Danıştay Kararı 12. Daire 2003/5386 E. 2004/1556 K. 30.04.2004 T.

12. Daire         2003/5386 E.  ,  2004/1556 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2003/5386
Karar No: 2004/1556

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E…, K: …sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacının 2001 yılı sicil ve başarı not ortalamasının (c) düzeyinde belirlenmesi ve bunun sonucu başarı ücretinin de % 8 den % 2 e indirilmesine ilişkin işlemin iptali istemi ile açılan davada idare mahkemesince, sicilin (c) olarak düzenlenmesine ilişkin somut bilgi ve belge sunulmadığı gerekçesi ile işlemin iptali yolunda karar verilmiştir.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Sözleşmeli Personel Sicil ve Başarı Değerlemesi Hakkında Yönetmeliğin 12 nci maddesi uyarınca düzenlenen siciller, sicil amirlerinin, memurun genel durum ve davranışları hakkındaki düşünceleri ile mesleki ve yöneticilik ehliyeti hakkındaki notlarından oluşmakta ve bu değerlendirmelere ilişkin soruları içermektedir.
Sicil raporlarının, ilgilinin yürüttüğü görevdeki bilgi ve başarı düzeyine ilişkin kısmında sorulara verilen yanıtların (D) olması halinde bu değerlendirmeye yol açan nedenlerin ve bu olumsuzluğun hizmete etkisinin somut olarak ortaya konulması yönetmelik gereği olup, yanıtların A,B veya C olması halinde idareye gerçekliğini bilgi ve belgelerle kanıtlama zorunluluğu yüklenmemiştir.
Bakılan davada, 2001 yılı için düzenlenen sicil raporunda, başarı ve değerleme düzeyi (c) olan davacı hakkında bu değerlendirmenin objektif kıstaslarla yapılmadığını gösterir ve raporu kusurlandıracak bir neden bulunmadığından sicilin iptali yolunda verilmiş bulunan İdare Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı idare temyiz talebinin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, davacının (B) düzeyinde düzenlenen 2001 yılı sicilinin iptali ile işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının yasal faiziyle tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E…, K: … sayılı kararıyla; dava dosyasının incelenmesinden, davacının 2001 yılına ait dava konusu sicilin (C) düzeyinde (doğrusu B) değerlendirildiği, ekindeki sicil bilgi formunda ise 1. ve 2.sicil amirlerinin açıklama mahiyetindeki değerlerlendirmelerinin yer aldığı, belirtilen kanaatin oluşmasına etki eden hususları kanıtlayan somut bilgi ve belgelerin eklenMEmesini nedeniyle, bu belgelerin gönderilmesinin istenilmesine rağmen herhangi bir belge sunulmadığı ve davacı hakkında soruşturma açılmadığının belirtildiği, bu nedenle dava konusu sicil işlemi hukuken geçerli ve somut nedenlerle dayanmadığından mevzuata ve hukuka aykırı bulunduğu, hukuka aykırılığı saptanarak iptal edilen dava konusu işlem nedeniyle davacının uğradığı maddi hakların idarece tazmini gerektiği gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, davacının yoksun kaldığı maddi haklarının hesaplanarak yasal faiziyle birlikte davacıya tazminen ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15.maddesinin 1/d bendinde; ehliyetli olan şahsın avukat olmayan vekili tarafından dava açılmışsa 30 gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının (B) düzeyinde belirlenen 2001 yılı sicilinin iptali istemiyle üyesi olduğu sendika vekili tarafından bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Sendika avukatlarının, ancak sendika üyelerinin tümünü ilgilendiren konularda sendika adına dava açabilmesi mümkün olup, üyelerin kişisel sorunları için ayrı bir vekaletname olmadan dava açması usule aykırıdır.
İdare Mahkemesince; yukarıda açıklanan yasa maddesi uyarınca, davanın; ehliyetli olan şahsın avukat olmakla birlikte vekalet vermediği avukat tarafından açıldığı kabul edilerek, 30 gün içinde aynı kişiye veya başka bir avukata vekalet verilmek suretiyle veya bizzat kendisi tarafından yenilenmek üzere dilekçenin reddine karar verilmesi gerekirken, sendikanın avukata verdiği vekaletin geçerli sayılarak uyuşmazlığın esas yönünden incelenmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz talebinin kabulü ile … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E…, K: … sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 30.4.2004 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X)KARŞI OY
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 19/2-f maddesinde; sendikaların idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında üyelerini yargı organları önünde temsil etme veya ettirme, dava açma ve açılan davalarda taraf olma durumlarının “hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıktığı haller” olarak kabul edilmiş olması ve bu gerekliliğin ortaya çıkması durumunda sendikaların, üyeleri adına dava açabileceklerinin açıkca hükme bağlanması karşısında, İdare Mahkemesi kararının esas yönünden incelenmesi gerektiği görüşüyle bozma yolundaki çoğunluk kararına karşıyız.