Danıştay Kararı 12. Daire 2001/782 E. 2003/562 K. 13.03.2003 T.

12. Daire         2001/782 E.  ,  2003/562 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2001/782
Karar No: 2003/562

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: Dava; güvenlik görevlisi almak amacıyla yapılan sınavda başarılı olan davacının, güvenlik soruşturması sonucu atanmasının sakıncalı olduğundan bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, 16.10.1998 tarihinde yapılan sınavı kazanan davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturması sonucu; 28.1.1988 tarihinde … Merkez Karakolunda hırsızlık suçundan kaydının olduğu , … Sulh Ceza Mahkemesince hırsızlık suçundan yargılanıp ağır para cezası ile cezalandırıldığı, cezanın ertelediğinin anlaşılması üzerine … Valiliğinin … günlü, … sayılı yazılarına istinaden 2495 sayılı Kanunun 16/d maddesi gereğince güvenlik görevliliğine atanmasının sakıncalı olduğunun bildirildiği,16 yaşında iken işlemiş olduğu hırsızlık suçundan dolayı … Sulh Ceza Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla, dokuz bin lira ağır para cezasına mahkum edilerek bu cezanın ertelendiği, … Ağır Ceza Mahkemesinin … günlü kararıyla yasal haklarının iadesine karar verildiğinin anlaşıldığı, her nekadar 2495 sayılı Kanunun 16/d maddesinde hırsızlık suçundan ceza alanların koruma ve güvenlik görevlisi olarak atanamayacaklar hüküm altına alınmış ise de, T.C.K.nın 95. maddesinde yer alan; hüküm tarihinden itibaren cürümlerde beş yıl içinde yeniden bir suç işlenmediği takdirde cezası tecil edilmiş bir mahkumiyetin esasen vaki olmamış sayılacağı hükmü ile, Adli Sicil Kanunu uyarınca da 18 yaşından küçük olarak işlenen hırsızlık suçunun dahi on yıl içinde yeni bir suç işlenmez ise adli sicil kaydından çıkarılacağının hükme bağlanmış olması ve bu hükümleri ile belli süre içinde tekrar suç işlemeyen kişilerin topluma kazandırılmasını amaçlanması karşısında, davacının koruma ve güvenlik görevliliğine atanmasına engel bir mahkumiyetinin varlığından söz edilmeyeceği, bu durumda; … Sulh Ceza Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla neticeten dokuz bin lira ağır para cezasıyla cezalandırılan ve bu cezası ertelenen davacının atamasının yapılmamasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare; 2495 sayılı Kanunun 16/d. maddesinde aranılan şartları taşımadığı açık olan davacının atamasının yapılmamasında hukuka aykırılık bulunmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…,K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,13.3.2003 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY(X)
Davacının hırsızlık suçundan mahkum olması ve atanacağı görevin önem ve özelliği gözönüne alındığında tesis edilen işlemden hukuka aykırılık bulunmadığından aksi yöndeki Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyım.