Danıştay Kararı 12. Daire 2013/51 E. 2013/2068 K. 25.03.2013 T.

12. Daire         2013/51 E.  ,  2013/2068 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2013/51
Karar No : 2013/2068

Davacı: …
Davalı: …
Vekili: …

İstemin Özeti: … İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü’nde Komiser yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, kendisinin (A) Grubu polis amiri sayılmayacağı sonucunu doğuran 27.2.2012 gün ve 48349 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü işleminin, (A) grubu polis amiri sayılması gerektiğinden bahisle iptali istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden; iptali istenen idari işlemin ülke çapında uygulanacak düzenleyici bir idari işlem olmadığı anlaşıldığından, davanın görev yönünden reddedilerek 2577 sayılı Yasa’nın 43/1-a ve 33/3. maddeleri uyarınca uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili ve görevli olan … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi uyarınca ilk inceleme ile görevli Tetkik Hâkimi … açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24. maddesinde, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davaların neler olduğu tek tek sayılmış; 1-c bendinde, bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarını Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak karara bağlayacağı düzenlenmiştir.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 3410 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinde; idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki dava ve işlerin yanısıra özel kanunlarda Danıştay’ın görevli olduğu belirtilen ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 43. maddesinin 1. Fıkrasında; idare ve vergi mahkemelerinin idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verilirse dosyayı Danıştay’a veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderecekleri, anılan fıkranın (a) bendinde; görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay’ın davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar vereceği, aynı maddenin 3. fıkrasında ise, Danıştay ve bölge idare mahkemesince görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararların kesin olduğu hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; 2005 Yılı öncesinde Komiser Yardımcılığı Kursunu tamamlayarak polis amirliğine atanan çok sayıda personelin, çeşitli mevzuat hükmü ve Anayasa Mahkemesi kararlarını öne sürerek (A) grubu polis amiri sayılma ve askerlik hizmet sürelerinin rütbe terfiine esas kıdemlerinde sayılması istemiyle Emniyet Genel Müdürlüğüne başvurarak dava açtıkları ve davaların temyizen Danıştay Onikinci Dairesinde incelendiği, 2005 Yılı ve sonrasında Komiser Yardımcılığı Kursunu tamamlayan personelin de kendilerini 2005 Yılı öncesinde Komiser Yardımcısı rütbesine giren personelle mevzuat ve yargı kararları yönünden aynı hukuki durumda görerek idareye başvurmaya ve dava açmaya başlamaları üzerine, söz konusu başvuruların yoğunluğunu, bu başvurular hakkında işlem yapacak personelin yetersizliğini ve başvuruların hukuken haklı olmadığını ileri süren davalı idarenin dava konusu … gün ve …sayılı işlemiyle; 2005 ve sonraki yıllarda komiser yardımcılığı kursundan mezun olarak komiser yardımcısı rütbesine atanan personelin, bir kısmı Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun geçici 20. maddesinin kendileri hakkında uygulanarak (B) grubu polis amirliğinden (A) grubu polis amirliğine geçirilmelerine yönelik taleplerinin mevzuat ve Yargı kararları nedeniyle mümkün olmadığını, aynı şekilde 2005 ve sonraki yıllarda komiser yardımcılığı kursunu bitirerek polis amiri olan personelin mesleğe girmeden önce veya meslek içerisinde yaptıkları askerlik hizmet sürelerinin rütbe terfiine esas kıdemlerinde sayılamayacağını ve bu konudaki taleplerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle belirtilen konularda yersiz taleplerde bulunulmaması, aksi halde söz konusu taleplere işbu işlemde yaptıkları açıklamalar doğrultusunda “açıklanmış ve erişilmiş bilgi, belge” kapsamında değerlendirilerek cevap verilmiş sayılacağını ve ilgililere cevap verilmeyeceğinin personele tebliğ edileceğini belirterek anılan işlemi tüm teşkilattaki ilgililere tek tek imza karşılığı tebliğ ettiği, söz konusu işlemle (A) Grubu polis amiri sayılmayacağı ve askerlik hizmet süresinin rütbe terfiine esas kıdeminde sayılmayacağı açıklanan personelin de işlemde belirtildiği üzere idareye başvuru yapmayarak davalarını açtıkları, ayrıca işlemde idari başvuru yapmamaları gerektiği öne sürülmesine karşılık, Anayasal bir hak olan hak arama hürriyeti ve dilekçe hakkı çerçevesinde bu konuda talepte bulunan personele de aynı işlem tebliğ edilerek cevap verildiği, idari başvuru yapılmaksızın açılan işbu davada ise …İdare Mahkemesi’nin, … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla: dava konusu işlemin ülke çapında uygulanacak düzenleyici bir işlem olduğu, bu nedenle davanın görüm ve çözümünün Danıştay’ın görev alanında bulunduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddedilerek dava dosyasının Danıştay’a gönderilmesine karar verdiği anlaşılmaktadır.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24/1-c maddesi uyarınca bir davanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da karara bağlanabilmesi için, dava konusu işlemin düzenleyici nitelikte bir idari işlem olması gerekmektedir.
Düzenleyici işlemler; sürekli, nesnel (objektif), soyut ve genel nitelikte hukuk kurulları koyan, bu kuralları değiştiren veya kaldıran idari işlemlerdir.
İdare Mahkemesi kararında, dava konusu işlemin ülke çapında uygulanan düzenleyici bir işlem olduğu öne sürülmekte ise de, işlemde de belirtildiği üzere yoğun başvurulara personelin cevap vermede yetersiz kalması sonucu pratik mülahazalar göz önüne alınarak genel ifadelerle kaleme alınmış olmakla birlikte; anılan işlemin sürekli, nesnel (objektif), soyut ve genel nitelikte bir hukuk kuralı koyma, bu kuralı değiştirme veya kaldırma niteliği taşımadığı, sadece mevcut mevzuat hükümleri ile yargı kararlarının idarenin bakış açısıyla yorumlanarak ilgililerin başvuruları hakkında hangi yönde hareket ettiklerinin ortaya konulduğu, dolayısıyla dava konusu işlemin düzenleyici bir işlem olmadığı, bireysel işlemler ile düzenleyici işlemler dışında ayrı bir idari işlem kategorisi olarak kabul edilen ve öğretide “ara işlemler” olarak adlandırılan (…,… : İdare Hukuku, C.1, … 2003, s.562-565) kategori içinde yer alan, bireysel yönü ağır basan sui generis bir idari işlem olduğu görülmektedir.
Öte yandan, dava konusu işlemin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, davalı idarenin ilgililerin idareye yüksek ihtimalle başvuracakları öngörüsüyle hareket ederek, 2005 yılı ve sonrası komiser yardımcılığı kursunu tamamlayarak polis amiri olan kişilerin (A) grubu polis amiri olarak değerlendirilip değerlendirilmeyecekleri ve askerlik hizmet sürelerinin rütbe terfiine esas kıdemlerinde sayılıp sayılmayacağı hususunda tesis ettiği ve tüm ilgililere imza karşılığı tebliğ ettiği, … gün ve … sayılı işlemin kesin ve yürütülmesi gereken icrai nitelikte bir işlem olduğu açık olup, bu konuda idari başvuruda bulunan personele de idarenin aynı işlemi tebliğ ederek cevap vermesi de bu durumun bir göstergesidir.
Bu bağlamda anılan işleme karşı açılan davalarda; söz konusu işlemin (ilgililerin idari başvuruda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın) uyuşmazlığın niteliğine göre (A) grubu polis amiri olarak sayılmama veya askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde sayılmaması işlemi olarak nitelendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu uyarınca (A) Grubu polis amiri olarak değerlendirilmeye yönelik uyuşmazlıklar ile rütbe terfiinde değerlendirileceği öngörülen sürelerle ilgili uyuşmazlıkların ilgililerin özlük haklarına ilişkin olarak süregelen hak kayıpları doğurabileceği açık olduğundan, bu konuda hak kaybına uğradığını öne süren kişilerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca geleceğe yönelik etki doğurmak üzere her zaman için idari başvuruda bulunmaları ve sonucuna göre dava açma olanaklarının bulunduğu tartışmasızdır.
Bu durumda; ülke çapında uygulanacak düzenleyici bir işlem olmayan dava konusu işleme karşı açılan işbu davanın 2575 sayılı Yasa’nın 24/1-c maddesi kapsamında ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davalar arasında yer almaması nedeniyle genel görevli idari yargı mercii olan idare mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle davanın görev yönünden reddine, dosyanın 2577 sayılı Yasa’nın 43/1-a ve 33/3. maddeleri uyarınca davayı çözümlemeye yetkili ve görevli olan Gaziantep 1. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 25.3.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.