Danıştay Kararı 12. Daire 2010/4217 E. 2012/1915 K. 03.04.2012 T.

12. Daire         2010/4217 E.  ,  2012/1915 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2010/4217
Karar No: 2012/1915

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti:… İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:…sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi:. Davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine dair İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava; geçici işçi olan davacının, 5620 sayılı Kanun hükümleri uyarınca sürekli işçi kadrosuna geçirilme isteminin reddine ilişkin … günlü ve …sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile; 21.04.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5620 sayılı Kanun’da sürekli işçi kadrosuna geçirilme işlemleri için 6 aylık bir süre tanındığı, davalı idarenin anılan süre içerisinde işlemlerini tamamlamış olması ve davacının Kanun’da öngörülen sürenin dolumundan itibaren dava açma süresi içinde davasını açması ya da 5620 sayılı Yasa Kapsamında sürekli işçi kadrosuna alınması istemiyle davalı idareye başvurulup, alınan cevaba göre süresi içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten çok sonra 5.1.2010 tarihinde sürekli işçi kadrosuna alınması istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine 10.3.2010 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı; süreci yeni öğrenmiş olması ve emsal yargı kararları uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesini istemektedir.
Anayasa’nın 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, 40. maddesinin 2. fıkrasında “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü yer almıştır.
İdari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir. Anılan Anayasa hükmü ile de bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
İdarenin Anayasa’dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmal edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Anayasa’nın 125. maddesinde idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.
2577 sayılı Yasa’nın 7. maddesi, idari yargı mercilerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin kural olarak altmış gün olduğunu hükme bağlamaktadır. İptal davasına konu edilebilecek idari işlem, ilgilinin idareye başvurusu üzerine tesis edilebileceği gibi idarece kendiliğinden de (re’sen) tesis edilebilir. 2577 sayılı Yasa’nın 7. maddesi açısından burada vurgulanması gereken husus, idari dava açma süresinin işlemeye başlamasının idari davaya konu edilebilecek nitelikteki bir idari işlemin yöntemine uygun olarak ilgilisine tebliğ edilmiş olmasına bağlı tutulduğudur. Ayrıca, bir idari işleme “muttali” olmak kimi zaman dava açma süresine başlangıç olarak kabul edilebilirse de bunun için ilgilinin bilgisi dahiline girmiş bir işlemin varlığı gerekmektedir.
Öte yandan, bir göreve atanmak için kişilerin 2577 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre idareye başvurarak işlem tesis ettirmeleri ve bu işleme karşı da 2577 sayılı Yasa’nın 7. ve 10. maddelerini esas alarak dava açmaları mümkün bulunmaktadır.
2577 sayılı Yasa’nın “İdari makamların sükutu” başlıklı 10. maddesinde “1-İgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.
2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve
vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi halinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” kuralı yer almıştır.
5620 sayılı “Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 2/8. maddesinde; geçici işçilerin sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçiş işlemlerinin bu Yasa’nın yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde tamamlanacağı belirtilmiş, Yasa ise 21.4.2007 günlü, 26500 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yasa uyarınca, geçici işçi kadrosundan sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçirilme işlemlerinin 22.10.2007 tarihine kadar tamamlanması gerekmektedir. Madde metninden, altı aylık sürenin idareye işlemleri tekemmül ettirebilmesi için tanınan azami süreyi ifade ettiği anlaşıldığından, bu süre sonunda ilgililer hakkında işlem tesis edilemediği takdirde ret işleminin kurulduğunun kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle altı aylık sürenin sonunda idare cevap vermemiş ise “zımni ret” işleminin varlığından söz edilemez.
Olayda, davacının … Belediye Başkanlığı’nda geçici işçi olarak çalıştığı, 5620 sayılı Yasa’da öngörülen 6 aylık sürenin sonu olan 22.10.2007 tarihine kadar sürekli işçi kadrosuna geçirilmediği, ancak davacıya bu konuda bir bildirimin de yapılmadığı, davacının sürekli işçi kadrosuna geçirilme istemiyle 5.1.2010 tarihli başvurusu sonrasında dava konusu 08.01.2010 günlü ve 51 sayılı işlem ile isteminin reddi üzerine 10.3.2010 tarihinde … İdare Mahkemesi’nde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davalı idarece davacının sürekli işçi kadrosuna geçirilip geçirilmediği konusunda bir işlem tesis edilmediği, davacıya bu konuda bir bildirim yapılmadığı veya davacının bilgisi dahiline girmiş bir işlemin bulunmadığı dikkate alındığında, olayda 2577 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin uygulanması gerekmekte olup, bu madde uyarınca yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemin iptali istemiyle 60 günlük dava açma süresi içinde açılan davada süre aşımının bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesi’nce verilen … günlü, E:…, K:…sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/c fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 3.4.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.