11. Daire 2010/8998 E. , 2013/3891 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2010/8998
Karar No : 2013/3891
Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Taraflar) :
1- (Davacı) : …
Vekili : …
2- (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
İstemin Özeti : Danıştay Onbirinci Dairesinin 17/05/2010 tarihli ve E:2008/11811; K:2010/4253 sayılı kararının; taraflarca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı İdare tarafından savunma verilmemiş olup, davacı tarafından, karşı tarafın düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : …
Düşüncesi : İdarelerce hukuka aykırı olarak tesis edilmiş hatalı işlemlerin geri alınması mümkün ise de; ilgilinin hatalı beyanı, hilesi vb. katkısı bulunmayan durumlarda, İdarece hatalı işlem tesis edilmiş olması halinde, bu hatanın sorumluluğunu idare edilenlere yüklemek, hukuk devletinde kişilerin, devletin kurumlarına olan güveninin yok olmasına neden olacaktır.
Uyuşmazlık konusu olayda; davacıya ölen eşinden dolayı bağlanan dul aylığının hesaplanmasında, davacının hiçbir katkısı, hatalı beyanı, hilesi ve kusurundan söz etme olanağı bulunmamaktadır. Nitekim salt iştirakçilerinin her türlü emeklilik işlemlerini görmek amacıyla kurulmuş olan Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nün bu konudaki uzman görevlileri tarafından, 1.8.1984 tarihinde tesis edilmiş olan aylık bağlama işleminin; aradan 23 yıl gibi uzun ve hukuktaki genel zamanaşımı süresini bile aşan bir süre geçtikten sonra iptal edilerek, geçmişe yönelik borç çıkarılması, idari istikrar ve hukuki güven ilkesini derinden zedeleyecek bir durumdur. Hal böyle iken; İdarenin görevlilerinin yapmış olduğu hatanın sorumluluğunu, bu olayda hiçbir kusuru olmayan iştirakçilere yüklemek, idari istikrar ve hukuki güven ilkesini derinden zedeleyecek bir durumdur. Davaya konu olayda, hatalı işlem nedeniyle oluşan bir kamu zararı söz konusu ise, bu zararın tazmini için, İdare karşısında zayıf olan ve hatalı işlemin tesis edilmesinde hiçbir kusuru bulunmayan vatandaşa değil, genel hukuk ilkeleri çerçevesinde, hatalı işlemi tesis eden kamu görevlisine rücu edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; davacının karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan, düzeltme isteğinin kabulü ile Danıştay Onbirinci Dairesinin 17/05/2010 tarihli ve E:2008/11811; K:2010/4253 sayılı kararı kaldırılarak … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının redde yönelik kısmının bozulması; temyiz isteminde bulunmayan davalı İdarenin karar düzeltme isteminin ise incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 54. maddesinde ise, Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde taraflarca kararın düzeltilmesinin istenebileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin, kısmen iptali, kısmen davanın reddine karar veren İdare Mahkemesinin kararının, davacı tarafından temyiz edildiği, temyiz isteminin Dairemizce reddedilerek kararın onanması üzerine, davalı İdare ve davacı tarafından kararın düzeltilmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; temyiz isteminde bulunmayan davalı İdare açısından İdare Mahkemesi kararının bu aşamada kesinleştiği ve bu nedenle kararın düzeltilmesi isteminde bulunulamayacağı dikkate alındığında, davalı İdarenin kararın düzeltilmesi isteminin esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davacının kararın düzeltilmesi istemine gelince:
Davacının karar düzeltme dilekçesinde ileri sürdüğü sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi 1. fıkrasının (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan düzeltme isteğinin kabulü ile Danıştay Onbirinci Dairesinin 17/05/2010 tarihli ve E:2008/11811, K:2010/4253 sayılı kararı kaldırılarak işin gereği görüşüldü;
Dava; vefat eden eşinden dolayı Emekli Sandığınca dul aylığı bağlanan davacı tarafından, Sandıkça sehven bağlanan emekli aylığının kesilerek 1/8/1997-30/9/2007 tarihleri arasında yersiz ödenen 24.793,71 TL’nin adına borç çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali ile emekli aylıklarından yapılan kesintilerin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; davacının eşinin, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde Bağ-Kur’a tabi hizmetinin daha fazla olmasına rağmen Emekli Sandığınca emekli aylığı bağlanmasına ilişkin işlemin açık hataya düşülerek tesis edilmiş olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemin, emekli aylıklarının kesilmesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın bu kısmının reddine, davacı adına borç çıkartılmasına ve bu tutara faiz işletilmesine ilişkin kısmında ise hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Davacı tarafından Mahkeme kararının redde ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin birleştirilmesi hakkındaki 2829 sayılı Kanunun 8. maddesinde “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.
Ancak malüllük, ölüm, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre yaş haddinden re’sen emekli olma ve bağlı oldukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu Kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır.” hükmü yer almış, aynı kanunda değişiklik yapan 4505 sayılı kanunun 1. maddesi ile 01.06.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasındaki “re’sen emekli olma” ibaresinden sonra gelmek üzere “süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme” ibaresi eklenmiş ve aynı kanuna eklenen Geçici 5. maddede ise “bu Kanunun yürürlük tarihinden önce kendilerine bu Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanmak suretiyle herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşunca aylık bağlananların veya bunlardan ölenlerin dul ve yetimlerinin istekleri halinde, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren aynı maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanmak suretiyle son defa tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir. Diğer sosyal güvenlik kuruluşlarınca bağlanmış aylıkları aynı tarihten itibaren kesilir.” hükmüne yer verilmiştir.
2829 sayılı Yasanın 8. maddesinin ikinci fıkrasında ve Geçici 5. maddesinde yapılan değişikliklere ilişkin olarak 4505 sayılı Yasanın gerekçesi incelendiğinde; Geçici 8. maddeye yapılan ilave ile “süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme” ibaresinin, süresi Kanunla belirlenen yönetim kurulu üyelikleri, kurul üyelikleri, milletvekilliği, belediye başkanlığı ve buna benzer görevlere atanan veya seçilen kişilerin emsallerine göre hak kaybına uğramamaları, Geçici 5. madde ile de, Kanunun yürürlük tarihinden önce hak kaybına uğrayan kişiler ile bunların dul ve yetimlerinin durumlarının düzeltilerek eşitlik ilkesi gereğinin gerçekleştirilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesinde genel kural anılan Yasanın 8. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş, istisnalar ise ikinci fıkrada belirtilmiştir. 4505 sayılı Yasanın birinci maddesiyle 2829 sayılı Yasanın 8. maddesi ikinci fıkrasına “süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma ve seçilme” ibaresi eklenmiş Geçici 5. maddesiyle 8. maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikten sonra 4505 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce 2829 sayılı Yasanın 8. maddesinin birinci fıkrasına göre emekli olanlara son defa tabi olunan sosyal güvenlik kurumundan aylık bağlanabilmesi imkanı getirilmiştir.
2829 sayılı Yasanın Geçici 5. maddesine göre Kanun koyucu 4505 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 2829 sayılı Yasanın 8. maddesinin birinci fıkrası hükmüne uyarınca herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık bağlanmış olmasını yeterli görmüş ve bu koşulu sağlayanlar bakımından 8. maddenin ikinci fıkrasında sayılan istisnalar kapsamında son defa tabi olunan sosyal güvenlik kurumundan aylık bağlanma hakkı tanınmıştır. Geçici 5. maddede yer alan “aynı maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanmak süretiyle” ibaresinin ise aylığın bağlanma yöntemini göstermeye yönelik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 4505 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce 12.07.1984 tarihinde Emekli Sandığı iştirakçisi iken emekli olduğu ve kendisine Emekli Sandığından aylık bağlandığı dikkate alındığında, vefat eden eşinden dolayı dul aylığı bağlanan davacının da 2829 sayılı Yasanın Geçici 5. maddesinden yararlandırılması ve kendisine, vefat eden eşinin son defa tabi olduğu Emekli Sandığından aylık bağlanması yolundaki işlem hukuka uygun olup; bu işlemin sehven tesis edildiğinden bahisle davacının ölen eşinden dolayı Emekli Sandığından almakta olduğu dul aylığının kesilerek, geçmişe yönelik borç çıkarılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı İdarenin karar düzeltme isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE; davacının karar düzeltme isteminin ise kabulü ile …. İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının redde yönelik kısmının BOZULMASINA; bozulan kısım hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine, 18/04/2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.