Danıştay Kararı 12. Daire 1996/1869 E. 1997/384 K. 19.02.1997 T.

12. Daire         1996/1869 E.  ,  1997/384 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/1869
Karar No: 1997/384

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava; 1981 yılı sicil raporu olumsuz düzenlenen davacının başarısız sayılan bir yılının ön lisans programından mezun olması sebebiyle 31.10.1988 tarihi itibarı ile yapılan intibakında değerlendirme dışında tutulmasına ilişkin işlemin iptali istemi ile açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü,E:…, K:… sayılı kararıyla; 657 sayılı Kanunun 117. maddesinde, Devlet memurlarının yetersizlikleri halinde sicil raporlarında yazılı bulunan kusur ve eksiklikleri, uyarılmaları bakımından fiili bir yazı ile atamaya yetkili sicil amirleri tarafından kendilerine bildirileceği, 118. maddesinde ise, 117. maddeye göre kendisine tebliğat yapılan Devlet memurlarının buna karşı tebliğ tarihinden itibaren ençok bir ay içinde aynı amirlere itiraz edebileceklerinin belirtildiği, öte yandan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin 21. maddesinde, yetersiz olarak değerlendirilmiş bulunan memurların, bu duruma sebep olan kusur ve noksanlıklarını gidermeleri için sicil raporlarının bunların muhafazası ile görevli makamlara en son teslim tarihini takip eden bir ay içinde atamaya yetkili amirlerce gizli bir yazı ile uyarılacaklarının belirtildiği, 22. maddesinde de itiraz hakkının düzenlendiği, bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, hakkında olumsuz sicil düzenlenen memurların itiraz hakkını kullanmaları açısından uyarılmaları, başka bir anlatımla olumsuz sicillerin ilgililere tebliğ edilmesinin zorunlu olduğu sonucunun çıktığı, olayda, davacının olumsuz düzenlenen 1981 yılı sicili nedeniyle intibakının da bir yıl eksik değerlendirme yapılması işlemi dava konusu edilmiş olup, dava ve işlem dosyalarının incelenmesinden, 1981 yılı sicilinin davacıya tebliğ edilmediğinin anlaşıldığı gerekçesi ile dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı İdare; memuriyette iken yüksek okulu bitiren davacının intibakında, yüksekokul mezunu olarak intibakı yapılanların ayrıca yükseköğrenimde geçen sürenin intibaktan sayılmasına ve kendisine iki kademe verilmesine kanunen imkan bulunmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 11. maddesinin ilk üç bendinde ise, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir işlem tesis edilmesinin üst makamdan, üst makam yoksa işlemi tesis etmiş olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, başvuruya altmış gün içinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması durumunda ise dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçen sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinin (2-a) bendinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle idari davalarda dava süresinin başlamasında “yazılı bildirim”in esas alınması öngörülmüştür.
Bu kural, yönetilenlere menfaatlerini ihlal eden nitelikteki işlemlerin idari tarafından açık ve anlaşılabilir bir biçimde duyurularak bir yandan onlara bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve düşünme imkanı sağlamak, öte yandan gereksiz, müphem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını taşımaktadır. Bu nedenle, ilke olarak idarenin işlemlerini ilgililere yazılı olarak tebliğ etmesi ve işlem idari yargı mercii önüne getirildiğinde de bu yazılı bildirim belgesini dava dosyasına sunması gerekir. Ancak bu kural idarenin, yazılı bildirim belgesini dosyaya ibraz etmemesi halinde, idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları yazılı bildirime karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı bildirimin yapıldığı en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir. Her durumda yazılı bildirim belgesinin dosyaya sunulmasını gerekli görmek, kamu düzeninden sayılan ve idari istikrarı sağlamak amacını taşıyan “dava süresi” kurumunun çoğu kez işletilmemesine ve dava hakkının kötüye kullanılmasına yol açmak olur.
Olayda, davacının, 31.10.1988 tarihinde … Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Ön Lisans programını bitirdiği ve 31.10.1988 tarihi itibarı ile intibakının yapıldığı anlaşılmış olup, emsallerinden bir yıl geride olmasının nedeni olan 1981 yılına ilişkin olumsuz sicilin davacıya tebliğine dair bir belge dosya içinde bulunmamakta ve davalı idare tarafından da bu husus teyid edilmekte ise de davacının bundan sonraki derece ve kademelerinin de bu intibak işlemi üzerine tesis edilmesi ve böylece tebliğin amacına uygun olarak bilgilendirilmiş bulunması karşısında aradan uzun bir süre geçtikten sonra idareye yaptığı başvuru üzerine tesis edilen işlemin iptali istemi ile 21.10.1992 tarihinde açtığı davanın süresinde olmadığı açıktır.
Bu durumda İdare Mahkemesince, davanın süreaşımı yönünden reddedilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. Fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 19.2.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) KARŞI OY
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe ve hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği görüşü ile aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.