Danıştay Kararı 12. Daire 2016/324 E. 2016/6830 K. 26.12.2016 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2016/324 E.  ,  2016/6830 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/324
Karar No : 2016/6830

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekili :

Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince verilen … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : İdare mahkemesince verilen kararın gerekçe değiştirerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; …İli, …İl Müdürlüğü’nde il müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/C-(a) maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 23.7.2014 gün ve 111570 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının eyleminin kasıt unsuru taşımadığı, olayın komplike yapısı düşünüldüğünde de re’sen tespitinin zorluğu göz önüne alındığından davacının kasıtlı olarak görevini tam ve zamanında yapmadığından sözedilemeyeceği açık olup, fiilin sübuta erdiğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin C-(a) bendinde “Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak” aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre disiplin cezası verilebilmesi için öncelikle kusurlu halin tespiti gerekmektedir. Kusurlu halin tespitinden kasıt ise, disiplin cezasına konu edilen fiil veya halin zamanı, yeri, şekli gibi tüm unsurların ortaya konulması, böylelikle de afaki olmaktan uzak, net ve açık şekilde belirlenmesidir. Kaldı ki aksi durumda, isnadın sübut bulup bulmadığını muhakeme etmek de mümkün olamayacaktır.
Dosyasının incelenmesinden, … İl Müdürlüğü’nde teknisyen kadrosunda mali işlemler sorumlusu olarak görev yapan …’nin, Ekim 2010 – Ocak 2014 yılı arasında 40 aylık sürede, evde bakım, koruyucu aile ve sosyal ekonomik destek ücret ödemelerinde zimmetine para geçirdiği iddiaları ile ilgili olarak başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen 04.06.2014 tarih ve 2014/… sayılı raporda; …İl Müdürlüğü’nde mali işlemler sorumlusu olarak görev yapan …’nin, engelli evde bakım, koruyucu aile ve sosyal ekonomik destek ücret ödemelerinde hak sahibi kişilerden çeşitli tutarlarda kesintiler yapmak suretiyle hak sahibi kişilere zarar verilmesinde, kurumsal havuz hesabından yapılan ödemeler sonrasında kalan bakiye tutarlarını yersiz olarak kendi hesabına aktarmasında, 2013 yılı kasım ve aralık ayları ile 2014 yılı ocak ayında engelli evde bakım ücreti çeşitli nedenlerle (vefat, nakil, kendi isteği, denetim sonucu) sonlandırılan kişileri koruyucu aile gibi göstermek suretiyle gerçeğe aykırı koruyucu aile ücret onayları ve ödeme emri belgeleri düzenlenmesinde, evde bakım ücreti alan kişinin ve ücreti çeşitli nedenlerle sonlandırılan hak sahibi kişilerin onayının usulsüz olarak kullanılmasında ve …’nin kamuyu zarara uğratacak şekilde haksız kazanç temin etmesinde davacının da aralarında bulunduğu …İl Müdür vekili, İl Müdür Yardımcıları, eski İl Müdürü, eski İl Müdür Yardımcısı ve sosyal çalışmacının kusurlu olduklarından bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/C-(a) maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması teklifi üzerine, teklif doğrultusunda dava konusu işlemle cezalandırılan davacı tarafından bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta; yapılan soruşturma kapsamında il müdür yardımcısı olan davacı, il müdürü vekili ve diğer il müdür yardımcısı tarafından, mali işlerden sorumlu …’nin küçük miktarlarda, çok sayıda ve uzun zamana yayılmış şekilde aralıklarla yaptığı zimmetine para geçirme eyleminin tesipiti çok zor hatta imkansız olduğu düşünülse dahi; …’nin engelli evde bakım ücreti çeşitli nedenlerle (vefat, nakil, kendi isteği, denetim sonucu) sonlandırılan kişileri koruyucu aile gibi göstermek suretiyle gerçeğe aykırı koruyucu aile ücret onayları ve ödeme emri belgeleri düzenlenmesinde yine evde bakım ücreti alan kişinin ve ücreti çeşitli nedenlerle sonlandırılan hak sahibi kişilerin onayının usulsüz olarak kullanılmasında ve bunlar sonucunda tahakkuk ettirilen ücreti, kendini hak sahibi gibi göstererek yine kendi adına ait hesaba yersiz olarak aktarılmasını sağlamasında aralarında davacının da bulunduğu idarecilerin yapılan bu işlemleri nasıl ve ne şekilde fark edemedikleri hususu soruşturma raporuyla açık ve net bir şekilde ortaya konulamadığı görülmektedir.
Bu durumda; yukarıda belirtilen olayı ortaya koyacak şekilde yeterli açıklık ve kapsamda soruşturma yapılmak suretiyle yapılacak teklif üzerine bir işlem tesis edilmesi gerekirken, bahsi geçen hususlara uyulmadan eksik soruşturma sonucu tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile sonucu itibarıyla onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 26/12/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.