Danıştay Kararı 12. Daire 2011/2498 E. 2015/6238 K. 26.11.2015 T.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2011/2498 E.  ,  2015/6238 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2011/2498
Karar No : 2015/6238

Temyiz İsteminde Bulunan(Davacı):
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince verilen … tarihli ve … sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : Kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, TTK Genel Müdürlüğü … Taşkömürü İşletme Müessesesinde müessese müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının, TTK Personel Yönetmeliği hükümleri uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince, davacının, eşinin sicil raporlarını Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak doldurduğu görülmekle birlikte, bu fiillerin 2006 ve 2007 yıllarında işlenmiş olması sebebiyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alındığında, bu fiiller için ceza verilemeyeceği görülmekle birlikte, davacının aile yardımı beyannamesini süresi içinde kuruma vermediği, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrolarına yapılacak atamalarla ilgili olarak çelişkili görüşler verdiği, ayrıca personel şube müdürüne verdiği cezanın kaldırılması üzerine kurumun huzur ve sükununu bozacak şekilde itirazlarda bulunduğu anlaşıldığından, davacının subuta eren fiilleri nedeniyle ve bir alt ceza uygulanmak suretiyle uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Temyize konu mahkeme kararında, davacının, eşinin sicil raporlarını Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak doldurduğu görülmekle birlikte, bu fiillerin 2006 ve 2007 yıllarında işlenmiş olması sebebiyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu dikkate alındığında, bu fiiller için ceza verilemeyeceği, görülmekle birlikte, davacının aile yardımı beyannamesini süresi içinde kuruma vermediği, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrolarına yapılacak atamalarla ilgili olarak çelişkili görüşler verdiği, ayrıca personel şube müdürüne verdiği cezanın kaldırılması üzerine kurumun huzur ve sükununu bozacak şekilde itirazlarda bulunduğu anlaşıldığından, davacının subuta eren fiilleri nedeniyle ve bir alt ceza uygulanmak suretiyle uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görüldüğünden, bu aşamada davacının, “davacının aile yardımı beyannamesini süresi içinde kuruma vermediği, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrolarına yapılacak atamalarla ilgili olarak çelişkili görüşler verdiği, ayrıca personel şube müdürüne verdiği cezanın kaldırılması üzerine kurumun huzur ve sükununu bozacak şekilde itirazlarda bulunduğu” fiilleri yönünden bir inceleme yapılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinde, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları, mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri, bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesinin mecburi olduğu, haklı sebeplerin bulunması halinde bu sürenin, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında iddia edilen hususların incelenmesi için açılan soruşturma sonucunda düzenlenen 11.01.2010 tarih ve 235 sayılı soruşturma raporunun sonuç ve kanaat kısmında davacının, bilgisayar işletmenliği kadrosuna yapılacak atamalarla ilgili olarak kurs sertifikalarının yeterliği konusunda aynı derkenar içerisinde birbirine zıt görüş verdiği, bunun sebebinin davacının eşinin bilgisayar işletmeni veri hazırlama ve kontrol işletmeni pozisyonuna atanmasının yapılması çabalarının sonuçsuz kalmasında ve bunu mesele yapmasından kaynaklanmış olabileceği, davacının, eşine ait sicil raporlarını ikinci sicil amiri olarak her yıl 100 puan üzerinden not verip imzaladığı, bu durumun TTK Personel Yönetmeliği’ne aykırı olduğu, davacının aile yardımı beyannamesini süresi içinde kuruma vermediği, ayrıca davacının T.G.’e anılan Yönetmelik hükümleri uyarınca verdiği kınama cezasına yapılan itiraz üzerine cezanın kaldırılmasıyla birlikte davacının bu duruma itiraz ederek cezanın kaldırılamayacağını belirttiği, buna göre davacının Yönetmeliğin 85. maddesine bağlı olarak bu defalık uyarma cezası ile cezalandırılması teklifi getirildiği, savunma istem yazısında da davacıya isnat 4 fiil sayıldıktan sonra anılan Yönetmeliğin 80. maddesinin (a), (ı) ve (j) bentleri uyarınca kınama cezası ile cezalandırılması gerektiğinden bahisle 7 gün içinde savunma istendiği, dava konusu işlemde de soruşturma raporunun özetlendiği ve davacının anılan Yönetmeliğin 85. maddesine bağlı olarak bu defalık uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacının bu cezaya karşı yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun anılan 20. maddesi hükmü uyarınca hakim uyuşmazlığın çözülmesinde gerekli her türlü araştırma ve incelemeyi talep olsun olmasın kendiliğinden yapar. Maddi olayın nitelendirilmesi ve uygulanacak hukuk ilkesinin tespiti hakimin yetkisine bırakılmıştır. Tarafların maddi olayın hukuki nitelendirmesine ilişkin iddia, savunma ve mütalaaları hakimi bağlamadığı gibi, hakimin tarafların hiç değinmedikleri unsurları da re’sen araştırması gerekir.
Re’sen araştırma ilkesine göre, davanın açılmasından nihai karar verilmesine kadar, davanın sevk ve idaresi, maddi olayın varlığının araştırılması ve delillerin elde edilmesi, maddi olayın hukuki tavsifi, olaya uygulanacak hukuk kuralının belirlenmesi, iddia ve savunmada ortaya konan maddi bulguların gerçeğe uygun olup olmadığının araştırılması, delillerin takdiri ile tarafların hiç değinmediği olayların tespiti görevi hakime aittir. Hakim uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk kurallarını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahiptir. Gerçeğe ulaşmak için yapılan bu tür araştırma ve incelemelerin sonucuna göre hüküm tesisinin mahkemelerin idarenin yerine geçmesi gibi bir sonuç doğurması da söz konusu değildir.
Disiplin cezalarının iptali istemiyle açılan davalarda ise, mahkemece, soruşturma raporunda yer alan bilgi ve belgenin incelenmesi sonucunda davacıya isnat edilen fiilin sübut bulup bulmadığına ilişkin değerlendirme yapılıp, fiilin sübut bulduğu sonucuna ulaşıldıktan sonra disiplin cezası verilen fiilin ilgili mevzuatta karşılığı olup olmadığı belirlenmek suretiyle cezanın hukuka uygunluğu denetlenir.
Bakılan uyuşmazlıkta, yukarıda anılan evrelerin hiçbirinde davacıya isnat edilen somut her bir fiil için TTK Personel Yönetmeliğinin 80. maddesinin (a), (ı) ve (j) bentlerinden hangisi kapsamında olduğu belirtilmediği gibi mahkemecede bu hususta bir araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece yapılacak araştırmada davalı idarece işlemin hukuki gerekçesinde bu husus ortaya konamıyorsa bu durum göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerektiği, aksi halde davalı idarece davacının üzerine atılı disiplin suçunun belirtilen fiiller açısından tek tek ele alınarak fiil ve bent (TTK Personel Yönetmeliğinin 80. maddesinin (a), (ı) ve (j) bentlerinden hangisi kapsamında ise) eşleştirmesi yapılarak ortaya konan hukuki gerekçe mahkemece tek tek incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, hangi bent uyarınca ceza verildiğinin belirtilmemiş olması nedeniyle dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen eksik incelemeye dayalı kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın idare mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 26/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.