Danıştay Kararı 12. Daire 1995/1648 E. 1995/2768 K. 23.11.1995 T.

12. Daire         1995/1648 E.  ,  1995/2768 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/1648
Karar No: 1995/2768

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): …
Karşı Taraf: …

İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Davacı, 657 sayılı Kanunun 243 sayılı KHK ile değişik 64.maddesi uyarınca 31.12.1984 tarihinden önceki son altı yıllık sicillerinin değerlendirilerek kendisine bir kademe ilerlemesi verilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile maddi haklarının yasal faizi ile birlikte geriye dönük olarak ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; 657 sayılı Kanunun 64. maddesine 243 sayılı KHK. ile eklenen fıkrada; Devlet memurlarından 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olanların aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanacağı hükmüne yer verildiği, anılan KHK. 31.12.1984 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, daha sonraki tarihte yürürlüğe gireceği yolunda istisnai bir hükme yer verilmediği, bu nedenle 64.maddenin ek fıkrasında öngörülen ilk uygulamanın 31.12.1984 tarihinden önceki 6 yılı kapsadığı, sonraki tarihlerde yapılacak uygulamalar yönünden ise ilgililerin önceki 6 yıla ait sicillerinin ortalamasının 90 ve daha yukarı olduğu tarihin esas alınacağı konusunda kuşkuya yer bulunmadığı, her ne kadar 1986 yılından önceki dönemde sicil notu konusunda ortaya boşluk çıktığından söz edilebilirse de, bu boşluğun Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin geçici 2.maddesi ile giderilmiş olduğu, bu hukuksal duruma göre davacının 1979-1984 yılları arası sicil not ortalamasının 90 puanın üzerinde olduğu ve davacıya 31.12.1984 tarihi itibariyle bir kademe verilmesi gerektiğinden aksine tesis edilen işlemin iptaline, 1050 sayılı Muhasebi Umumumiye Kanununun 93.maddesi uyarınca davacının davalı idareye başvurduğu tarihten geriye doğru 5 yıllık maaş farklarının yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin geçici 2.maddesinin 1985 yılına ilişkin sicillerin not esasına çevrilmesine ilişkin olduğunun, davacının 1984 yılı öncesi döneme ait sicil not ortalamasının 90 puanın altında olduğunu, bu nedenle 64.maddeden faydalanmasının mümkün olmadığını öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı idarece ileri sürülen hususlar kararın dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Uyuşmazlığın parasal haklara ilişkin kısmına gelince;
İdarelerin, yasalarla bir işlem tesisi için yükümlü kılındıkları halde, herhangi bir işlem tesis etmedikleri durumlarda kişilerin her zaman, başvuru tarihi itibariyle hak doğurmak üzere, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10.maddesi kapsamında idareye başvurmaları ve maddedeki şartlarla süresinde dava yoluna gitmeleri olanaklı bulunmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında davacının anılan 10.madde kapsamındaki 13.3.1992 tarihli başvurusundan itibaren hak doğurmak şartıyla mali haklar konusunda karar verilmesi gerekirken, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 93.maddesi uyarınca başvuru tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek kaydıyla yasal faiziyle birlikte davacıya tazminat ödenmesinin hükme bağlanması hukuka uygun görülmediğinden kararın tazminata ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın işlemin iptaline ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle bu kısmın onanmasına, kararın tazminata ilişkin kısmı yönünden ise davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle kararın bu kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1/b bendi uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3.fıkrası uyarınca bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 23.11.1995 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) KARŞI OY
657 sayılı Kanunun değişik 64. maddesinde altı yıllık sicil notları ortalaması 90 ve daha yukarı olan personele derece yükselmesinde gözönüne alınmak üzere bir kademe ilerlemesi verileceği belirtilmiştir.
Bu hüküm bir derecede iki yılını dolduran, bir başka deyimle ikinci kademedeki süresini dolduran personelin altı yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olmak koşulu ile bir kademe ilerlemesi verilerek normal 3 yıl olan derece yükselmesi süresini beklemeden derece yükselmesinden yararlandırılması amacını taşımakta ve başlangıç derecesinin düzeltilmesi suretiyle geçmişten bugüne davacının özlük haklarını değiştiren bir intibak hükmü niteliğinde bulunmamaktadır.
Davacı, 1984 yılı sonunda bulunduğu derecenin bir üstüne gerek çalışma süresi ve gerekse diğer yükselmelerle erişmiş ve bu dereceyi geçmiş bulunduğuna göre 64. maddenin sağlayacağı olanağı elde etmiş bulunmaktadır.
Bu durumda 64. maddeyi geriye dönük biçimde bir intibak hükmü gibi yorumlamak suretiyle davacıya kademe ilerlemesi uygulaması mümkün bulunmadığından, temyiz isteğinin kabülü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyım.