Danıştay Kararı 12. Daire 1995/6358 E. 1997/445 K. 26.02.1992 T.

12. Daire         1995/6358 E.  ,  1997/445 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/6358
Karar No: 1997/445

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, davacının 657 sayılı Yasanın 64. maddesine 243 sayılı K.H.K.nin 9. maddesi ile eklenen fıkra uyarınca bir kademe verilmesi istemiyle yaptığı 2.11.1993 tarihli başvurusunun zımnen reddi yolundaki davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 64. maddesine 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen fıkrada; Devlet Memurlarından 6 yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olanların aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanacağının kurala bağlandığı, anılan K.H.K. 31.12.1984 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 64. maddede yapılan değişikliğin daha sonraki bir tarihte yürürlüğe gireceği yolunda istisnai bir hükme yer verilmediği, bu nedenle, maddede sözü geçen altı yıllık sicil notu ortalaması ibaresinin, ilk uygulama yönünden, anılan K.H.K.nin yürürlüğe girdiği 31.12.1984 tarihinden önceki altı yılı kapsadığında kuşku bulunmadığı hernekadar, 1986 yılından önceki dönemde siciller not esasına göre doldurmadığından ortaya 64. maddenin uygulanması açısından bir boşluk çıktığı düşünülebilirse de; Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin geçici 2. Maddesi hükmünün kıyas yolu ile diğer yıl sicillerine de uygulanmasında hukuka ve yasa koyucunun amacına aykırılık bulunmadığı belirtilen bu hukuksal duruma göre davacının başvurusu üzerine 1979-1984 yıllarına ait sicillerinin incelenerek işlem tesisi gerekirken, anılan K.H.K.nin yürürlüğe girdiği 31.12.1984 tarihinden 6 yıl sonra uygulanabileceği gerekçesiyle istemin reddi yolundaki işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesi ile dava konusu işlem iptal edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesi, idari yargı mercilerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin, kural olarak, altmış gün olduğunu hükme bağlamaktadır. Yasanın konuya ilişkin tüm hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden de anlaşılacağı gibi, hakkında idari dava açılacak idari işlem ilgilinin idareye başvurusu üzerine tesis edilmiş olabileceği gibi idarece kendiliğinden (re’sen) tesis edilmiş de olabilir, 2577 sayılı Yasanın 7. Maddesi açısından burada vurgulanması gereken husus, idari dava açma süresinin işlemeye başlanmasının idari davaya konu edilebilecek nitelikte idari bir işlemin varlığına ve bunun yöntemine uygun olarak ilgilisine tebliğ edilmiş olmasına bağlı tutulduğudur. O halde, ortada idarece tesis edilmiş bir işlem yoksa ilgilinin dava açma hakkından ve bu hakkın süresinde kullanılması gereğinden de sözedilemez. Böyle bir durumda ilgililerin yasalarda aksine bir hüküm yoksa, 2577 sayılı Yasanın 10.maddesine göre idareye “her zaman” başvurarak işlem tesis ettirmeleri ve bu işleme karşı, süre yönünden 2577 sayılı Yasanın 7. ve 10. maddelerini de gözeterek, ileriye dönük sonuçlar elde etmek üzere, dava açmaları mümkün bulunmaktadır.
2577 sayılı Yasanın 10.maddesine göre daha önce yaratılmış ve sonuçlandırılmamış bir uyuşmazlık bulunmadığı durumlarda, idareye başvuru üzerine tesis edilecek işleme göre dava açma hakkının doğmasının düşmüş olan dava hakkının ihya etmekle ilgisi bulunmadığı gibi bu tür bir kabulün idari istikrar ilkesini ya da kamu düzenini ihlal edici bir yön taşımadığı da ortadadır.
İdarenin kendiliğinden veya başvuru üzerine tesis ettiği idari işlemlere karşı süresinde dava açılmaması ve böylece dava hakkının kullanılmayarak düşmüş (sübut) olması halinde ise ilgilinin zamanla bağlı olmaksızın ikinci bir başvuru yaparak dava hakkını istediği anda kullanmasına, idari istikrar ilkesi ve dava hakkının belirli bir süreyle sınırlandırılmasını gerektiren nedenler karşısında hukuken olanak bulunmamaktadır. Ancak, idarenin yapılan başvuruyu reddetmesinden sonra ortaya çıkan nesnel ve hukuki koşullara bağlı olarak (yasa değişikliği, ihtiyaç vb.) yeni bir değerlendirme yapması ve başvuru hakkında yeni koşullara göre yeni bir karar verilmesinin gerektiği durumlarda, örneğin açıktan atama, nakil, kadro değişikliği vb. bu genel kuraldan ayrılmak gerektiğini ve bu gibi durumlarda ilgililerin yeni başvurulara dayanarak ileriye dönük sonuçlar elde etmek üzere yeni bir dava açabileceklerini kabul etmek gerekir.
Olayda; davacının, 11.5.1992 tarihinde davalı idare kayıtlarına giren dilekçesi ile 1984 yılından geriye doğru 6 yıllık sicil not ortalamasının değerlendirilerek 657 sayılı Yasanın 64. maddesi uyarınca bir kademe verilmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde not ortalamasının bildirilmesini istediği, bu isteminin; 31.12.1984 tarihinden geriye doğru altı yıllık sicil not ortalamasının kademe ilerlemesi için yeterli olduğu ancak Maliye Bakanlığının ilgili tebliğleri uyarınca, 657 sayılı Yasanın 37 ve 64. maddeleri ile ilgili uygulamanın 1.1.1985 tarihinden sonra yapılacağı nedeniyle reddine ilişkin 7.8.1992 gün ve 442 sayılı işlemin 13.10.1992 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ancak bu işleme karşı dava açmayan davacının 11.5.1992 tarihli ilk dilekçesi ile aynı içerikli 2.11.1993 tarihli dilekçesi ile yeniden davalı idareye başvuruda bulunduğu bu başvurunun cevap verilmeyerek reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, 657 sayılı Yasanın 64. maddesinin uygulaması istemli ilk dilekçesinden reddine ilişkin işlemin davacıya tebliğden sonra yeniden karar verilmesini gerektirecek nesnel ve hukuki koşulların ortaya çıkmamış olması karşısında, davacının ilk dilekçesindeki istemlerini tekrarlayan ikinci dilekçesinin, kullanılmayarak düşmüş olan dava hakkını ihya edemeyeceği açık olup, davanın süre yönünden reddi gerekirken İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. Fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 26.2.1992 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

(X) AZLIK OYU
Dava, 657 sayılı Kanunun 243 sayılı KHK. ile değişik 64. maddesi uyarınca bir kademe ilerlemesi verilmemesine ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmıştır.
657 sayılı Kanunun değişik 64. maddesinde 6 yıllık sicil notları ortalaması 90 ve daha yukarı olan personele derece yükselmesinde gözönüne alınmak üzere bir kademe ilerlemesi verileceği belirtilmiştir.
Bu hüküm, bir derecede iki yılını dolduran, bir başka deyimle ikinci kademedeki süresini dolduran personelin 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olmak koşulu ile bir kademe ilerlemesi verilerek normal 3 yıl olan derece yükselmesi süresini beklemeden derece yükseltilmesinden yararlandırılması amacını taşımakta ve başlangıç derecesinin düzeltilmesi suretiyle geçmişten bugüne davacının özlük haklarını değiştiren bir intibak hükmü niteliğinde bulunmamaktadır.
Bu durumda, 64. maddeyi geriye dönük biçimde bir intibak hükmü gibi yorumlamak suretiyle davacıya kademe ilerlemesi uygulanması mümkün bulunmadığından, temyiz isteğinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bu gerekçe ile bozulması gerekeceği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyım.

(XX) KARŞI OY
Dava konusu işlemde değerlendirmeye esas alınan sicil dönemleri yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından, işlemin iptaline ilişkin idare mahkemesi kararının bu gerekçe ile bozulması gerekeceği görüşüyle çoğunluk kararına karşıyım.