Danıştay Kararı 12. Daire 2014/3080 E. 2016/4512 K. 11.10.2016 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2014/3080 E.  ,  2016/4512 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/3080
Karar No : 2016/4512

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :
Vekili :

Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince verilen … tarihli ve E:…; K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; ..İli, … İlçesi … İlköğretim Okulu’nda Türkçe öğretmeni olarak görev yapmakta iken … İlçesi .. İlköğretim Okulu’na Türkçe öğretmeni olarak atanan davacının, hakkında yapılan soruşturma sonucunda 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 03.10.2012 tarih ve 2012/… sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, dosya kapsamına göre davacının aynı okulda görev yapan hizmetli …’ye fiili tecavüzde bulunma eylemi sübuta erdiğinden bahisle Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına dair teklifin Yüksek Disiplin Kurulunca reddi üzerine Valilikçe, eylemin kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirdiği düşüncesiyle dosyası bu konuda karar vermeye yetkili il disiplin kuruluna sevk edilip anılan kurulca karar alındıktan sonra, davacının 1 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Anayasa’nın 38. maddesinin ilk fıkrasında, “kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” denilerek “suçun yasallığı”, üçüncü fıkrasında da “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek “cezanın yasallığı” ilkesi vurgulanmıştır.
Suç ve cezaların yasayla belirlenmesi, hukukun temel ilkelerinden biridir. Günümüzde bu ilkeye uluslararası hukukta ve insan hakları belgelerinde de yer verilmektedir. İlkenin esası, kişilerin, yasak eylemleri ve bunlar karşılığında verilecek cezaları önceden bilmelerini sağlamak düşüncesine dayanmaktadır. Suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılması da yeterli olmayıp kuralların kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve sınırlarının da belli olması gerekir. Bu bağlamda cezanın kanuniliği ilkesi, her şeyden önce o suçun kanun tarafından “tanımlı” olmasını gerekli kılar.
Disiplin cezası ile cezalandırılan kamu görevlisinin disiplin suçu oluşturan eylemi açık bir şekilde belirlenmeli, disiplin suçu oluşturan bu eyleminin hangi disiplin kurallarını ihlal ettiği açıkça ortaya konulmalıdır. Cezaların açık ve belirgin olması, açılan iptal davalarında hukuki nitelendirmeler ve muhakeme açısından kolaylık sağlayacak, aksi bir durum ise uyuşmazlık hakkında hukuki değerlendirme yapmayı olanaksız kılacaktır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124/2. maddesinde; “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125. maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un 125/E-(f) maddesinde, amirlerine, mahiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak eyleminin devlet memurluğundan çıkarılma cezasını gerektirdiği hüküm altına alınmış, yine aynı Kanun’un 126. maddesinde ise uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından verileceği, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından verileceği, disiplin kurullarının ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisi olmadığı, cezayı kabul veya reddedeceği, ret halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası verebileceği düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, .. İli .. İlçesi … İlköğretim Okulunda öğretmen olarak görev yapan davacı ile aynı okulda hizmetli kadrosunda görev yapan … arasında 25.05.2011 günü öğlen arasında öğretmenler odasında yaşanan olay nedeniyle her ikisi hakkında da disiplin soruşturması başlatıldığı, hazırlanan soruşturma raporunda, davacının …’ye, “çık dışarı” diyerek iki kez bağırdığı, “burası öğretmenler odası, seni burada istemiyorum şerefsiz”dediği, O’nu itelediği, yakasına yapıştığı, yumruk vurduğu, boğazını sıkıştırdığı yönündeki iddiaların sübuta erdiğinden bahisle, hakaretten dolayı 657 sayılı Kanunun 125/D-(l). maddesi uyarınca Kademe İlerlemesinin Durdurulması cezasıyla, darp etmekten dolayı da 125/E-(f). maddesi uyarınca Devlet Memurluğundan Çıkarma cezası ile cezalandrılması yönünde teklif getirildiği, anılan teklifin görüşüldüğü Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 23.08.2011 gün ve 39964 sayılı kararıyla “ilgiliye isnat olunan fiillerin doğruluk kazanmadığı” gerekçesiyle ceza teklifinin reddine karar verildiği, dosyanın … Valiliğine gönderilmesi üzerine 30.09.2011 tarihli Valilik Oluruyla disiplin kuruluna sevk edildiği ve Vali tarafından Olur verilen dava konusu İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu kararıyla, davacının 657 sayılı Yasanın 125.maddesinin (D) bendi uyarınca 1 Yıl Kademe İlerlemesinin Durdurulması Cezasıyla cezalandırılması üzerine anılan kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, davacıya isnat edilen “amirlerine, mahiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak” eylemi nedeniyle 657 sayılı Yasa’nın 125/E-(f) bendi uyarınca devlet memurluğundan çıkarılma cezasıyla cezalandırılması teklifinin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 23.08.2011 gün ve 39964 sayılı kararıyla “ilgiliye isnat oluna fiillerin doğruluk kazanmadığı” gerekçesiyle reddedilmesi üzerine dosyanın tekrar görüşülerek İl Milli Eğitim Disiplin Kurulunca alınan karar ve 657 sayılı Yasa’nın 126/3. maddesi uyarınca atamaya yetkili amir olan Vali tarafından verilen olur üzerine davacının, soruşturmaya konu olan hangi eylem veya eylemleri nedeniyle 657 sayılı Kanun’un 125.maddesinin (D) bendinin hangi alt bendi kapsamında cezalandırıldığı dava konusu işlemde ortaya konulamamış, bu eylem veya eylemlerin sübuta erdiğine ilişkin hukuki değerlendirme yapılmamış, bu haliyle suçun ve cezanın belirginliği ilkesi ihlal edilmiştir.
Bu durumda, davacının disiplin suçu oluşturan eylemi açık bir şekilde belirlenmeden ve hangi madde kapsamında cezalandırıldığı açıkça ortaya konulmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 11/10/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.