış olduğu görülmektedir.
Güvenlik soruşturması yapılması ile ilgili olarak yetkili makamların görev talimatlarının neler olduğu, bu talimatların yayımlanarak genelin bilgisine sunulmamış olması ve idare tarafından istenen her durumda değiştirilebileceği dikkate alındığında ve dosya bazında Mahkemelerce yetkili makamlardan istenilmediği sürece hem Mahkemeler hem de bireyler tarafından önceden bilinmemektedir.
Güvenlik soruşturmasının ilk aşamasına ilişkin süreç genellikle ve dava konusu olayda da uygulandığı üzere açık ve kapalı kaynaklardan elde edilip tasnif, kıymetlendirme ve yorumlama aşamalarından geçerek istihbarat niteliği kazanması sonucunda güvenlik soruşturmasını yapan makamın istihbarat veritabanına herhangi bir tarihte kaydedilen bilgilerin, 4045 sayılı Kanun kapsamında kamu personeli istihdam edecek kurum ve kuruluşlara bildirilmesi şeklinde gerçekleşmektedir.
Yetkili makamlardan alınan bilgilerin, personeli istihdam edecek kurum ve kuruluşlar nezdinde kurulan komisyonlar tarafından değerlendirilmesi sonucunda da ilgilinin, güvenlik soruşturması bakımından bir sakınca taşıyıp taşımadığı hususu bir karara bağlanmak suretiyle atama işleminin seyri belirlenmektedir.
Bu haliyle, güvenlik soruşturmasını yapan makam tarafından, 4045 sayılı Kanun kapsamında kamu personeli istihdam edecek kurum ve kuruluşlara gönderilen bilgilerin güncel ve somut bilgilerle desteklenebilir nitelikte olması hem personeli istihdam edecek kurum ve kuruluşların sağlıklı değerlendirme yapabilmesi hem de bu işlemlerden kaynaklanan davaları çözümleyecek idari yargı yerlerinin dava konusu işlem üzerindeki hukuka uygunluk denetimini tam anlamıyla yerine getirebilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Dava konusu olayda, davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olan, babasının 2003 yılı itibarıyla …’da … yanlısı olarak faaliyet gösteren oluşum içerisinde yer aldığı yönündeki bilgi notunun, işlem tarihinden yaklaşık oniki yıl öncesine ait bir bilgiye ilişkin olduğu ve söz konusu bilginin, dava konusu işlem tarihi itibarıyla güncelliğini koruyup korumadığının anlaşılamadığı görüldüğünden yukarıda sayılan güncellik ve somutluk kriterlerine uygun olmadığı, bu nedenle de davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına neden olamayacağı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda; cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca babası hakkındaki fiilden dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı ve hem davacı hem de babası hakkında yapılan bir soruşturma ya da verilmiş bir ceza bulunmadığı gerekçesiyle iptal kararı verilmesi yönündeki İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile SONUCU İTİBARIYLA ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.