Danıştay Kararı 12. Daire 1995/8281 E. 1998/348 K. 16.02.1998 T.

12. Daire         1995/8281 E.  ,  1998/348 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/8281
Karar No: 1998/348

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K.… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma yasal süresi içinde verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci ve Beşinci Dairesince 2577 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunun 10.maddesiyle eklenen Ek.1.madde gereğince yapılan müşterek toplantıda işin gereği düşünüldü:
Dava; T.C. Başbakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler … kadrosunda görev yapan davacının görevine, 657 sayılı Yasanın 56.maddesine göre son verilmesine ilişkin 12.1.1994 günlü, 738 sayılı işlemin iptali, parasal kaybının tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile, dava dosyasının içeriğinden davalı idarede 1.7.1992 tarihinde göreve başlayan davacının, çalışmalarından hiç bir fayda temin edilemediği gibi, bundan sonra da durumunda düzelme olmayacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle adaylık süresi içinde görevine son verilmesine ilişkin 12.1.1994 günlü işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı, davacının 657 sayılı Yasanın 59.maddesinde öngörülen istisnai memur kapsamında bulunduğunun taraflar arasında tartışmasız olduğu, bu tip atamalarda adaylıktan bahsedilemeyeceği, davacı hakkında 657 sayılı Yasanın sicil veya disiplin hükümleri yönünden işlem tesis edilmesi gerekmekte olduğu, ancak böyle bir işlemin de sözkonusu olmadığı, kaldı ki, 657 sayılı Yasanın 56.maddesinde hangi hallerde adaylık süresi içinde göreve son verilebileceğinin tadadi olarak belirtildiği, dosyadaki mevcut belgelerden, davacının Türkiye’nin dünya pazarlarına açılması konusunda geniş araştırmalar yaparak rapor hazırladığı, …’teki … Santralinin Türk firmalarına bırakılması ile üçüncü dünya ülkelerinde Türkiyenin müteahhitlik hizmetleri yönünden çeşitli hizmetlerde bulunduğu ve kültürel konulardaki çalışmaları nedeniyle teşekkür aldığının görüldüğü, çalışmaları belgeler ile saptanan davacının görevine, subjektif olarak verimli çalışmadığı nedeniyle son verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, istisnai memurların da kamu görevi yaptıklarını, 657 sayılı Yasada belirtilen ödevler, sorumluluklar ve yasaklara ilişkin esaslara uymak zorunda olduklarını, 657 sayılı Yasada istisnai memuriyetleri yürütenlerin aday memur olmalarına mani hükümün yer almadığı, davacının çalışmalarından fayda temin edilemediğini ve formasyon itibariyle de verim alınmasının mümkün görülmediğini ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup davalı idarece ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirine uymamaktadır.
657 sayılı Yasanın 59.maddesinde; istisnai memurluklar belirlenerek bu görevlere, 657 sayılı Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabileceği hükme bağlanmış, anılan yasanın “İstisnai Memurluklara Atananlara Bu Kanunun Uygulanacak Hükümleri” başlıklı 61. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında ise; “60’ncı madde gereğince istisnai memurluklara atananlar hakkında bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi dışında kalan hükümleri uygulanır.
Ancak istisnai bir memuriyet kadrosuna atananlar, atandıkları kadronun derece aylığının ilk kademesini kazanılmış hak olarak elde ettikleri tarihten itibaren, haklarında bu kanunun kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine dair hükümleri uygulanır.” kuralı getirilmiştir.
Memuriyete atanmaya ilişkin hükümler 657 sayılı Yasanın IV- Kısmı 1.bölümünde yer almış olup, aday memurluktan asli memurluğa atanmaya ilişkin düzenleme bu bölümünde bulunan 58.madde ile yapılmış ise de, istisnai memurluklara ilişkin müstakil düzenleme yapan 59.ve 61.madde hükümleri ile, bu görevlere atamanın ” memur” statüsünde yapılacağı, 657 sayılı Yasanın atanmaya ilişkin hükümlerinin istisnai memuriyete atananlara uygulanamayacağının kurala bağlandığı dikkate alındığında, istisnai memurluklara aday memur statüsünde atama yapılamayacağı dolayısı ile de, aday memurlara ilişkin düzenleme yapan 657 sayılı Yasa hükümlerinin bu tür görevleri yürüten memurlara uygulanamayacağı anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, 657 sayılı Yasanın 1897 sayılı yasa ile değişik 158.maddesi uyarınca aday memurların asaletlerinin tasdikine kadar kademe ilerlemesi yapması mümkün değil iken, 657 sayılı Yasanın 61.maddenin 2.fıkrasında istisnai memurlar için aksine düzenleme yapılmış olması, 657 sayılı Yasanın 1327 sayılı Yasa ile değişik 163.maddesinde de; bu Kanuna tabi olmayan kurumlardan istisnai memuriyetlere atananların bu Kanuna tabi kurumlarda bir göreve atanmaları halinde adaylık hükümlerinin bu gibilere uygulanamayacağının hükme bağlanması da bu görevleri yürütenlerin statülerinin farklı bir biçimde düzenlendiğini göstermektedir.
… İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 16.2.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.