Danıştay Kararı 12. Daire 1995/2670 E. 1996/3448 K. 04.11.1996 T.

12. Daire         1995/2670 E.  ,  1996/3448 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/2670
Karar No: 1996/3448

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, T.C.Ziraat Bankası … Mahallesi … şubesinde şube amiri olarak görev yapmakta iken zimmetine para geçirdiğinden bahisle Yüksek Disiplin Kurulu’nun 23.1.1991-12 ve Yönetim Kurulu’nun 28.2.1991-317 tarih ve sayılı kararları ile Disiplin Yönetmeliğinin 9/n maddesi uyarınca görevden çıkarma cezası ile cezalandırılan ve aynı suçtan adli yargıda yapılan yargılamasında 5 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılıp bu cezası tecil edilmiş olan davacının yeniden göreve atanma talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; açıktan atamalarda idarelere takdir yetkisinin tanındığı, ancak bu yetkinin kullanılmasının kesin ve sınırsız olmayıp kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri ile sıırlı olarak yargı denetimine tabi olduğunun kuşkusuz olduğu öte yandan idari işlemlerin belli bir sebebe dayanmasının da İdare hukukunun temel ilkelerinden bulunduğu; dava dosyasının incelenmesinden; davacının görevden çıkarma cezası ile cezalandırıldığı bu cezaya itiraz etmediği ve dava yoluna da gitmediği, … Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamasonucunda zimmet suçundan mahkum edilerek 5 ay ağır hapis cezası ile cezalandırıldığı ve bu cezanın tecil edilmesine karar verildiğinin anlaşıldığı, bir kamu görevlisinin ceza yasasına göre mahkum olması ya da beraat etmesinin kamu görevlisinin eyleminin personel hukukuna göre değerlendirilip disiplin cezası ile cezalandırılmasına engel teşkil etmeyeceği, zimmet fiilini işleyen davacının yeniden görevlendirilmesinin kamu yararı ve hizmet gereği açısından mümkün olmadığı, bu nedenle davalı idarece göreve iade istemininreddinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, hakkında tecil edilmiş olan bir mahkumiyet hükmü bulunduğunu, 15.11.1990 tarih ve E:1990/2, K:1990/2 sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararında işlenmiş olan suçun nev’i ne olursa olsun tecil edilmiş bulunan mahkumiyet hükmü nedeniyle memuriyete son verilemeyeceğinin karara bağlandığınıöne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 5.maddesinin 6.fıkrasında;”Bu Kanun Hükmünde Kararname’de öngörülen Personel Kanunu yürürlüğe girinceye kadar bu Kanun Hükmünde Kararname’de belirtilmeyen hususlarda mevcut hükümlerin uygulanmasına devam edilir.” hükmü yer almıştır. Bu hüküm karşısında dava konusu uyuşmazlığın davacının tabi olduğu kendi mevzuatı hükümlerine göre incelenmesi gerekeceği açık olup, 8.1.1975 tarih ve 15112 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren T.C. Ziraat Bankası Personel Yönetmeliğinin 18/d maddesinde, Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis ya da affa uğramış olsalar bile zimmet ihtilas irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı bir eylemden dolayı hürriyeti kısıtlayıcı bir cezadan hükümlü bulunmamak” hükmüne yer verilmiştir.
Zimmet suçundan 5 ay ağır hapis cezasına mahkum edilerek bu cezasının tecil edildiği hususu taraflarca çekişmesiz olan davacının yeniden göreve atanma istemiyle idareye başvurduğu tarihte yürürlükte bulunan Personel Yönetmeliğinin 18/d maddesi uyarınca anılan mahkumiyeti nedeniyle atama şartlarını taşımadığı açık ise de, davacının durumu tecil edilmiş mahkumiyetin suçun niteliğine bakılmaksızın memuriyete engel teşkil etmeyeceğine dair 15.11.1990 günlü,E:1990/2,K:1990/2 sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı kapsamında olup Personel Yönetmeliğinde de tecil edilmiş mahkumiyet hükmünün memuriyete engel teşkil edeceğine ilişkin bir düzenleme yer almamış olduğundan davacının dava konusu işleme esas olan başvurusunun açıktan atama istemi niteliğinde bulunduğu açıktır.
Bu durumda davacının göreve atanma istemiyle yaptığı başvurusu davalı idarece kadro, ihtiyaç, hizmet gerekleri yanında davacının geçmiş dönemdeki çalışmaları ve mahkumiyetin niteliği gibi yönlerden de incelenerek değerlendirilmesi gerekeceğinden ve idarenin davacıyı yeniden mesleğe alıp almama konusundaki takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullandığı sonucuna ulaşıldığından davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmemiştir.
Kaldı ki, davacı hakkında görevden çıkarılmasına ilişkin olarak verilen disiplin cezası da 7.7.1992 günlü 21277 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3817 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun kapsamında bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile sonuç olarak onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 4.11.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.