Danıştay Kararı 11. Daire 2009/1233 E. 2013/979 K. 08.02.2013 T.

11. Daire         2009/1233 E.  ,  2013/979 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2009/1233
Karar No : 2013/979
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hâkimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, yurt içi ve yurt dışı hizmet süreleri birleştirilerek yurt içinde geçen hizmet süresi ile orantılı olarak kısmi aylık bağlanan ve daha sonra talebi üzerine, 61 yaşını doldurması nedeniyle 15 hizmet yılını tamamlayacak şekilde borçlandırılarak kısmi aylığı tam aylığa dönüştürülen davacının, 25 hizmet yılını tamamlayacak şekilde borçlanması gerektiğinden bahisle tam aylığın tekrar kısmi aylığa dönüştürülmesine ilişkin işlem ile yersiz ödendiği ileri sürülen emekli aylığı farklarının adına borç çıkartılarak, emekli aylıklarından 1/4 oranında kesilmek suretiyle tahsiline ilişkin işlemin iptali ile yapılan kesintilerin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 3201 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümlerine göre, tam aylık talebinde bulunan davacının, kısmi aylığın bağlandığı tarihteki yaşı dikkate alındığında 25 hizmet yılını tamamlayacak şekilde borçlanması gerekirken, 15 hizmet yılını tamamlayacak şekilde borçlandığının anlaşıldığı, bu nedenle tam aylık bağlanmasına yetecek kadar hizmet süresini borçlanmadığı anlaşılan davacının tam aylığının, kısmi aylığa dönüştürülerek adına borç çıkartılmasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un “Kısmi Aylıklar” başlıklı 9. maddesinde, sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle sosyal güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar, talep ettikleri takdirde, tahakkuk ettirilen borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmi aylıklarının, borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrileceği, bu Kanun hükümlerine dayanılarak yürürlüğe konulan, Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında 3201 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin değişik 14. maddesinde, sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine sosyal güvenlik kanunlarına göre kısmi aylık bağlanmış olanların, diledikleri takdirde yurt dışında geçen ve tam aylık için yeterli gün sayısını borçlanabilecekleri, aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sigortalılık süresi aranmaksızın ilk aylık tarihindeki veya ölüm tarihindeki mevzuat hükümlerinin uygulanacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının kısmi aylığının tam aylığa dönüştürülmesi için borçlanılması gereken hizmet süresinin tespitinde, davacının tam aylık talebinde bulunduğu tarihteki yaşı dikkate alınmaksızın, ilk aylık (kısmi aylık) tarihindeki yaşının esas alındığı ve böylelikle 15 hizmet yılını tamamlayacak şekilde borçlanması yerine 25 hizmet yılını tamamlayacak şekilde borçlanması gerektiğinden bahisle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre uyuşmazlık, davacının kısmi aylığının tam aylığa yükseltilmesi için borçlanması gereken hizmet süresinin tespitinde, davacının tam aylık talebinde bulunduğu tarihteki yaşının mı, yoksa ilk aylığın (kısmi aylığın) bağlandığı tarihteki yaşının mı esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
3201 sayılı Kanunda, kısmi aylık tam aylığa dönüştürülürken borçlanılacak hizmet süresinin tespitinde, kısmi aylığın bağlandığı tarihteki hükümlerin uygulanacağı yolunda bir düzenleme bulunmamasına karşın, anılan Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin 14. maddesinin son fıkrasında; “Aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sigortalılık süresi aranmaksızın ilk aylık tarihindeki veya ölüm tarihindeki mevzuat uygulanır.” kuralına yer verilmek suretiyle tam aylık talebinde bulunulan tarih yerine, çok önce bağlanmış olan kısmi aylık (ilk aylık) tarihi esas alınarak borçlanılacak hizmet süresinin tespiti öngörülmüş olup anılan Yönetmelik kuralı dayanağı olan yasa hükümlerine aykırıdır.
Zira, 3201 sayılı Yasanın 9. maddesinde, kısmî aylık bağlanmış olanların talep ettikleri takdirde borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmî aylıklarının tam aylığa çevrileceği kurala bağlanmış olup, talepte bulunma bakımından zaman kısıtlaması içermeyen ve borcunu tamamen ödeme dışında bir koşula yer verilmeyen bu yasal düzenlemede yer almayan koşulların düzenleyici idari işlemlerle yürürlüğe konulamayacağı konusunda duraksamaya yer yoktur.
Anayasanın 124. maddesi uyarınca kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere yürürlüğe konulan yönetmelikler hiç bir yasa hükmüne aykırı kural içeremeyeceklerinden ve dayanağı olan Yasa hükümlerine aykırı bulunduğu anlaşılan söz konusu Yönetmelik hükmünün iptal edilmemiş olması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulû Kanunu’nun 7. maddesinin 4. bendi uyarınca bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel teşkil etmeyeceğinden, anılan Yönetmelik hükmüne göre tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 (onbeş) gün içerisinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 8.2.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.