Danıştay Kararı 11. Daire 2007/5080 E. 2009/8694 K. 23.10.2009 T.

11. Daire         2007/5080 E.  ,  2009/8694 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No: 2007/5080
Karar No: 2009/8694

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalılar) : 1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : …
2- … Genel Müdürlüğü
Vekili :
İsteğin Özeti : …. İdare Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının; davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı idarelerce istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; … Genel Müdürlüğünde sözleşmeli personel olarak görevli iken emekli olan davacı tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 37. ve 64. maddelerinden yararlandırılması yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile tüm yasal haklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; … Genel Müdürlüğü yönünden, kesinleşen hüküm nedeniyle davanın incelenmeksizin reddine, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına karşı açılan kısım yönünden ise, Emekli Sandığının, 657 sayılı Kanunun 37. ve 64. maddelerini doğrudan uygulama yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesinde; ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, bu başvuruya altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bitim tarihinden itibaren dava açma süresi olan altmış gün içinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm, ilgililerin haklarında bir idari işlem yapılması için idareye her zaman için başvuru yapabilmelerine ve bu başvurunun reddedilmesi üzerine dava açabilmelerine olanak tanımaktadır. Daha önce ilgililerin idareye başvuruda bulunmuş veya başvuruda bulunduktan sonra dava açmış olmaları, etkisi devam eden ve her defasında idare tarafından ayrı bir işlem yapılması gereken durumlarda idareye başvuruda bulunup işlem tesis edilmesini isteme ve bunun üzerine dava açma haklarını ortadan kaldırmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 37. ve 64. maddelerinden yararlandırılmak istemiyle tarihsiz dilekçeyle yaptığı ilk başvurusunun 29.4.1997 tarihli işlemle, 4.2.2000 tarihli başvurusunun 8.2.2000 tarihli işlemle ve 21.6.2004 tarihli başvurusunun 24.6.2004 tarihli işlemle reddi üzerine 1.7.2004 tarihinde açılan davanın, … İdare Mahkemesinin … gün ve E:… , K: … sayılı kararıyla süre aşımı yönünden reddedildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacının anılan kararın verilmesinden sonra aynı istemle 19.1.2006 tarihinde aynı taleple yeni bir başvuruda bulunduğu ve başvurunun reddi üzerine temyizen incelenmekte olan bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar İdare Mahkemesince, 17.9.2004 tarihinde emekliye ayrılan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 37. ve 64. maddelerinden yararlandırılması istemiyle yaptığı 21.6.2004 tarihli başvurusunun reddi üzerine açılan davanın … İdare Mahkemesince süre aşımı yönünden reddedilmesi ve söz konusu kararın kesinleşmesi nedeniyle görülmekte olan bu davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmiş ise de, davacının isteminin reddedilmesinin her emekli aylığı aldığında süregelen etkiler doğurması karşısında, ilgililerin bu istemle yapacakları her bir başvuru üzerine tesis edilen işlemin ayrı bir işlem olduğunun kabulü gerekmektedir.
Kaldı ki, yargı kararlarının kesin hüküm sonucunu doğurması ve aynı uyuşmazlığın yeni bir dava konusu yapılamaması için hükmün maddi anlamda kesinleşmiş ve uyuşmazlığı bütün bir gelecek için sona erdirmiş olması gerekmektedir. Davanın süre aşımı nedeniyle reddine dair kararlar sadece davanın sona erdirilmesi amacına hizmet eden ve ilgilinin başvurusu ile hükmün verildiği tarih arasındaki dönemi kapsayan bir sonuç doğuran, uyuşmazlığı esastan çözmeyen şekli anlamda kesin hüküm niteliğindedir.
Davacının 19.1.2006 tarihli başvurusunun reddine ilişkin 13.2.2006 tarihli işlemin süre ret kararına konu işlemden sonraki tarihli bir işlem olması bakımından, aynı işleme ilişkin bir kesin hükmün mevcudiyetinden söz edilemeyeceğinden, davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, 5434 sayılı Kanunun ek 30. maddesinde, iştirakçilerin, emeklilik keseneğine esas olan derece ve kademelerinin mevzuata uygunluğunun Sandıkça inceleneceği, eksik gönderilen kesenek ve karşılık farklarının kurumlarından tahsil edileceği, fazla gönderilen kesenek ve karşılıkların ise kurumlarına iade edileceği hükme bağlandığından, ilgililerin kurumları tarafından intibakları yapıldıktan sonra emeklilik keseneğine esas olan derece ve kademelerin mevzuata uygunluğunun Sandıkça incelenebileceği açık olup, davanın Emekli Sandığına karşı açılan kısmının 657 sayılı Kanunun 37. ve 64. maddelerini Sandığın doğrudan uygulama yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesince verilen … günlü ve E:…, K:… sayılı kararın bozulmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 23.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.