Danıştay Kararı 11. Daire 2008/16024 E. 2010/10257 K. 08.12.2010 T.

11. Daire         2008/16024 E.  ,  2010/10257 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2008/16024
Karar No: 2010/10257
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; davalı idare tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden; Sandık iştirakçisi iken borçlanma isteminde bulunmadığı gibi yaş haddinden emekliye ayrıldığı tarihten itibaren 5434 sayılı Kanun’da öngörülen süre içinde de borçlanma isteminde bulunmayan davacının, intibakında değerlendirilen sürenin fiili hizmet süresine eklenmesi mümkün bulunmadığından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49′ uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye yerleşen ve öğretmen olarak görev yapmakta iken yaş haddinden emekliye ayrılan davacının, Bulgaristan’da öğretmen olarak geçen süresinin 2/3’ü intibakında değerlendirildiği halde fiili hizmetinde değerlendirilmemesi üzerine bu sürenin hizmetinde değerlendirilerek emekli ikramiyesi ve emekli aylığının yeniden düzenlenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile emekli ikramiyesi ve emekli aylığı farklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu uyarınca, Türk vatandaşı olma koşulunun yalnızca Emekli Sandığı iştirakçisi olabilmenin bir şartı olduğu, borçlanabilmek için borçlanılacak sürenin Türk vatandaşılığında geçmesinin gerekmediği ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 29.12.1983 gün ve E:1983/3, K:1983/12 sayılı kararı ile de bu hususun vurgulandığı, buna göre davacının Türk vatandaşlığına geçmeden önceki hizmet süresinin emekliliğe esas alınmaması ve bu sürenin borçlandırılmamasına ilişkin davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan davacının uyuşmazlığa esas süreyi borçlandığı iddiasının ise idarece yapılacak borçlandırma sırasında dikkate alınacağı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, davacının, Bulgaristan’da Bulgar vatandaşı olarak geçen hizmetinin borçlandırılmak suretiyle emekliliğe esas fiili hizmet süresine eklenmesinin hukuken mümkün olmadığı, davacının borçlandırıldığı iddiasının ise gerçeği yansıtmadığı, Bulgaristan’da geçen hizmetlerinin sadece derece ve kademe intibakında değerlendirildiği ileri sürülmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun ek 31. maddesinde, iştirakçilerden veya dul ve yetimlerinden 102. maddede yazılı süreler içerisinde yazı ile Sandığa müracaat etmeleri halinde borçlanmaya konu hizmetlerinin Kanunda belirlenen esaslar dahilinde borçlandırılacağı, 102. maddeye göre başvuru için öngörülen bu süreler ise; istek ile emekliye ayrılacak olanlar yönünden, istek tarihinden en az 6 ay önce, kurumlarınca re’sen (malüllük veya yaş haddi dahil) emekliye ayrılacak olanlarla ölenler yönünden, görevleri ile ilgilerinin kesildiği tarihlerden itibaren en geç 6 ay olarak belirlenmiştir.
İlke olarak, kazanılmış hak aylığı intibakı ile kişinin kazanılmış hak aylığı, emekli intibakı ile de emekliliğe esas aylığı tespit edilmekte, kurum kesenek ve kişi karşılıklarının tespit edilen bu derece ve kademe üzerinden ödeneceği belirlenmekte olup, intibak hükümlerinden yararlandırılan ilgililerin, intibaklarında değerlendirilen hizmet süreleri fiili hizmet süresine eklenmemektedir. İntibak yaptırarak emekliye ayrılanların, emekli aylığı ve emekli ikramiyesinin hesabında fiili hizmet süresi önem kazandığından, intibakta değerlendirilen sürelerin fiili hizmet süresinde de değerlendirilmesini isteyen ilgililerin, belli hizmet süreleri yönünden ayrıca borçlanmaları gerekmektedir.
Bu husus özellikle, zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye yerleşen soydaşlar açısından önem kazanmaktadır. Buna göre, zorunlu göçle Türkiye’ye gelip Emekli Sandığına tabi görevde bulunanların, 657 sayılı Kanun’un Ek Geçici 59. maddesi ve bu maddenin atıfta bulunduğu Ek Geçici 2. maddesinin çeşitli fıkraları uyarınca yurt dışında geçen ve Emekli
Sandığına tabi görev kapsamındaki hizmetlerinin (12 yılı geçmemek üzere); teknik hizmetler sınıfı, sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı için 3/4’ü, öğretmen olarak görev yapanların ise 2/3’ü kazanılmış hak aylığı ve emekli keseneğine esas aylıklarına ilişkin intibaklarında değerlendirilmektedir. İntibakta değerlendirilen bu süreler, ilgililerin fiili hizmet süresinde sayılmadığından, fiili hizmet sürelerinde değerlendirilebilmesi için borçlanma hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Öte yandan, Emekli Sandığı’na tabi bir görevde çalışanların, 5434 sayılı Kanun’da bahsedilen hizmetlerini borçlanabilmeleri için, talepte bulundukları sırada Emekli Sandığı iştirakçisi olmaları ve borçlanma talebinin, iştirakçi olunan sürenin her hangi bir zamanında, ancak isteğe bağlı emekli olacaklar bakımından, emeklilik talep tarihinden en az altı ay önce Kuruma bildirilmesi zorunludur.
Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç ederek belli süre çalıştıktan sonra emekli olmak için ilgili Sosyal Güvenlik Kurumlarına başvuran soydaşlar, emeklilik için yeterli hizmet süresini tamamlayamadıklarından dolayı “emekli olamama” gibi hukuki bir sorunla karşılaşmışlardır.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 29.12.1983 gün ve E:1983/3, K:1983/12 sayılı kararında; 5434 sayılı Kanun’da yazılı süreler içinde başvurulması koşuluyla başvuru tarihinde iştirakçi statüsünde bulunan kimselerin, Bakanlar Kurulu Kararı ile vatandaşlığa kabul tarihinden önce geçmiş hizmetlerini borçlanabilecekleri belirtilmiş, ancak emekli olduktan sonra borçlanma yoluna gidilebileceğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.
Nitekim, 2008 yılında, 3201 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 6. madde ile emeklilik hakkını hizmet süresi yönünden tamamlayamadığından emekli olamayan Türk soylu vatandaşlar için düzenleme yapılmış, 65 yaşını tamamladıkları halde 5434 sayılı Yasa’da öngörülen 15 yıllık fiili hizmet süresini tamamlayamama nedeniyle emekli olamayan vatandaşların, yurt dışında geçen ve belgelendirilen çalışma sürelerini borçlanmaları suretiyle sosyal güvenlikleri sağlanmıştır.
Sözü edilen değişiklikler de göz önünde bulundurulmak suretiyle yurt dışı hizmet borçlanması yapmak için gereken şartlar arasında yer alan Türk vatandaşı olma koşulu, 3201 sayılı Yasanın Geçici 6. maddesinde, “zorunlu göçe tabi tutulan, Türk vatandaşı olup Türkiye’de ikamet eden”ler yönünden değiştirilmiş, ancak bu kişilerin 2022 sayılı Kanun dahil olmak üzere sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almamaları koşuluna yer verilmiştir.
Buna göre, 2022 sayılı Kanun dahil olmak üzere herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan gelir veya aylık alanların, başka bir ifade ile emekliye ayrılarak Sandık iştirakçisi olma özelliğini yitirenlerin borçlanamayacağı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye yerleşen ve 18.12.1989 ila 14.7.2007 tarihleri arasında öğretmen olarak görev yapan ve yaş haddinden emekliye ayrılan davacının, Bulgaristan’da öğretmen olarak geçen süresinin 2/3’ünün intibakında değerlendirildiği halde fiili hizmetinde değerlendirilmemesi üzerine bu süreyi borçlandığı zannıyla hizmetinde değerlendirilmesi istemiyle davalı idareye başvuruda bulunduğu, isteminin reddi üzerine bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Sandık iştirakçisi iken borçlanma isteminde bulunmayan ve yaş haddinden emekliye ayrıldığı halde 5434 sayılı Kanun’da öngörülen süre içinde de borçlanma isteminde bulunmayan davacının, intibakında değerlendirilen sürenin fiili hizmet süresine eklenmesi mümkün olmadığından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine, 8.12.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.