Danıştay Kararı 12. Daire 1995/9244 E. 1996/628 K. 06.03.1996 T.

12. Daire         1995/9244 E.  ,  1996/628 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/9244
Karar No: 1996/628

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacının 2577 sayılı Yasanın 10.maddesi kapsamında 19.6.1992 tarihinde yaptığı başvurunun 9.7.1992 günlü işlemle reddi üzerine 14.7.1992 tarihinde açtığı dava süresinde olduğundan davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Davacının 657 sayılı Kanunun 37 nci maddesi uyarınca 6 yıllık sicillerinin incelenerek bir üst dereceye yükseltilmesi hakkındaki isteğinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın süreden reddi yolundaki kararın bozulması istenilmektedir.
657 sayılı Kanunun 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değişik 37 nci maddesinde, öğrenim durumları hizmet sınıfları ve görev ünvanları itibariyle azami yükselebilecekleri derecelerin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son altı yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olan memurların son sicil notu olumlu bulunanların kazanılmış hak aylıklarının kadro şartı aranmaksızın bir üst dereceye yükseltileceği hükmüne yer verilmiştir.
Kanun hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle uygulanacağı ve sonuç doğuracağı bilinen bir hukuk ilkesi olduğundan, idarelerin durumu maddede yer alan koşullara uygun olan memurları maddenin yürürlüğe girmesini takiben bir üst dereceye yükseltmeleri gerekir.
Bu durumda davacının emekli olduğu 1988 yılından önceki dönem için durumunun incelenerek bir karar verilmesi için yaptığı başvurunun reddineilişkin işleme karşı yasal süre içinde dava açıldığı anlaşıldığından uyuşmazlığın esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken davanın süreden reddedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, … Bankası … Şubesinde Amir olarak görev yapmakta iken 2.10.1988 tarihinde emekliye ayrılan davacının, gerekli koşulları taşıyor olması halinde 657 sayılı Yasanın 37. maddesi uyarınca bir üst dereceye yükseltilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 2577 sayılı Yasanın 7.maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmüne yer verildiği, aynı Kanunun 11. maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceğinin hükme bağlandığı, dosyanın incelenmesinden, 2.10.1988 tarihinde emekliye ayrılan davacının, 657 sayılı Yasanın 37. maddesi uyarınca bir üst dereceye yükseltilmesi istemiyle yaptığı 19.6.1992 tarihli başvurusunun, 9.7.1992 tarihli işlemle reddedildiğinin anlaşıldığı, olayda davacının, emekli olduğu tarihten itibaren altmış gün içinde davalı idareye başvurarak, isteminin reddi halinde bu davayı aşması gerekirken, emekli olduğu tarihten çok sonra yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava süre aşımı yönünden reddedilmiştir.
Davacı, davanın yasal sürede açıldığını, dava süresinin başlangıcı açısından emeklilik tarihinin esas alınamayacağını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğuna işaret edilmiş, 10.maddesinde ise, “1.ilgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. 2.Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Dava açılmayan haller ile davanın süreden reddi halinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilmesi halinde, cevabın tebliğinden itibaren dava açma süresi yeniden işlemeye başlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bilindiği üzere, idareye belli bir konuda işlem tesisi için yükümlülük getiren yasa kuralına karşın, idarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hareketsiz kaldığı durumlarda ilgililerin, ileriye dönük şekilde hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10.maddesi uyarınca haklarında yasanın öngördüğü işlemin yapılması için her zaman idareye başvurmaları ve isteklerinin reddedilmesi halinde de 10.maddede öngörülen usule uygun olarak idari yargıda dava açmaları mümkün bulunmaktadır.
657 sayılı Yasanın kimi maddelerinde değişiklik yapan 243 sayılı KHK 31.12.1984 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, bu KHK’de, 37. maddede yapılan değişikliğin daha sonraki bir tarihte yürürlüğe gireceği yolunda istisnai bir hükme yer verilmediğinden, maddede sözü geçen “son altı yıllık sicil notu ortalaması” ibaresinin ilk uygulaması yönünden değerlendirmeye esas alınacak devrenin 31.12.1984 tarihinden önceki altı yıl olduğu açıktır. Bu durumda, sözü edilen 37. madde hükmü uyarınca, 2.10.1988 tarihinde emekliye ayrılan davacının öğrenim durumu, hizmet sınıfı ve görev ünvanı itibariyle azami yükselebileceği derecenin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazandığı tarihin saptanıp, bu tarihten önceki döneme ait altı yıllık sicillerinin incelenerek bir işlem tesis edilmesi idare için yasa koyucunun öngördüğü bir yükümlülüktür.
Bu durum karşısında, 657 sayılı Yasanın 243 sayılı KHK ile değişik 37. maddesi uyarınca hakkında herhangi bir işlem yapılmayan davacının, bu hükümden yararlandırılmak istemiyle 2577 sayılı Yasanın 10. maddesine göre 19.6.1992 tarihinde yaptığı başvurunun 9.7.1992 günlü işlemle, 657 sayılı Yasanın 243. sayılı KHK ile değişik 37. maddesi hükmünün 1.1.1991 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacağı, davacının ise bu tarihten önce emekliye ayrılması nedeniyle bu hükümden yararlanamayacağından bahisle reddi üzerine 10.7.1992 tarihinde açtığı dava süresinde olduğundan ve davacının başvuru tarihinden önce emekliye ayrılmış olması sonucu değiştirmeyeceğinden İdare Mahkemesince aksi yönde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3.fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 6.3.1996 tarihinde esasta oybirliği gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

(X)-KARŞI OY-
Davanın süreden reddine ilişkin idare mahkemesi kararının usul yönünden bozulması hakkındaki Yüksek Daire kararının gerekçesinde yer alan ve uyuşmazlığın esasıyla ilgili olarak 657 sayılı yasanın 37.maddesi hükmünün uygulanmasına yönelik bulunan değerlendirmenin karardan çıkarılması gerektiği görüşüyle gerekçenin belirttiğim kısmına katılmıyorum.