Danıştay Kararı 12. Daire 2007/2310 E. 2009/2257 K. – T.

12. Daire         2007/2310 E.  ,  2009/2257 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2007/2310
Karar No: 2009/2257

Kararın Düzeltilmesini İsteyen(Davalı): …
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İsteğin Özeti :Polis memuru olarak görev yapan davacının, 15.6.2002-25.6.2002 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediğinden bahisle görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle açıkta kaldığı döneme ait maaş ve özlük haklarının davacıya verilmesi, işlemin tesis edildiği 25.6.2002 tarihinden itibaren yoksun kalınan parasal haklara yasal faiz uygulanması yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın onanmasına dair Danıştay Onikinci Dairesi’nin 13.11.2006 günlü, E:2005/1299, K:2006/4699 sayılı kararının düzeltilmesi ve mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava, polis memuru olarak görev yapan davacının, 15.6.2002-25.6.2002 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediğinden bahisle görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin 27.07.2002 tarihli işlemin iptali ile dava konusu işlem nedeniyle açıkta kaldığı döneme ait maaş ve özlük haklarının işlem tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; 15.6.2002-25.6.2002 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediğinden bahisle tesis edilen görevden çekilmiş sayılma işleminin, davacının eşinin rahatsızlığı nedeniyle refakatçi kalmasının gerekliliği ve bu sırada kendisinin de rahatsızlanmasının davalı idarece kabul edilmesi gereken ciddi nitelikte bir mazaret olduğu ve bu arada davacının izin talebinde de bulunduğu dikkate alındığında 657 sayılı Kanunun 94. maddesi hükmüne göre tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptali ile bu işlem nedeniyle açıkta kaldığı döneme ait maaş ve özlük haklarının işlemin tesis edildiği 25.6.2002 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya verilmesine hükmedilmiş bu karar Dairemizin 13.11.2006 günlü, E:2005/1299, K:2006/4699 sayılı kararıyla onanmıştır.
Davalı idare, davacı tarafından mahkemeye ibraz edilen istirahat raporunun sonradan alındığı, usule aykırı olduğu, gerçeği yansıtıp yansıtmadığının kontrolüne imkan bulunmadığı, davacının eşinin rahatsızlığının refakatçi gerektirmediği dolayısıyla kabul edilebilir bir mazereti olmadan göreve devam etmemenin sabit olduğunu ileri sürmekte ve karar düzeltme isteminin kabul edilerek, İdare Mahkemesi kararının bozulmasını istemektedir.
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Kanununun 54.maddesinin (c) bendine uygun görüldüğünden Danıştay Onikinci Dairesinin 13.11.2006 günlü, E:2005/1299, K:2006/4699 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek uyuşmazlığın esası yeniden incelendi;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesinde ; ”Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
11/08/1973 tarih ve 14622 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin 8.maddesinde; hasta memurun bulunduğu yerde hükümet tabibi, sağlık ocağı veya belediye tabibi bulunmadığı ve ulaşım mümkün olmadığı takdirde, hastanın ilk muayene ve tedavisinin, serbest tabip varsa onun, bu da yoksa ilk yardımın sağlık memuru, hemşire veya ebe tarafından sağlanması yoluna gidileceği, 15. maddesinde; acil vakalarda, yukarıdaki maddelerde söz konusu edilen işlemlere başvurulmaksızın, hastanın gerekli tedavisi hastanın bizzat kendisi veya hasta ile ilgili biri tarafından derhal yaptırılacağı, bu muayene ve tedavinin mümkün olduğu takdirde, memurun bağlı olduğu kurum tabibine, olmadığı takdirde hükümet tabibine veya belediye tabibine veya sağlık ocağına bunun da mümkün olamadığı takdirde, bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde belirtilen hastanelerden birine veya bir sağlık merkezine; bunun da mümkün olmadığı takdirde, serbest tabibe veya özel sağlık kuruluşuna başvurulmak suretiyle yaptırılacağı ve gerekli işlemlerin sonradan tamamlanacağı, aynı Yönetmeliğin 27. maddesinin 2. fıkrasında da; hastanın (memur veya bakmakla yükümlü olduğu kişi) tedavi edilmek üzere başka bir yere gönderilmesi sırasında yanında bir kimsenin bulundurulmasının zorunlu olduğu hastayı gönderen sağlık kurumu veya kuruluşunun raporunda belirtildiği takdirde, hastaya birinin eşlik ettirileceği düzenlenmiştir.
11.8.1973 tarih ve 14622 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Memurların Hastalık Raporlarını Verecek Hekim ve Sağlık Kurulları Hakkında Yönetmeliğinin 2. maddesinde; tek hekimin 20 güne kadar hastalık izni verebileceği, 7. maddede; acil vakalarda düzenlenen hastalık raporları uyarınca hastalık izni verilebilmesi için raporda vakanın acil olduğunun belirtilmiş olmasının şart olduğu ve en kısa zamanda Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin ilgili maddelerine göre muayeneye sevk edilerek hakkında bu muayene sonucuna göre işlem yapılacağı, aynı Yönetmeliğin 9. maddesinde ise alınan raporların hastalık iznine dönüştürülmesinde izlenecek usul düzenlenmiş ve memurlara, merkezde kurum amirinin, illerde kurum amirinin teklifi üzerine mülki amirin, yurt dışında misyon şefinin onayı ile hastalık raporlarında gösterilen istirahat süreleri kadar hastalık izni verileceği, bu Yönetmelik ile Devlet Memurları Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinde tespit edilen usul ve esaslara uyulmaksızın alınan hastalık raporlarına dayanılarak hastalık izni verilemeyeceği, usule uyulmadığından bahisle hastalık izni verilmediği halde görevlerine başlamayan memurların izinsiz ve özürsüz olarak görevlerini terk etmiş sayılarak haklarında 657 sayılı Kanun ve değişiklikleriyle, özel kanunların bu konularla ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; … İl Emniyet Müdürlüğü emrinde görev yapan davacının 16.05.2002 tarihinde senelik izne ayrıldığı, izin bitiminde … Emniyet Müdürlüğü hekimliğinden 10 gün istirahat raporu aldığı, rapor bitiminde 15.06.2002 tarihinde görevine başlaması gerekirken başlamadığı 2 gün sonra faks dilekçe ile eşinin rahatsızlığı nedeni ile refakatçi kalmak zorunda olduğunu Kurumuna bildirdiği, eşinin sevk kağıdı ve tedavi gördüğü … Üniversitesi … Tıp Merkezinin … tarih ve … sayılı yazısında; 14.06.2002 tarihinde davacının eşi adına sevk kağıdı alındığı ve aynı gün hastane kaydına giriş yapıldığı ancak 18.6.2002 tarihinde muayene ve tetkiklerin yapıldığı, sevk kağıdının üzerine 14-19.06.2002 tarihleri arasında tetkik yapıldığının yazıldığı ve ilgili doktor tarafından sevkin kapatıldığı ve sevk kağıdında hastanın refakatçi nezaretinde tedavi edilmesinin gerekli olduğunun belirtilmediği, davacının göreve başlaması gereken tarihten yaklaşık 30 gün sonra 18.07.2002 tarihinde göreve başlamak için müracaatta bulunduğu, 22.07.2002 tarihinde davacının yapmış olduğu devamsızlıkla ilgili bilgisine başvurulduğu bu ifadede davacının; eşinin rahatsızlığı nedeniyle eşine refakat etmek zorunda kaldığını, refakatçi gerektiğini doktorların kendisine söylediğini başkaca diyecek bir şeyinin olmadığını ifade ettiği ve bunun üzerine 27.07.2002 günlü dava konusu işlemle, davacının 657 sayılı Yasanın 94. maddesi uyarınca memuriyetten çekilmiş sayılmasına karar verildiği, 30.09.2002 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı ve bu davada; 20.06.2002 tarihinde … serbest olarak çalışan bir doktorun muayenehanesinden alınan ve bu doktorun tek başına imzalamış olduğu 30 günlük istirahat raporunun mazeret olarak kabul edilmesi gerektiğinin ileri sürüldüğü ancak bu raporun idareye bildirilmediği, Sağlık Bakanlığı tarafından bu konu ile ilgili olarak yapılan incelemede; dosyaya ibraz edilen raporu düzenleyen doktorun kayıt tutmadığının veya tuttuğu kayıtların Sağlık Bakanlığınca belirlenen usullere uygun olmadığı gibi raporunda usule uygun olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden ; hangi hastalara refakat edileceğine ancak sağlık kuruluşunca karar verilebileceği, hasta memurun kamu sağlık kuruluşları tarafından tedavisinin mümkün olmadığı hallerde (aciliyet-yetersiz tıbbi imkan) serbest tabibe veya özel sağlık kuruluşuna müracaat edilebileceği, bu durumda dahi sevk usulünün sonradan tamamlanacağı, tek hekimin 20 günden fazla istirahat raporu düzenleyemeceği, alınan hastalık raporlarının kurumca uygun görülmesi ile hastalık iznine dönüşeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda; davacının eşine refakat edilmesine sağlık kuruluşunca gerek görülmemesi ve davacının refakat ettiğini belirttiği eşinin tedavisinin 19.06.2002 tarihinde tamamlanmış olması karşısında davacı tarafından ileri sürülen eşinin rahatsızlığı nedeniyle devamsızlık yapmak zorunda kaldığı yönündeki mazeret beyanının hukuken kabulüne olanak bulunmadığı gibi idareye ibraz edilmeyen ve sonradan mahkemeye ibraz olunan hastalık raporunun tek hekimin vereceği istirahat sınırını aşmış olması, resmi sağlık kuruluşlarına müracaat mümkün iken serbest doktora müracaat edilmesi, serbest doktor tarafından usulsüz olarak verilen istirahat raporu ile ilgili sonradan sevk zinciri oluşturularak alınan raporun usule uygun hale getirilmeye çalışılmaması, kurumdan hastalık izni talep etme gibi yükümlülüklerin davacı tarafından yerine getirilmemesi bir diğer ifade ile ortaya çıkan usulsüzlüklerin ağırlığı ve bu usulsüzlüklerin alınan raporun geçerliliğini tamamen ortadan kaldırması karşısında davacı tarafından ileri sürülen istirahat raporu nedeniyle devamsızlık yapmak zorunda kaldığı yönündeki mazeret beyanının da hukuken kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, olaydaki usulsüzlüklerin ağırlığı dikkate alınmadan davacı tarafından ileri sürülen mazeretlerin meşru ve kabul edilebilir mazeretler olduğu gerekçesi ile dava konusu işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal ve özlük hakların yasal faiziyle birlikte tazmini yolunda karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 15.04.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) KARŞI OY
Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği kanaati ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.