11. Daire 2011/6087 E. , 2011/4902 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No: 2011/6087
Karar No: 2011/4902
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalılar) : 1- Sağlık Bakanlığı
2- … Valiliği
3- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Hakkında düzenlenen raporlar uyarınca şizofrenik bozukluk tanısı konulan davacının fiil ehliyeti ve dolayısıyla dava ehliyeti bulunmadığı göz önüne alındığında, davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken işin esasına girilerek verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava, … … Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hizmetli olarak görev yapan davacı tarafından, malulen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dosyanın İncelenmesinden; davacının görev yaptığı Hastane Başhekimliğince düzenlenen 16.03.2006 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda davacı hakkında “Şizofrenik Bozukluk” tanısı konulduğu, İdare Mahkemesince verilen ara kararı gereğince düzenlenen Adli Tıp Kurumunun 19.11.2008 tarihli raporunda da aynı tespitlerin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava açma ehliyeti bulunmadığı tartışmasız olan davacının kendisi tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken İdare Mahkemesince işin esasına girilerek reddedilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, … … Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hizmetli olarak görev yapan davacı tarafından, 5434 sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanunu’nun 44. maddesi uyarınca malulen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemler ile aynı Hastanenin Başhekimliğince düzenlenen 16.03.2006 tarihli ve … sayılı Sağlık Kurulu Raporunun iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, … Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hizmetli olarak görev yapmakta iken kronikleştiği belirtilen ruhsal rahatsızlıklarının takip ve tedavisi maksadıyla bulunduğu hastanede yapılan muayenesi neticesinde, 08.02.2006 tarihinde, “Şizofrenik Bozukluk” tanısıyla hastaneye yatırılan ve 14.04.2006 tarihinde (3) ay istirahat raporu verilerek taburcu edilen davacı tarafından, hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporu ve sıhhi izin belgelerine istinaden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile … Valiliği tarafından tesis edilen malulen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemler ile 16.03.2006 tarihli sağlık kurulu raporunun iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada, bu durumda sağlığına kavuşmadığı ve mevcut haliyle Devlet memurluğu yapamayacağı sabit olan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan davacı tarafından 16.03.2006 tarihli sağlık kurulu raporunun da iptaline karar verilmesi isteminde bulunulmuş ise de, söz konusu raporun tabiplerin tıbbi kanaati ve hazırlık işleminden ibaret olduğu, tek başına icrailik vasfı bulunmadığı, ayrıca Adli Tıp Kurumunca tanzim edilen 19.11.2008 tarihli raporda da dava konusu raporu teyit edici nitelikte bilirkişi raporu bulunduğu göz önüne alındığında, davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme” başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında; dilekçelerin Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından: c) Ehliyet yönlerinden sırasıyla inceleneceği, “İlk İnceleme Üzerine Verilecek Kararlar” başlıklı 15. maddesinde; Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3. fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14. maddenin; b)3/c… bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine, karar verileceği, “Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun Uygulanacağı Haller” başlıklı 31. maddesinde; bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kuralına yer verilmiş, bu hususlardan birisi de dava açma ehliyeti olarak belirtilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 13. maddesinde; yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkesin, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahip olduğu, 14. maddesinde; ayırt etme gücü bulunmayanların fiil ehliyetinin olmadığı, 405. maddesinde; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı, görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamların, noterlerin ve mahkemelerin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları, 448. maddesinde; vasinin vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği, 462. maddesinin 8. bendinde ise, vasi tarafından vesayet altındaki kişiyi temsilen dava açılabilmesi için vesayet makamından izin alınması gerektiği kuralına yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Taraf Ehliyeti” başlıklı 50. maddesinde; medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu, 51. maddesinde; dava ehliyetinin, medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 52. maddesinde, medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada kanuni temsilcileri tarafından temsil edileceği, 54. maddesinde; kanuni temsilcilerin, davanın açılıp yürütülmesinin belli bir makamın iznine bağlı olduğu hâllerde izin belgelerini, dava veya cevap dilekçesiyle mahkemeye vermek zorunda oldukları, aksi takdirde dava açamayacakları ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamayacakları, şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkemenin, kanuni temsilcilerin, yukarıda belirtilen eksikliği gidermeleri şartıyla dava açmalarına yahut davayla ilgili işlem yapmalarına izin verebileceği, 2. fıkrasında; izin belgesinin alınması için mahkemeye müracaat edilmesi gerekiyorsa ilgiliye, müracaatı için kesin süre verileceği, bu süre içinde mahkemeye başvurulması hâlinde bu konuda karar verilinceye kadar bekleneceği, 3. fıkrasında; süresi içinde belgelerin ibraz edilmemesi veya mahkemeye başvurulmaması hâlinde, davanın açılmamış veya gerçekleştirilen işlemlerin yapılmamış sayılacağı kuralı yer almış, 56. maddesinde ise; taraflardan birinin vesayet altına alınmasının mahkemece gerekli görülmesi halinde, bu konuda kesin bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenebileceği kuralına yer verilmiştir.
Anılan Yasal düzenlemelere göre, dava ehliyeti dava şartlarından sayıldığından tarafların dava ehliyetine sahip olup olmadıkları hususunun mahkemelerce re’sen dikkate alınacağı, dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşılan kişinin dava açmasına olanak bulunmadığı gibi, vasi tayin edilmesi durumunda da ancak vesayet makamından alınacak izin ile kanuni temsilci tarafından dava açılabileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelemesinden; … Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliğince düzenlenen 16.03.2006 tarihli raporla “Şizofrenik Bozukluk” tanısı konulan davacı tarafından açılan davada; İdare Mahkemesince 15.04.2008 tarihinde verilen ara kararı gereğince Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 19.11.2008 tarihli rapora göre; davacıda, fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede şizofren denilen akıl hastalığının saptandığı, 02.02.2010 tarihli ara kararıyla davacıya vasi tayin edilip edilmediği hususunun davacı ile … ve … Sulh Hukuk Mahkemelerinden sorulduğu ve ara kararı cevabı gelene kadar dosyanın bekletilmesine karar verildiği, 19.10.2010 tarihinde ise davanın esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, hakkında düzenlenen raporlar uyarınca şizofrenik bozukluk tanısı konulan davacının fiil ehliyeti ve dolayısıyla dava ehliyeti bulunmadığı göz önüne alındığında, davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken İdare Mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine, 11.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.