Danıştay Kararı 12. Daire 1995/4625 E. 1998/475 K. 23.02.1998 T.

12. Daire         1995/4625 E.  ,  1998/475 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/4625
Karar No: 1998/475

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …
Vekili: …

İsteğin Özeti: … Genel Müdürlüğünde çalışmakta iken 19.8.1988 tarihinde emekliye ayrılan davacının, 1.4.1984 – 19.8.1988 tarihleri arasında mahrum kaldığı ek gösterge farklarının Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun ek göstergelerle ilgili kararı uyarınca ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla, davalı idarenin süre definin yerinde görülmediği, 2771 sayılı Yasanın 1.1.1983 tarihinde yürürlüğe giren 1.maddesiyle 657 sayılı Yasanın 2595 sayılı Yasayla değişik ek göstergelere ilişkin 43.maddesinin (B) bendinin değiştirilerek sadece kadro ünvanları esas alınarak yürütülen ek gösterge uygulamasının, kadro ünvanlarına bakılmaksızın belli derecelerden aylık alanları da kapsar şekilde genişletildiği, bu düzenlemede kadrolarına tahsisli ek göstergesi bulunmayanlardan dört veya daha yukarı derecelerden aylık alanların aylık aldıkları derecelere göre alabilecekleri ek göstergelerin dahil oldukları sınıfları itibariyle ayrı ayrı saptandığı, 657 sayılı Yasanın 2771 sayılı Yasayla değişik 43. maddesinin (B) bendinin sondan bir önceki fıkrasında yer alan, “Ancak kadrolarına tahsisli ek göstergesi bulunmayanlara uygulanacak ek göstergeler, ilgilinin bu Kanunun 36.maddesine göre yükselebilecekleri dereceler için belirlenen ek göstergelerden yüksek olamaz.” hükmüne göre, derece esasına dayalı ek gösterge uygulanmasına esas alınacak derecelerin ilgililerin yükselebilecekleri dereceler olması gerektiği, fıkra hükmünde herhangi bir kısıtlama getirilmemiş olduğuna göre ilgililerin yükselebilecekleri derecelerin 657 sayılı yasanın 36.maddesiyle birlikte bu maddelerin istisnasını oluşturan, geçerliliğini koruyan ve ilgililere kazanılmış haklar tanıyan yasal düzenlemelerin de dikkate alınarak saptanmasının zorunlu olduğu, aksi yönde açık bir düzenleme olmadığı sürece ilgililerin yükselebilecekleri derecelerin 657 sayılı Yasanın 36.maddesinin istisnasını oluşturan yasal düzenlemeler gereği kazanılmış hak aylık derecelerinin altında bir derece olarak belirlenmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle derece esas alınmak suretiyle yaygınlaştırılan ek gösterge uygulamasında ilgililerin kazanılmış hak aylık derecelerinin gözönönde tutulması gerektiği, dosyanın incelenmesinden; davacının çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname Hükümlerinden yararlanarak kazanılmış hak aylığının 2.dereceye yükseltildiği,2.derece müdürlük görevinde bulunduğu, bunun karşılığı olan ek göstergeyi aldıktan sonra Fen ve Tetkik Kurulu üyeliğine atandığı ve bu görevde iken 3.derece ek göstergeden yararlandırıldığının anlaşıldığı, bu durumda davacının kazanılmış hak aylığının 2.derece olması nedeniyle bu derecenin ek göstergesinden yararlandırılması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, davacının lise mezunu olarak yükselebileceği derece olan 3.derecenin ek göstergesinin ödendiğini, kaldı ki kazanılmış hak aylıkları için öngörülen ek göstergeden Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararının yayım tarihinden itibaren yararlanabileceğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 23.2.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.