Danıştay Kararı 12. Daire 2008/1987 E. 2010/4411 K. 22.09.2010 T.

12. Daire         2008/1987 E.  ,  2010/4411 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2008/1987
Karar No: 2010/4411

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu görüldüğünden, İdare Mahkemesince işin esası hakkında verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’nde çalışmakta iken iş akdi fehedilerek emekli olan davacının, görev iade yolundaki başvurusunun reddine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali istemi ile açılmıştır.
… İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla; dosyanın esası incelenerek, idarenin açıktan atama niteliğindeki başvurularda takdir yetkisi bulunduğu ve yargı kararı ile atama yapma konusunda zorlanamayacağı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Davacı, göreve iade yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin açıktan atma niteliğini taşımadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; idari yargının görev alanının idari işlem ve eylemler ile kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklardan doğan davalara bakmakla sınırlı olduğu düzenlenmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasındaki iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin iş mahkemeleri olduğu hükmüne yer verilmiştir.
25.11.2000 tarih ve 24241 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan … tarih ve … sayılı Türkiye Cumhuriyeti … Bankası Türkiye … Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye … Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun’un 1/2. maddesinde, bankaların, anonim şirket statüsünde oldukları ve bu kanunda yer alan hükümler dışında 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile genel hükümlere tabi oldukları, 1/3. maddesinde, bankaların çalışma konuları ve amaçları, merkezleri, sermaye miktarları, hisseleri, genel kurulları, yönetim ve denetim organları, hesapları ve kârlarının dağıtımı ile faaliyetlerine, devir, birleşme, fesih ve tasfiyelerine ilişkin diğer esasların, ana sözleşmelerinde gösterileceği, 1/5. maddesinde, 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 3346 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 237 sayılı Taşıt Kanunu ile bunların ek ve değişikliklerine ilişkin hükümler ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 13. maddesi ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 277. maddesi’nin bankalar hakkında uygulanmayacağı, 2/3. maddesinde, bankaların bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut personeli hakkında aylık, özlük ve emeklilikleri yönünden tabi oldukları mevzuatın uygulanmasına devam olunacağı, bunlardan uygun görülenlerin istekleri halinde, emeklilik statüleri devam etmek üzere özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılabileceği, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile ilgileri devam eden personelin özel hukuk hükümlerine göre çalışacakları süreler kazanılmış hak aylıklarında değerlendirileceği ve emeklilik işlemlerinde söz konusu Kanunun Ek 48. maddesinin (b) fıkrası ile Ek 68. maddesi hükümlerinin uygulanacağı, bu kadro ve pozisyonların emeklilik, istifa, ölüm ve sair nedenlerle boşalmaları halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacağı, özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılacak personelin kadro sayısı ve unvanları ile ücret ve sair malî haklarının bankaların genel kurullarınca tespit olunacağı, yeniden yapılandırma sürecinde bankalarca özel hukuk hükümlerine göre yeni istihdam edilecek personele ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulunca belirleneceği, 3/3. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti … Bankası teşkilatının, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte hiçbir hukuki merasime tabi olmaksızın anonim şirket olarak ticaret siciline re’sen tescil olunacağı hükümleri düzenlenmiştir.
4603 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 3. fıkrasında, bankalarda 31.12.2002 tarihinden sonra özel hukuk hükümlerine tabi olmayan personel çalıştırılamayacağı; aynı Kanun’un 3. maddesine 16.7.2004 tarihli, 5230 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen 5. fıkrada ise, bankalarda 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalışanlarla bankalar arasında çıkacak ihtilaflarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 30 hizmet yılını doldurduğundan bahisle iş akdinin sona erdirildiği, açıktan göreve iade istemi ile yaptığı başvurunun dava konusu işlemle reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı Banka’nın 4603 sayılı Kanun hükümleriyle, kamu iktisadi teşebbüsü statüsünden çıkartılarak, özel hukuk tüzel kişisi statüsüne girdiği, anılan Kanunda bankada 31.12.2002 tarihinden sonra özel hukuk hükümlerine tabi olmayan personel çalıştırılamayacağının ve 4857 sayılı İş Kanununa tabi olarak çalışanlarla davalı banka arasında çıkacak ihtilaflarda iş mahkemelerinin görevli olduğunun belirtildiği, davacının imzaladığı belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile İş Kanunu hükümlerine tabi olarak bankada görev yapmakta iken emekliye ayrıldığı, artık kendisine 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı, dolayısıyla davacının isteminin İş Kanunu kapsamında hizmet akdi ile çalıştırılmaya yönelik olduğu hususları da dikkate alındığında uyuşmazlığın adli yargı yerleri tarafından çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, davacı ile davalı taraf arasındaki uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idare mahkemelerinin görev alanında olmadığı hususu dikkate alınarak, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddi gerekirken İdare Mahkemesince, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/a fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 22.09.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.