Danıştay Kararı 12. Daire 2012/13662 E. 2013/6574 K. 23.09.2013 T.

12. Daire         2012/13662 E.  ,  2013/6574 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2012/13662
Karar No: 2013/6574

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Vekili: …
Karşı Taraf (Davacı): …
Vekil: …

İstemin Özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi: …
Düşüncesi: Davalı … Kaymakamlığının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği, davalı Milli Eğitim Bakanlığının temyiz başvurusu yönünden ise; İdare Mahkemesi kararının 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı dönemdeki hizmet süresinin adaylık dönemindeki hizmet süresine dahil edilerek 657 sayılı Yasa’nın 58. maddesi uyarınca asli memurluğa atanmak için yaptığı 5.5.2011 günlü başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline ilişkin kısmının sonucu itibariyle onanması gerektiği, buna karşılık kararda davacının istemi dışındaki konularda hüküm verilmiş olması yönüyle kararın belirtilen kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesi’nce dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeyerek işin gereği düşünüldü:
Dava, aday öğretmen olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı dönemdeki hizmet süresinin adaylık dönemindeki hizmet süresine dahil edilerek 657 sayılı Yasa’nın 58. maddesi uyarınca asli memurluğa atanmak için yaptığı 5.5.2011 günlü başvurunun reddine ilişkin … gün ve … sayılı … – …İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:..8 sayılı kararıyla; 657 sayılı Kanun’da kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceğinin düzenlendiği, sözleşmeli personelin de genel anlamda kamu görevlisi olduğuna kuşku bulunmadığı gibi sözleşmeli olarak görev yapmakta iken kadrolu olarak yeniden atananların ünvan ve görevinde bir değişiklik ve bir kesintinin bulunmadığı, 657 sayılı Kanun’un sistematiği gereği aynı görevin iki farklı statüde yerine getirildiğinin açık olduğu, 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen olarak görev yapmaktayken öğretmen kadrosuna atanan davacının, öğretmenlik mesleğine yeni başlıyormuş gibi değerlendirilerek adaylık sürecine alınması, özlük ve parasal haklarının önceki hizmeti yokmuş gibi düzenlenmesi, kademe ve derecesinin eski görevi dikkate alınmadan belirlenmesi, kadrolu öğretmenlerin faydalandıkları zorunlu hizmet muafiyeti yada özür grubu atamalarından faydalandırılmaması vb. diğer uygulamaların eşitlik ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğu sonucuna varıldığı, bu durumda davacının, sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı sürenin dikkate alınarak hizmetinden sayılması, kademe ve derece ilerlemesinin yapılması ve kamu görevine ilk başladığı 20.02.2007 tarihi esas alınarak zorunlu hizmet uygulamasından muafiyet tanınması ve asıl memurluğa mevzuatla tanınan diğer haklardan (özür grubuna bağlı il içi ve il dışı atama v.s.) yararlandırılması gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idareler, İdare Mahkemesi kararının hukuk ve usule aykırı olduğunu öne sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Davalı … Kaymakamlığı’nın temyiz başvurusu incelendiğinde:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46/2. maddesinde; özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 48/6. maddesinde; temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması halinde kararı veren mahkemenin ve ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan Danıştay dairesinin temyiz isteminin reddine karar vereceği, mahkemenin veya Danıştay dairesinin bu kararları ile bu maddenin 2. fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilleceği düzenlenmiş, 48/7. maddesinde de temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapıldığı hususunun dosyanın gönderildiği Danıştayın ilgili dairesi ve kurulunca saptanması halinde, bu daire ve kurulca temyiz isteminin reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Uyuşmazlıkta; dava konusu işlemin iptali yolunda … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın davalı … Kaymakamlığı’na 7.8.2012 tarihinde tebliğ edildiği ve anılan kararda temyiz süresinin 30 gün olduğu açıkça belirtildiği halde, 2577 sayılı Yasa’nın 46/2. maddesinde öngörülen 30 günlük temyiz süresini geçirildikten sonra 17.10.2012 tarihinde kayda giren dilekçe ile temyiz başvurusunda bulunulduğu görülmektedir.
Bu durumda, davalı … Kaymakamlığı’nın temyiz başvurusunda süre aşımı bulunduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davalı Milli Eğitim Bakanlığı’nın temyiz başvurusu yönünden ise:
Uyuşmazlık; 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli personel olarak çalışmaktayken anılan Yasa’nın 4/A maddesi kapsamında bir kadroya atananların sözleşmeli personel statüsündeki hizmet sürelerinin kadrolu statüdeki hizmet sürelerinde ve bu meyanda aday memurluk sürecinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine ilişkindir.
657 sayılı Yasa hükümleri incelendiğinde, bu konuyu düzenleyen ve doğrudan uygulanabilecek bir hukuk kuralının mevcut olmadığı, buna karşılık 657 sayılı Yasa’da ve diğer bazı Yasalarda kıyasen uygulanmaya müsait mevzuat hükümleri bulunduğu görülmektedir:
657 sayılı Yasa’nın 36. maddesinin ortak hükümleri düzenleyen C-6. fıkrasında; “Bu kanunun 4 üncü ve 237 nci maddesinin (e) fıkrasına göre sözleşme ile istihdam edilenlerin, memuriyete geçirilmeleri halinde, sözleşmeli olarak geçirdikleri hizmet süreleri, her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir.” hükmü, 4.6.2011 gün ve Mükerrer 27954 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2.6.2011 gün ve 632 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (b) fıkrası İle 4924 Sayılı Kanun Uyarınca Sözleşmeli Personel Pozisyonlarında Çalışanların Memur Kadrolarına Atanması Amacıyla Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile 657 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 37. madde hükmü ile 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi kapsamında istihdam edilen sözleşmeli personelin memur kadrosuna atandığı ve bu maddenin 4. fıkrasında; “Bu madde hükümlerine göre memur kadrolarına atananların, 4 üncü maddenin (B) fıkrası ve 4924 sayılı Kanun uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarında geçirdikleri hizmet süreleri, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir. Bunlar, atandıkları kadronun mali ve sosyal haklarına göreve başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren hak kazanır ve önceki pozisyonlarında aldıkları mali ve sosyal haklar hakkında herhangi bir mahsuplaşma yapılmaz.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, 15.2.1982 gün ve 17606 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 12.2.1982 gün ve 2595 sayılı Yasa’nın (daimi işçilerle, sözleşmeli personelin Devlet memurluğuna geçirilmesine dair) geçici 9. maddesinde, 29.6.1984 gün ve 18446 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 26.6.1984 gün ve 241 sayılı KHK’nin (daimi işçilerle, sözleşmeli personelin Devlet memurluğuna geçirilmesine dair) 15. maddesinde de benzer nitelikte hükümlere yer verilmiştir.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu olaya kıyasen uygulanma imkanı olduğu, davacının öğretmenlik görevini sözleşmeli personel statüsünde yapması ile kadrolu statüde yapması arasında ifa ettiği kamu hizmeti ve tabi olduğu hükümler bakımından farklı bir uygulamayı gerektirecek derecede bir nitelik farkı olmadığı anlaşıldığından, sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı döneme ilişkin hizmet süresinin kadrolu öğretmenlikteki hizmet süresinde değerlendirilmesinin hukuk ve hakkaniyet gereği olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davacının idari başvurusundaki asaletinin tasdik edilmesi (asli memurluğa atanma) istemine gelince;
657 sayılı Yasa’nın Adaylık başlıklıklı 3. Bölümünde yer alan 54. maddesinde; “Sınavlarda başarılı olanlardan Devlet memurluğuna girmek isteyenler başarı listesindeki sıraya ve 47 nci maddeye göre ilan edilen kadro sayısı kadar, kurumlarınca memur adayı olarak atanırlar.
Aday olarak atanmış Devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz.” hükmü,
55/1. maddesinde;” Aday olarak atanan memurların önce bütün memurların ortak vasıfları ile ilgili temel eğitime, bilahara sınıfları ile ilgili hazırlayıcı eğitime ve staja tabi tutulmaları ve Devlet memuru olarak atanabilmeleri için başarılı olmaları şarttır.” hükmü,
“Adaylık devresi içinde göreve son verme” başlıklı 56/1. maddesinde; “Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmıyacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir.”hükmüne,
“Asli memurluğa atanma” başlıklı 58. maddesinde ise, “Adaylık devresi içinde eğitimde başarılı olan adaylar disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile onay tarihinden geçerli olmak üzere asli memurluğa atanırlar.
Asli memurluğa geçme tarihi adaylık süresinin sonunu geçemez.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, aday memurun asli memurluğa atanabilmesi için asgari 1 yıllık adaylık süresinin tamamlanmasının doğrudan asli memurluğa atanma sonucunu doğurmadığı, idare tarafından 54/2, 56/1. ve 58. maddeler kapsamında bir değerlendirme yapılarak ilgilinin asli memurluğa atanmasının uygun görülmesi halinde asli memurluğa geçirileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesi kararında “davacının mevzuatta asıl memurluğa tanınan diğer haklardan yararlandırılması gerektiği” şeklinde bir ifade kullanılmış olmasının davacının otomatikman asli memurluğa atanmış kabul edileceği gibi bir algı doğurmasına karşılık, idarenin bu konuda bir değerlendirme yaparak davacının asli memurluğa atanıp atanmayacağına karar vereceği açıktır.
İdare Mahkemesi kararının, davacının kademe ve derece ilerlemesinin yapılması, kamu görevine ilk başladığı 20.02.2007 tarihi esas alınarak zorunlu hizmet uygulamasından muafiyet tanınması ve asıl memurluğa mevzuatla tanınan diğer haklardan (özür grubuna bağlı il içi ve il dışı atama v.s.) yararlandırılması gerektiğine ilişkin kısmına gelince;
Davacının idareye yaptığı 5.5.2011 günlü başvuruda, sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı dönemdeki hizmet süresinin adaylık dönemindeki hizmet süresine dahil edilerek 657 sayılı Yasa’nın 58. maddesi uyarınca asli memurluğa atanma talebinde bulunduğu ve … gün ve …sayılı işlemde ise davacının 1 yıllık asgari adaylık süresini tamamlamadığı öne sürülerek başvurusunun reddedilmesi karşısında; davanın konusunun sözleşmeli statüdeki hizmet süresinin kadrolu statüde değerlendirilmesi ve asli memurluğa atanma talebinin reddinden ibaret olmasına karşılık, İdare Mahkemesince davanın konusunu oluşturmayan konularda hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davanın konusu dışındaki hususlarda hüküm kurulması nedeniyle İdare Mahkemesi kararının belirtilen kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı … Kaymakamlığı’nın temyiz isteminin 2577 sayılı Yasa’nın 46/2. maddesi ile 48. maddesinin 6. ve 7. fıkraları uyarınca süre aşımı nedeniyle reddine, davalı Milli Eğitim Bakanlığı’nın temyiz isteminin kararın davacının sözleşmeli statüdeki hizmet süresinin kadrolu statüde değerlendirilmesi ve asli memurluğa atanma talebinin reddine ilişkin işleme ilişkin kısmı yönünden reddi ile … İdare Mahkemesi’nce verilen .. günlü, E:…, K:… sayılı kararın bu kısmının yukarıda belirtilen açıklama ile onanmasına, yine davalı Milli Eğitim Bakanlığı’nın temyiz isteminin kısmen kabulü ile kararın “davacının kademe ve derece ilerlemesinin yapılması, kamu görevine ilk başladığı 20.02.2007 tarihi esas alınarak zorunlu hizmet uygulamasından muafiyet tanınması ve asıl memurluğa mevzuatla tanınan diğer haklardan (özür grubuna bağlı il içi ve il dışı atama v.s.) yararlandırılması gerektiğine” ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. Maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 23.9.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.