Danıştay Kararı 11. Daire 2009/4307 E. 2012/8265 K. 13.12.2012 T.

11. Daire         2009/4307 E.  ,  2012/8265 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2009/4307
Karar No : 2012/8265
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulmasını istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık konusu olayda, tartışılması gereken husus, daha önce davacı lehine verilmiş ve kesinleşmiş yargı kararı kararı ile aleyhine olan içtihatları birleştirme kararından hangisinin uygulanması gerektiğidir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararlarının ileriye yönelik olarak yargı yerlerini ve idareleri bağlayıcı olduğu, kesinleşmiş yargı kararlarını ortadan kaldırmayacağı tartışmasızdır.
İdari işlemler, niteliksel olarak farklılıkları gösterebilmektedir. Bazı işlemler ilgiliye bir kere uygulanabilirken, bazı işlemler sürekli olarak uygulanabilmektedir. Birer örnek vermek gerekirse, bir memur hakkında tesis edilen atama, disiplin cezası gibi işlemler, sebep unsuru var olması halinde bir kere uygulanabilirken, belli bir parasal haktan yararlandırma veya yararlandırmama, fiili hizmet süresi zammı uygulama veya uygulamama gibi işlemler ilgili hakkında, konuyu düzenleyen mevzuat hükümleri var oldukça periyodik olarak uygulanan işlemlerdir.
İçtihatları birleştirme kararlarının, yukarıda örneklenen işlemler bakımından uygulaması da farklı olacaktır. Bir kere uygulanan işlemlerde, anılan Kurul kararlarının, lehe veya aleyhe geriye yürümeyeceği, başka bir ifade ile, ilgili aleyhine bir işlemi veya yargı kararını, lehine bir Kurul kararının, lehine bir işlemi veya yargı kararını da aleyhine bir Kurul kararının ortadan kaldırmayacağı, idarelere yeni bir işlem tesis etme hak ve yetkisi vermeyeceği gibi, işlemlerini geri alma zorunluluğu da getirmeyeceği tartışmasızdır. Periyodik olarak tesis edilen işlemlerde ise, Kurul kararının Resmi Gazete’de yayımından itibaren, önceki lehe veya aleyhe işlemlere dokunulmaksızın, ileriye yönelik olarak uygulanabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu kabul, Anayasamızın 10. maddesinde ifade edilen “kanun önünde eşitlik” ilkesinin bir gereğidir.
Bu çerçevede dava konusu uyuşmazlığa bakıldığında, dava konusu işlemle, davacının dul aylığına uygulanan ek gösterge rakamının ileriye yönelik olarak ve Kurul kararına uygun olarak düşürüldüğü, başka bir ifade ile davalı idarece davacının lehine olan yargı kararının, doktrinde bir hukuk normu olarak kabul görmüş olan ve kendisi için bağlayıcı olan içtihatları birleştirme kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasına kadar uygulandığı görüldüğünden, davacının dul aylığına uygulanan ek gösterge rakamının düşürülmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
İçtihatları birleştirme kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihi takip eden aybaşı olan 01.04.2008 tarihinden düzeltme işleminin yapıldığı 31.07.2008 tarihine kadar yapılan fazla ödemenin davacı adına borç çıkarılmasına gelince; anılan döneme ait aylıkların davacı lehine kesinleşmiş yargı kararı uyarınca ödendiği, yani fazla veya yersiz ödeme niteliğinde değerlendirilemeyeceği, göz önüne alındığında, geri alınamayacağı açık olduğundan, dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kısmen reddi ve kısmen kabulü ile, kararın, davacının dul aylığına uygulanan ek gösterge rakamının 3600′ den 2.200′ e düşürülmesine ilişkin işlemin iptali isteminin reddine yönelik kısmının onanması, geriye yönelik borç çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali ve yapılan kesintilerin, kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminin reddine yönelik kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Dava, … – … Madenleri San. Tic. A.Ş. Genel Müdürlüğü … Müdürlüğünde şef olarak görev yapmakta iken, 18.1.1996 tarihinde isteği üzerine ekmekliye sevk edilen ve emekli aylığı almakta iken 17.3.2000 tarihinde vefat eden eşinden dolayı dul aylığı alan davacı tarafından, almakta olduğu aylıklara uygulanan ek gösterge rakamının 3.600’den 2.200’e düşürülmesine ve 01.04.2008 – 31.07.2008 tarihleri arasında yapılan fazla ödemenin adına borç çıkarılmasına, bu tutarın aylıklarından kesilmesine ilişkin işlemin iptali ile yapılan kesintilerin, kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 25.03.2008 tarihli ve 26827 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 07.12.2007 tarihli ve E:2005/2, K:2007/1 sayılı, ek göstergenin belirlenmesinde, mezuniyetin değil, bulunulan kadronun esas alınması gerektiği yolundaki kararına uygun olarak tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, Mahkeme kararının, hukuka aykırı olduğunu öne sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasa’nın 2. maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiş, bu ilkenin işlerlik kazanması için de, 138. maddede, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları; bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde de, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu belirtilmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun “İçtihatları Birleştirme Kurulunun Görevleri” başlıklı 39. maddesinde, İçtihatları Birleştirme Kurulunun, dava dairelerinin veya idari ve vergi dava daireleri kurullarının kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık görüldüğü veyahut birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerekli görüldüğü takdirde, Danıştay Başkanının havalesi üzerine, Başsavcının düşüncesi alındıktan sonra işi inceleyeceği ve lüzumlu görürse, içtihadın birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkında karar vereceği, 40. maddesinin 3. fıkrasında, Kurulun, içtihatların birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkındaki kararlarının, gönderildikleri tarihten itibaren bir ay içerisinde Resmi Gazete’de yayımlanacağı, 4. fıkrasında da bu kararlara, Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idarenin uymak zorunda oldukları kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının murisi olan … tarafından, mühendis kadrosunda görev yapmadığından bahisle ek gösterge rakamının 3600’den 2200’e düşürülerek, fazla ödenen emekli ikramiyesi ve aylıklarının adına borç çıkarılmasına ilişkin işlemlerin iptaline karar verilmesi istemiyle davalı idareye karşı açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:.. sayılı kararıyla; … – … Madenleri San. Tic. A.Ş. Genel Müdürlüğü … Müdürlüğünde teknik şef olarak görev yapmakta iken 11.6.1990 tarihinde … Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünü bitiren ve idarece kendisine mühendisler için öngörülen ek gösterge rakamı uygulanan davacının, 18.1.1996 tarihinde emekliye ayrılması üzerine Emekli Sandığınca 1. derecenin 4. kademesi ve 3600 ek gösterge rakamı üzerinden emekli aylığı bağlandığı, 657 sayılı Kanun’un 43/B maddesi ve Ek I sayılı cetvelinde ek göstergeden yararlanmada mezuniyet durumu itibariyle kazanılmış olan akademik unvanı dikkate alınarak ayrıca o kadroya atanma şartının aranmadığı, bu durumda, davacının ek gösterge rakamının mühendisler için öngörülen 3600 olarak belirlenmesi gerektiğinden, ek gösterge rakamının 2200’e düşürülerek, fazla yapılan ödemelerin adına borç çıkarılmasına ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, davalı idarece bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onbirinci Dairesinin 18.09.2002 tarihli ve E:2000/7700, K:2002/2830 sayılı kararı ile Mahkeme kararının onandığı, bu karara karşı yapılan karar düzeltme isteminin ise Danıştay Onbirinci Dairesinin 19.04.2004 tarihli ve E:2002/5153, K:2004/1824 sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği ancak daha sonra, dava konusu işlemlere karşı açılmış olan davalarda verilmiş olan kararlar arasında aykırılık bulunduğundan bahisle verilen ve 25.03.2008 tarihli ve 26827 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun, ek gösterge rakamının belirlenmesinde, mezuniyetin değil, bulunulan kadronun esas alınması gerektiği yolundaki 07.12.2007 tarihli ve E:2005/2, K:2007/1 sayılı kararına istinaden, davalı İdare dava konusu işlemle davacının murisinin maaşına uygulanan ek gösterge rakamının 3.600’den 2.200’e düşürülerek 01.04.2008 – 31.07.2008 tarihleri arasında yapılan fazla ödemenin adına borç çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararları Danıştay dava daireleri veya dava daireleri kurullarının benzer konuda verdikleri kararları arasında, mevzuat hükümlerinin farklı yorumlanması sonucunda ortaya çıkan aykırılık ve uyuşmazlıkların giderilmesini sağlamak amacıyla verilen ilke kararlardır. Belli bir konuda uyulması gerekli hukuki yorumu belirleyen ve tarafları olmayan bu kararlar verildikleri tarihte yargı yerlerinde görülmekte olan veya daha sonra görülecek olan uyuşmazlıkların çözümünde mahkemeleri bağladığı gibi idarelerce tesis edilecek işlemlerde de idareleri bağlayıcıdırlar. Ancak İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararlarının kesinleşmiş yargı kararları bakımından geriye yürütülemeyeceği bu kararlara aykırı olmakla birlikte, aynı konuda daha önce açılmış bir davada verilmiş ve kesinleşmiş olan idari yargı kararlarının sonuçlarını ortadan kaldıramayacağı ve idarelerce bu kararlara göre tesis edilmiş işlemlerin varlıklarını sürdürecekleri kuşkusuzdur.
Kesin hükmün varlığı davanın konusu, sebepleri ve taraflarının aynı olması koşuluna bağlıdır. İdari işlemlerle ilgili olarak idari yargı yerlerince verilen iptal kararlarının, yeni bir hukuki durum yaratması nedeniyle inşai ve kamu düzeni sağlayıcı etkisi bulunduğu idare hukukunun benimsenmiş prensiplerindendir.
Nitekim 20/06/1970 gün ve 1970/27 sayılı Danıştay İçtihatların Birleştirilmesi Kurulu kararında bu husus açıkça belirtilmiştir.
Aksi düşüncenin kabulü halinde TC Anayasasının 138/son maddesi ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun idarelerin Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarının icaplarına göre gecikmeksizin işlem tesis etmeye mecbur olduklarına ilişkin 28. maddesi ile ulaşılmak istenen amaçla çelişeceği, kişilerin kesinleşmiş yargı kararı ile kazandıkları subjektif haklarının ortadan kalkmasının söz konusu olacağı, bu durumun ise “Hukuk Devleti” ve “İdari İstikrar”ın vazgeçilmez gereklerinden olan “vatandaşların hukuki güvenliği” ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır.
Öte yandan bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hükmün dava konusu şeyin mülkiyetini taraflardan birisi dolayısıyla devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak kazanan kişiler hakkında da geçerli olacağı tabiidir.
Bu itibarla, vefat eden eşi … ‘den dolayı davalı İdareden maaş almakta olan davacı ile ilgili olarak … hakkında mezuniyet durumu ve unvanı göz önüne alınarak tarafına, mühendisler için öngörülen 3.600 ek göstergenin uygulanması gerektiği yolunda verilmiş ve kesinleşmiş yargı kararı sonucuna göre İdarece tesis edilen işlemlerin daha sonra verilmiş olan İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararından bahisle ortadan kaldırılarak ek gösterge rakamının 2.200 olarak belirlenmesi ve geriye yönelik adına borç çıkarılmasına ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA; dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemeye gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13/12/2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.