Danıştay Kararı 12. Daire 2008/3015 E. 2009/4843 K. – T.

12. Daire         2008/3015 E.  ,  2009/4843 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2008/3015
Karar No: 2009/4843

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: …sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacının temyiz dilekçesinde, dava konusu işlemi 26.11.2007 tarihinde öğrendiğini, ancak dava dilekçesine sehven 22.11.2007 tarihinin yazıldığını beyan etmesi ve idare tarafından da yazılı tebligat yapılmadığının kabul edilmiş olması karşısında, davacının dava konusu işlemi 26.11.2007 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekmekte olup 23.1.2008 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
… Bölge Müdürlüğünde geçici işçi olarak çalışmakta olan davacının 21.4.2007 tarih ve 26500 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Kamuda Geçici İşçi Pozisyonunda Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca daimi kadroya alınmaları için yapılan başvurunun reddine ilişkin … gün ve … sayılı işlemin iptali, daimi işçi statüsüne geçirilmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararla, dava dilekçesinde dava konusu edilen işlemin tebliğ tarihinin 22.11.2007 olarak gösterildiği bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde bir başka deyişle dava açma süresinin son günü olan 21.1.2008 (Pazartesi) günü mesai saati bitimine kadar açılması gerekirken 23.1.2008 tarihinde açıldığı anlaşılan bu davanın süre aşımı nedeniyle esasının inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde yer verilen tarihin sehven yazıldığını, aslında dava konusu işlemin 26.11.2007 de tebliğ edildiğini ileri sürerek mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasa’nın 125/3. maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden itibaren başlayacağı öngörülmüş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7/1. maddesinde, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde dava açma süresinin işlemin tebliğinden itibaren 60 gün olduğu düzenlenmiş, 7/2-a maddesinde; idari uyuşmazlıklarda bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde, tebligatın tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı öngörülmüş, “Usule aykırı tebliğin hükmü” başlıklı 32. maddesinde, “Tebliği usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliği muttali olmuş ise muteber sayılır. muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunur.” hükmü yer almaktadır.
Yine, 11.9.1959 gün ve 10303 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Tüzüğü’nün 51. maddesinde, “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteberdir. Aksi takdirde tebligat yapılmamış addedilir. Muhatap, her ne suretle olursa olsun tebliğ evrakını veya davetiyeyi alır ve yahut bunların münderecatını öğrenirse tebliğe muttali olmuş sayılır. Muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bunun tarihinin iddia ve ispatına cevaz yoktur.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, … Bölge Müdürlüğünde geçici işçi olarak çalışmakta olan davacının, daimi işçi kadrosuna geçmek için yapmış olduğu başvurusunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ve daimi işçi kadrosuna atanmasına karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizce verilen 8.6.2009 tarihli ara kararı ile davalı idareye dava konusu işlemin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği sorulmuş ve tebliğ – tebellüğ belgesinin gönderilmesi istenilmiştir.
Davalı idare tarafından verilen 23.7.2009 tarihli cevapta, dava konusu işlemin davacıya yazılı olarak tebliğ edilmediği, davacıya okutulmak suretiyle tebliğ edildiği belirtilmiş olup, ara kararında sorulmasına rağmen hangi tarihte tebliğ edildiği bildirilmemiştir.
Anayasa’nın 125/3. ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7/2-a maddeleri uyarınca idari işlemlere karşı açılacak davalarda, dava açma süresinin işlemin yazılı bildirim tarihini izleyen günden itibaren başlaması, buna karşılık olayda davacıya yazılı bildirim yapılmamış olması karşısında işlemin davacıya tebliğ tarihinin tespitinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun ve Tebligat Tüzüğü’nün usule aykırı tebliğe ilişkin hükümlerinin uygulama alanı bulacağı görülmektedir.
Tebligat Kanunu’nun 32. ve Tebligat Tüzüğü’nün 51. maddelerinde tebliğin usule aykırı olarak yapılması hallerinde, ilgilinin tebliği öğrendiği tarihin esas alınacağı ve bu konuda ilgilinin beyan ettiği tarihe itibar edileceği hükümleri gözönüne alındığında, davacının temyiz dilekçesinde, dava konusu işlemi 26.11.2007 tarihinde öğrendiğini, ancak dava dilekçesine sehven 22.11.2007 tarihinin yazıldığını beyan etmesi ve idare tarafından da yazılı tebligat yapılmadığının kabul edilmiş olması karşısında, davacının dava konusu işlemi 26.11.2007 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekmekte olup 23.1.2008 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen …günlü, E: …, K: … sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 25.9.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.