Danıştay Kararı 11. Daire 2007/5797 E. 2008/2921 K. 28.03.2008 T.

11. Daire         2007/5797 E.  ,  2008/2921 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No: 2007/5797
Karar No: 2008/2921

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf (Davalı): …Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekilleri: …

İsteğin Özeti: Dava, … Holding A.Ş.’de kapsam dışı personel statüsünde görev yapmakta iken kurumun özelleştirme kapsamına alınması üzerine 4046 sayılı Kanunun 22. maddesi uyarınca memur olarak atanan davacının, iş sözleşmesine dayalı iş ilişkisinin sona ermesi nedeniyle ödenmesi gereken …-YTL kıdem tazminatının 12.1.2004 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. …İdare Mahkemesinin …gün ve E:…, K:…sayılı kararıyla; davacının iş akdinin 12.1.2004 tarihinde fesh edilmiş olması nedeniyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesi uyarınca, bu tarihten itibaren altmış gün içinde doğrudan veya idareye yapacağı başvurunun reddi üzerine hak ettiğini ileri sürdüğü kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle dava açması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra 13.2.2006 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: İş akdinin fesh edildiği tarihten itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde her zaman korunan kıdem tazminatı hakkının, bu süre içinde ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava konusu edilmesi hukuken mümkün olup, aksi yöndeki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, …Holding A.Ş.’de kapsam dışı personel statüsünde görev yapmakta iken kurumun özelleştirme kapsamına alınması üzerine 4046 sayılı Kanunun 22. maddesi uyarınca memur olarak atanan davacının, iş sözleşmesine dayalı iş ilişkisinin sona ermesi nedeniyle ödenmesi gereken …-YTL kıdem tazminatının 12.1.2004 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun “Kuruluşlardaki Personelin Nakli” başlıklı 22. maddesinin 15.8.2003 gün ve 25200 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve davacının iş akdinin fesh edildiği tarihte yürürlükte bulunan 4971 sayılı Yasa ile değişik 4. fıkrasında, “Bu maddenin birinci fıkrasına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilen personelin, eski kurumları ile ilişkilerinin kesilip yeni kurumlarında göreve başlayacakları tarihe kadar geçecek nakil sürecinde eski kadro veya pozisyonlarına ilişkin aylık ücret, varsa ikramiye, ücrete bağlı diğer malî haklar, sosyal hak ve yardımlar (harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı) Özelleştirme Fonundan ödenir ve bunlardan T.C. Emekli Sandığına tâbi olanların bu süre içinde Sandıkla olan ilgileri devam eder. Bu personelden nakil sürecinde emekli olanlara T.C. Emekli Sandığınca ödenen emekli ikramiyeleri, makam, görev ve temsil tazminatları ile ölüm yardımı ödenmesini takiben iki ay içerisinde faturası karşılığında Hazine tarafından T.C. Emekli Sandığına ödenir. Nakle tâbi personelin nakil sürecinde hak kazanması halinde alacağı kıdem tazminatı özelleştirilen kuruluş tarafından ödenir. Ancak, özelleştirilen kuruluşun işletme veya işletme birimi olması halinde bu kuruluşta çalışan nakle tâbi personelin nakil sürecinde hak kazanacağı kıdem tazminatı, işletme veya işletme biriminin bağlı olduğu kuruluş tarafından ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.
10.6.2003 gün ve 25134 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olarak belirlenmiş, bu Kanunun 4. maddesindeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacağı, işyerleri, işverenler ve işveren vekilleri ve işçilerin, 3. maddedeki bildirim gününe bakılmaksızın bu Kanun hükümleri ile bağlı oldukları kurala bağlanmıştır
Bu hükümlerin bir arada değerlendirilmesinden, 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi uyarınca, nakil sürecinde kıdem tazminatına hak kazanacak personelin, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda İş Kanununa tabi ve iş sözleşmesine dayalı olarak istihdam edilen personel olduğu ve kıdem tazminatına hak kazanma halinin ise yine iş hukuku esaslarına göre belirlenmesi gerektiği tartışmasız bulunmaktadır.
Uyuşmazlık Mahkemesinin, …günlü ve E:…,…sayılı ilke kararı ile, özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarda görev yapan kapsam dışı personelin kurumları ile olan ihtilafların idari yargı yerinde çözümleneceği kurala bağlanmış ise de, belirtilen ihtilafları çözmekle görevli yargı yerini belirleyen bu kararın, ihtilafın çözümünde uygulanacak hukuk kurallarını değiştirmediği açık olup, yukarıda belirtildiği gibi İş Kanununa tabi ve iş sözleşmesine dayalı olarak istihdam edilen kapsam dışı personelin kıdem tazminatı ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtıkları davalarda da, iş hukuku usul ve esaslarının dikkate alınması gerektiği açıktır.
Anayasanın 10. maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesi de, aynı hukuki esaslara, yani iş hukukuna tabi olarak, kamu sektöründe veya özel sektörde yer alan işverenlere bağlı olarak istihdam edilen işçiler için, kıdem tazminatının hak edilme esas ve usulleri konusunda farklı uygulama yapılmasına imkan vermemektedir.
Gerek İş Kanunu’nda, gerekse Borçlar Kanununda, kıdem tazminatının ödenmesi süresi konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Yargı kararlarında ve öğretide, sosyal güvenlik hakkının bir gereği olarak işçiye tanınan kendine özgü bir hak olan kıdem tazminatı konusunda hak kayıplarının da önüne geçebilmek için, 10 senelik genel zamanaşımı süresinin geçerli olduğu, kıdem tazminatının iş akdinin fesh edildiği tarihten itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresi içinde, işçinin istemi olmasa bile işveren tarafından ödenmesi gerektiği, ödenmemesi durumunda da yine aynı süre içinde her zaman dava açılabileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, kıdem tazminatı hakkı 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde korunmaktadır.
Buna göre, iş akdinin fesh edildiği tarihten itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde korunan kıdem tazminatı hakkının, bu süre içinde ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava konusu edilmesi hukuken mümkün olup, aksi yöndeki mahkeme kararında hukuki isabet görülememiştir.
Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulü ile,…İdare Mahkemesinin …gün ve E:…, K:…sayılı kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen idare mahkemesine gönderilmesine, 28.3.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.