Danıştay Kararı 11. Daire 2009/6027 E. 2010/11763 K. 28.12.2010 T.

11. Daire         2009/6027 E.  ,  2010/11763 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No: 2009/6027
Karar No: 2010/11763

Kararın Düzeltilmsini İsteyen (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekilleri : …
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi kararını onayan Danıştay Onbirinci Dairesinin 29.04.2009 gün ve E:2007/8479, K:2009/4311 sayılı kararının, davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Olayda, …. Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü emrinde İş Kanununa tabi olarak görev yapmakta iken 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’ne memur olarak atanan davacının, eski kurumunda görev yaptığı süreye ilişkin kıdeme teşvik primi ile 2002 ve 2003 yıllarına ait izin ücretlerinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan dava İdare Mahkemesince süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Kararın kıdeme teşvik primine yönelik kısmı hukuka uygun görülmüştür.
Kararın izin ücretine ilişkin kısmına gelince;
İş Kanununda iş akdinin fesh edildiği tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde korunan izin ücreti hakkının, bu süre içerisinde ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava konusu edilmesi hukuken mümkün olduğundan, davayı süre aşımı nedeniyle reddeden kararda hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, karar düzeltme isteminin kabulü suretiyle İdare Mahkemesi kararının kıdeme teşvik primine ilişkin kısmının onanması, izin ücretine ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : ….
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54 ‘ncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen iddialar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan düzeltme isteğinin kabulü ile Danıştay Onbirinci Dairesinin 29.04.2009 günlü ve E:2007/8479, K:2009/4311 sayılı kararı kaldırıldıktan sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü emrinde İş Kanunu’na tabi olarak görev yapmakta iken 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 22. maddesi uyarınca İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne memur atanan davacının, eski kurumunda görev yaptığı süreye ilişkin olarak ödenmeyen kıdeme teşvik primi ile 2002 ve 2003 yıllarına ait izin ücretlerinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde 60 gün olduğu, davacının eski kurumu olan …’de çalıştığı döneme ilişkin kıdeme teşvik prim alacağı ile 2002 ve 2003 yıllarına ait yıllık izin ücreti alacağı için kurumdan ilişiğinin kesildiği 2.9.2004 tarihinden itibaren 60 gün içinde ya doğrudan dava açması ya da idareye yapacağı başvuru sonucunda isteminin kısmen, tamamen ya da zımnen reddi halinde 60 günlük süresi içinde dava açması gerekirken bu tarihten çok sonra 17.11.2005 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle açılan davada işin esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerin bulunması halinde mümkün olup; davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler, Mahkeme kararının, dava konusu işlemin kıdeme teşvik primine yönelik kısmına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Kararın, dava konusu işlemin izin ücretine ilişkin kısmına gelince;
10.6.2003 gün ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde, Kanun’un amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olarak belirlenmiş, Kanun’un 4. maddesindeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacağı, işyerleri, işverenler ve işveren vekilleri ve işçilerin, 3. maddedeki bildirim gününe bakılmaksızın bu Kanun hükümleri ile bağlı oldukları kurala bağlandıktan sonra aynı Kanun’un 32. maddesinin son paragrafında, ücret alacaklarında zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu, 53. maddesinde, işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verileceği ve bu haktan vazgeçilemeyeceği, 57. maddesinde, işverenin yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye yıllık izin dönemine ilişkin ücretini, ilgili işçinin izine başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorunda olduğu, 59. maddesinde ise, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin sürelerine ait ücretin, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödeneceği, bu ücrete ilişkin zaman aşımının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlayacağı kurallarına ver verilmiştir.
Yukarıda anılan düzenlemelerden, yıllık ücretli izin hakkının, ilgililerin bile kullanmaktan feragat edemeyeceği bir hak olduğu, hizmet akdinin sona ermesi halinde artık izin hakkının kullanılması mümkün olmadığından bu hakkın ücrete dönüşeceği ve daha önce kullanılamayan yıllık izinlere ait ücretin akdin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ilgiliye topluca ödeneceği, bu ücrete ilişkin zamanaşımı süresinin iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten başlayacağı ve beş yıl olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, …’de kapsam dışı personel statüsünde İş Kanunu’na tabi olarak çalışmakta iken, 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca 2.9.2004 tarihinde Orman Bölge Müdürlüğü’ne memur olarak atanan davacının, 17.11.2005 tarihinde davalı idareye başvurarak …’de görev yaptığı 20 yıl 1 aylık döneme ilişkin kıdeme teşvik primi ile 2002-2003 yıllarına ilişkin 38 günlük izin ücretinin ödenmesini istediği, idarece bu isteme yanıt verilmemesi üzerine ise, 6.2.2006 tarihinde İzmir İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçe ile görülen davayı açtığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, iş akdinin fesh edildiği tarihten itibaren beş yıllık zaman aşımı süresi içinde korunan izin ücreti hakkının, bu süre içinde ödenmesine karar verilmesi istemiyle davaya konu edilmesi hukuken mümkün olduğundan, davacı tarafından anılan süre dolmadan 2577 sayılı Yasa’nın 10. maddesi uyarınca idareye yapılan başvurunun reddi üzerine anılan Yasada düzenlenen altmış günlük dava açma süresi içerisinde açılan bu davanın esasının incelenmesi gerekirken, süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ve kısmen reddi ile …. İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının, dava konusu işlemin kıdeme teşvik primine ilişkin kısmının onanmasına oyçokluğu, izin ücretine ilişkin kısmının ise bozulmasına ve dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen Mahkemeye gönderilmesine oybirliği ile 28.12.2010 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY

İdari davaya konu edilecek idari işlemlerin idarece re’sen veya ilgililerin idareye başvuruları üzerine tesis edilebileceği, idarece re’sen tesis edilmiş bir işlem yoksa ilgililerin dava açma hakkından ve bu hakkın süresinde kullanılması gereğinden de söz edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, ortada henüz idari dava yoluna başvurmayı gerektirecek bir uyuşmazlığın bulunmadığı bu gibi durumlarda yasalarda aksine bir hüküm olmadıkça ilgililerin 2577 sayılı Kanunun 10. maddesine göre idareye başvurarak işlem tesis ettirmeleri ve bu işleme karşı anılan Yasanın 7. ve 10. maddelerinde belirtilen süreleri gözeterek dava açmaları mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden, …’de kapsam dışı personel statüsünde İş Kanunu’na tabi olarak çalışmakta iken, 4046 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca 2.9.2004 tarihinde Orman Bölge Müdürlüğü’ne memur olarak atanan davacı tarafından, …’de görev yaptığı 20 yıl 1 aylık döneme ilişkin kıdeme teşvik primi ile 38 günlük izin ücretinin ödenmesi istemiyle 17.11.2005 tarihinde yapılan başvurunun reddi üzerine, 6.2.2006 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan davaya konu olayda, davacının başvurusundan önce kendisine teşvik primi ödenmemesine ilişkin olarak idarece re’sen tesis edilmiş bir işlem mevcut olmadığı için dava açma süresinin 2577 sayılı Kanunun 7. ve 10. maddeleri gözönüne alınarak belirlenmesi gerektiğinden, 2577 sayılı Kanunun 11. maddesinin olayda uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır.
Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2006/2534, K:2008/1243 sayılı kararı da (Danıştay Dergisi 119. s.,72-73. sh.) bu görüşü destekler niteliktedir.
Bu itibarla, davacı tarafından yapılan başvurunun 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru olduğunun kabulü gerektiğinden, idareye yapılan başvurunun reddi üzerine altmış gün içinde açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Mahkeme kararının kıdeme teşvik primine ilişkin kısmının da bozulması gerektiği görüşüyle, Daire kararının onamaya ilişkin kısmına katılmıyorum.