11. Daire 2010/7359 E. , 2012/905 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No 2010/7359
Karar No: 2012/905
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava, öğretmen olarak çalışmakta iken 16.5.1994 tarihinde emekli olan ve 8.3.2002 tarihinde yeniden öğretmen olarak çalışmaya başlayan davacı tarafından, 5510 sayılı Kanun’un 96. maddesine dayanılarak çıkarılan Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca 15.3.2002-31.7.2006 tarihleri arasında ödenen emekli aylıklarının faizi ile birlikte adına borç çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali ile anılan borca mahsuben aylıklarından ve emekli ikramiyesinden kesilen tutarların 1.1.2005 tarihinden sonraki dönemdeki borca mahsubu ile bakiyesinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, 5510 sayılı Kanun’un uygulanmasından doğan uyuşmazlığın çözümü görevinin; 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarıca İş Mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle, görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, Mahkeme kararının; hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği, Geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun’a göre; aylık, tazminat, harp malullüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8.2.2006 tarihli ve 5434 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartlara haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunacağı, 5. fıkrasında; bu madde kapsamına girenlerin aylıkların bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı, 12. fıkrasında; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait 5434 sayılı Kanundan kaynaklanan alacakların takip ve tahsil işlemlerinin 5434 sayılı Kanunu’nun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili hükümlerine göre Kurumca sonuçlandırılacağı, 108. maddesinde, bu kanunun, sayma yoluyla belirtilen maddeleri dışındaki diğer hükümlerinin 2008 yılı Ekim ayı başında yürürlüğe gireceği, kuralına yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 96. maddesi ve bu madde uyarınca çıkarılan yönetmelik kurallarının uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili Danıştay Onbirinci Dairesinin E:2010/743 esasına kayıtlı benzer bir dosyanın temyizen incelenmesi sırasında Dairemizin 24.2.2010 tarihli kararıyla, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesinde yer alan ” ..bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle tümcenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine Anayasa Mahkemesinin 22.12.2011 tarihli ve E:2010/65, K:2011/169 sayılı kararıyla “… 5510 sayılı Kanun ile birlikte sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmış, özel hukuk niteliği ağır basan sosyal güvenlik hukuku alanı oluşmuştur. İtiraz konusu kuralda, ayrım yapılmaksızın 5510 sayılı Kanundaki iş ve işlemler hakkında genel düzenleme yapılmış ve aksine hüküm bulunmayan hallerde, kanun kapsamındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak iş mahkemeleri gösterilmiştir. İş mahkemeleri, iş hukuku alanındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli, ihtisaslaşmış adli yargı mahkemeleridir. Yasa koyucu 5510 kapsamındaki iş ve işlemler, prim esasına dayalı yeni sistemin niteliğine bağlı olarak iş mahkemelerinin görev alanı kapsamına alabilir. Sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya ilişkin tüm uyuşmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan iş mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı açıktır.
Bu bakımdan 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni istemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılama bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.
Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulunan memurlar ile diğer kamu görevlileriyle ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır.” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümleri ve Anayasa Mahkemesi Kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde; öğretmen olarak çalışmakta iken 16.5.1994 tarihinde emekli olan ve 8.3.2002 tarihinde yeniden öğretmen olarak çalışmaya başlayan davacının 15.3.2002-31.7.2006 tarihleri arasında ödenen emekli aylıklarının faizi ile birlikte adına borç çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali ile anılan borca mahsuben aylıklarından ve emekli ikramiyesinden kesilen tutarların 1.1.2005 tarihinden sonraki dönemdeki borca mahsubu ile bakiyesinin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, uyuşmazlığın 5434 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasından doğduğu ve söz konusu uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle, görev yönünden davanın reddi yolunda verilen idare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmediğinden … yürütme harcının istemi halinde davacıya iadesine, 13.3.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.