Danıştay Kararı 11. Daire 2009/4790 E. 2009/9505 K. 09.11.2009 T.

11. Daire         2009/4790 E.  ,  2009/9505 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2009/4790
Karar No: 2009/9505
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :…
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalılar) : 1 – …
2 – …
İsteğin Özeti : … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalı … Valiliğince savunma verilmemiş olup, Davalı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz edilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde konutu yıkılan davacının hak sahibi kabul edilmesi yolundaki 5.2.2001 günlü başvurusunun süresinde yapılmadığından bahisle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın açılmamış sayılmasına ilişkin idare mahkemesi kararı temyiz edilmektedir
7201 sayılı Tebligat kanunu’nun “Adres Değişikliğinin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35′ inci maddesinde, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirmesi durumunda yenisini kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı, adresini değiştiren kimsenin yenisini bildirmemesi ve yeni adresin tebliğ memurunca tesbit edilememesi halinde tebliğ olunan evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı, asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı belirtilmiştir.
Davacının deprem nedeniyle ikamet ettiği “… Köyü Prefabrikleri No: … ” adresinde, … İdare Mahkemesinin 8.1.2008 tarihli posta giderinin tahsiline ilişkin yazı “muhatabın taşındığı, yeni adresinin bilinmediği” açıklaması ile iade edilmiştir.
Deprem nedeniyle geçici süreyle oturulan ve Danıştay Onbirinci Dairesinin E:2002/3814 sayılı yürütmenin durdurulması kararı üzerine davacının hak sahipliğinin kabul edilmesi sonucu adresinin değiştiği ve geçici konutların boşaltıldığı anlaşılmakta olup, bu durum karşısında davacının yeni adresi belirlenmek suretiyle, bu yeni adreste tebligata çalışılmadan dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına ilişkin mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görülmekle yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:
Dava; 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde konutu yıkılan davacının hak sahibi kabul edilmesi yolundaki başvurusunun süresinde yapılmadığından bahisle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; posta ücretinde azalma olması nedeniyle posta avansının yatırılması istemine ilişkin yazı, davacının temyiz dilekçesinde gösterdiği adresine tebliğ edilememesi nedeniyle 6.2.2008 tarihinde dosya işlemden kaldırılmış, bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle dosyanın işleme konulması istenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 3. fıkrasında; davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyasının işlemden kaldırılacağı ve varsa yürütmenin durdurulması kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağı, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiş, aynı Kanunun 60. maddesinde ise, Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işlerinin Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı kurala bağlanmıştır. Bu kural uyarınca uygulanması gereken 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde de kendisine veya adresine, Kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirmesi halinde yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu, bu takdirde bundan sonraki tebliğlerin yeni adrese yapılacağı, yeni adres bildirilmediği ve tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve evrakın eski adresin kapısına asıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı, bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğlerin muhataba yapılmış sayılacağı kabul edilmiştir.
Aktarılan Kanun maddelerinin birlikte incelenmesinden; dava dilekçesinde gösterilen yada davanın herhangi bir aşamasında yeni bir adresin bildirilmesinden sonra, gösterilen adrese yapılacak ilk tebligatın yapılamaması halinde dava dosyası hakkında 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 3. fıkrası hükmünün uygulanacağı, bu adrese Tebligat Kanununda gösterilen usullerden birine göre bir kez tebliğ yapıldıktan sonra ilgilinin adres değiştirmesi durumunda ise, kaza merciine bildirilmeyen yeni adresin tebliğ memurunca da tespit edilememesi halinde, sonraki tebliğlerin 7201 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca yapılacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle verilen dilekçede yeni tebligat adresi gösterildiği, bu adreste Danıştay Onbirinci Dairesinin 24.10.2002 tarih ve E:2002/3814 sayılı yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin kararının bizzat davacıya tebliğ edildiği, Danıştay Onbirinci Dairesinin temyiz ve karar düzeltme kararları ile davalı idarenin karar düzeltme dilekçesinin ise “davacının adresten taşınmış” olması nedeniyle 7201 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca tebliğ edildiği, temyiz aşamasında bozulan Mahkeme kararı sonrasında İdare Mahkemesince dosyanın esas kaydına alındığı, posta ücretinde azalma olması nedeniyle noksan ücretin yatırılması amacıyla çıkarılan 8.1.2008 tarihli tezkerenin davacı adresine tebliğinde daha önce Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ işleminin yapılmış olduğu gözetilmeksizin, aynı adreste yapılmaya çalışılan tebliğin bu kez Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uygulandıktan sonra 2577 sayılı Kanunun 26/3. maddesi uyarınca önce dosyanın işlemden kaldırıldığı, bilahere davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının temyiz dilekçesinde gösterdiği adreste herhangi bir değişiklik bulunmaması ve bu adrese daha önce usule uygun bir tebliğin yapılmış olması karşısında, dosyanın işlemden kaldırılmasına neden olan tebliğin, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinde öngörülen usul ve yöntem yerine, aynı Kanunun 21. maddesi hükmü uyarınca yapıldığı görüldüğünden, usulüne uygun yapılmayan tebliğ işlemi sonucunda dosya işlemden kaldırıldıktan sonra, bir yıl içinde yeni adres bildirilmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar veren İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, Mahkeme kaydına 01.07.2009 tarihinde giren temyiz dilekçesi ve eki belgelerinden, davacının tebligata elverişli yeni adresini bildirdiği ve noksan posta ücretini tamamladığı anlaşıldığından, bu aşamada Mahkemece işin esası hakkında bir karar verileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, işin esası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmediğinden …TL harcın istemi halinde davacıya iadesine 09.11.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.