Danıştay Kararı 11. Daire 2010/7024 E. 2013/1682 K. 21.02.2013 T.

11. Daire         2010/7024 E.  ,  2013/1682 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2010/7024
Karar No : 2013/1682

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
İstemin Özeti : Dava, Türkiye ile Avusturya’da geçen hizmetleri birleştirilerek 1.8.1997 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanan davacı tarafından, her iki ülke arasında mevcut Sosyal Güvenlik Anlaşması hükümleri uyarınca yalnızca Sandığa tabi hizmetleri esas alınarak aylık bağlanması gerekirken alt sınır aylığı üzerinden ödeme yapılmasının hatalı olduğu ileri sürülerek 2003-2008 yılları arasında fazla ödenen 19.584 TL.’nın borç çıkartılarak, çıkarılan borcun aylıklarından 1/4 oranında kesinti yapılarak tahsil edileceği yolunda tesis edilen işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada; davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…; K:… sayılı kararının; davacı tarafından, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : …
Düşüncesi : Dava, Türkiye ile Avusturya’da geçen hizmetleri birleştirilerek Emekli Sandığı tarafından aylık bağlanan davacıya hatalı olarak aylık bağlandığı ileri sürülerek geriye dönük beş yıllık borç çıkartılarak aylıklarından kesinti yapılması yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
28.10.1999 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ile Avusturya Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Anlaşması’nın 17. maddesinde, ” (1) Akit taraflardan birinin mevzuatına göre bir yardım hakkının kazanılması, idamesi veya ihya edilmesi sigortalılık sürelerine bağlı olduğu takdirde, yetkili sosyal sigorta merci gereği halinde diğer akit taraf mevzuatına göre geçen sigortalılık sürelerini, aynı zamana rastlamamak şartıyla, kendi mevzuatına göre geçmiş sigortalılık süreleri gibi nazarı itibare alır. (2) Akit taraflardan birinin mevzuatına göre , belirli yardımların yapılması, sigortalılık sürelerinin özel bir sisteme tabi olan bir meslekte veya belirli bir meslekte veya belirli bir uğraşta geçmiş olması şartına bağlı bulunduğu takdirde, bu yardımların yapılması için diğer akit taraf mevzuatına göre geçen sigortalılık süreleri; sadece, bu sigortalılık sürelerinin benzer bir sistemde böyle bir sistem yoksa aynı meslekte veya aynı uğraşta geçmiş olması halinde nazarı itibare alınır.” kuralı, 22. maddesinde ise, “(1) Türk mevzuatına göre 17. madde hükmü uygulanmaksızın yardım talep hakkının mevcut olması durumunda yetkili Türk sosyal sigorta mercii, yardımı münhasıran Türk mevzuatına göre geçen süreleri dikkate alarak hesaplar. (2) Türk mevzuatına göre yardım hakkının sadece 17. maddenin uygulanması durumunda mevcut olması halinde Türk yetkili sosyal sigorta merci bu yardımı aşağıdaki şekilde tespit eder.(a) Yetkili sigorta merci ilk olarak her iki akit mevzuatına göre geçen sigortalılık sürelerinin münhasıran kendi mevzuatına göre geçmiş olsaydı müstehak olunacak yardım miktarını hesaplar. Şayet yardım bir sigortalılık süresine bağlı değilse yardımın miktarı nazari yardımdır. (b) Yetkili sigorta mercii, daha sonra (a) fıkrasına göre hesaplanan meblağın ilgiliye ödenecek bölümünü, kendi mevzuatına göre dikkate alınacak sigortalılık süreleri ile her iki akit taraf mevzuatına göre geçen sigortalılık süreleri arasındaki orana uygun olarak hesaplar. (c) Türk mevzuatına göre aylıklara ilave olarak yapılan yardımlar da (a) ve (b) bentlerine göre hesaplanır.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan Anlaşma kuralları uyarınca, her iki ülkede geçen hizmetlerin birleştirilerek aylık bağlanması durumunda; yetkili sigorta mercinin ilk olarak her iki akit mevzuatına göre geçen sigortalılık sürelerinin münhasıran kendi mevzuatına göre geçmiş olsaydı müstehak olunacak yardım miktarını hesaplaması daha sonra da hesaplanan meblağın ilgiliye ödenecek bölümünün, kendi mevzuatına göre dikkate alınacak sigortalılık süreleri ile her iki akit taraf mevzuatına göre geçen sigortalılık süreleri arasındaki orana uygun olarak hesaplanması gerekmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Hakkında Kanun’un Ek 19. maddesinde de, ” Bu Kanuna göre bağlanacak emekli, adi malûllük ve vazife malûllüğü aylıklarının alt sınırı, bu Kanuna bağlı gösterge tablosunun 14. derecesinin 2. kademesi üzerinden 30 fiili hizmet yılı için hesaplanacak emekli aylığıdır. Dul ve yetimlere ödenecek aylıklar, bu maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan alt sınır aylığının; (a) Dul ve yetim sayısı 3 ve daha fazla ise tamamından, (b) Dul ve yetim sayısı 2 kişi ise %90’ından, (c) Dul ve yetim sayısı 1 kişi ise %80’inden, az olamaz. Vazife malûlü erlerle, bunların dul ve yetimleri hakkında da yukarıdaki hükümler uygulanır. Harp malullüğü zammı ayrıca nazara alınır. (Ek fıkra: 21/4/2005 – 5335/3 md.) Ülkemiz ile diğer ülkeler arasında yapılan sosyal güvenlik anlaşmaları gereğince bağlanan kısmî aylıklar için bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek suretiyle anılan Kanun kapsamında bağlanacak aylıkların alt sınırı belirlenmiştir.
Görüleceği üzere, 5434 sayılı Kanunun Ek 19. maddesi uyarınca, bu Kanun kapsamında bağlanacak aylıkların alt sınırı hizmet süresinden bağımsız olarak belirlenmiş olup, Kanun kapsamındaki kişilere aylık yönünden sağlanan sosyal güvencenin alt sınırını oluşturmaktadır. Anılan kurala 5335 sayılı Kanunla 2005 yılında eklenen fıkra ile bu sınırın Ülkemiz ile diğer ülkeler arasında yapılan sosyal güvenlik anlaşmaları gereğince bağlanan kısmî aylıklar için uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık, Türkiye ile Avusturya’da geçen hizmetleri birleştirilerek 1.8.1997 tarihinde Emekli Sandığı tarafından aylık bağlanan davacıya 5434 sayılı Yasa’nın Ek 19. maddesinde öngörülen kural uyarınca alt sınır aylığı bağlanmasının hatalı olduğu ileri sürülerek geriye dönük borç çıkartılmasından kaynaklanmıştır.
Bu durumda, 5434 sayılı Kanun’un Ek 19. maddesinde belirlenen alt sınır aylığının Ülkemiz ile diğer ülkeler arasında yapılan sosyal güvenlik anlaşmaları uyarınca bağlanan kısmî aylıklar için uygulanmayacağı yolundaki fıkranın 2005 yılında maddeye eklendiği, davacıya ise 1997 yılında emekli aylığı bağlandığı dikkate alındığında; davacıya Türkiye Cumhuriyeti ile Avusturya Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Anlaşmasında belirtilen formül uyarınca hesaplanan aylığın alt sınır aylığının altında kalması nedeniyle alt sınır aylığı üzerinden aylık bağlanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yönde tesis edilen işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA; temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.2.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.