Danıştay Kararı 11. Daire 2006/7962 E. 2009/6605 K. – T.

11. Daire         2006/7962 E.  ,  2009/6605 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/7962
Karar No: 2009/6605

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalı) : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekilleri : …
İsteğin Özeti : Milletvekili olarak görev yapmış alan davacının, 5434 sayılı Kanunun ek 76. ve geçici 209. maddesi uyarınca Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi ve 20.4.1979-08.04.1981 ile 09.12.1982-23.03.1989 tarihleri arasındaki dönemler borçlandırılmak suretiyle emekli aylığı bağlanması yolunda yaptığı başvurunun, görev süresi sona ermeden önce milletvekilliği görevi sona eren davacının Sandıkla ilgilendirilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görev süreleri sona erenlerin Sandıkla kurulan ilgilerinin, başvuruları halinde 5434 sayılı Kanunun ek 76 ve geçici 209. maddeleri uyarınca devam ettirileceği, görev süresi bitmeden önce istifa, yargı kararı ile görevden alınma, üyeliğin düşmesi gibi herhangi bir nedenle görevleri sona erenlerin Sandıkla ilgilendirilmelerine imkan bulunmadığı, dosyanın incelenmesinden, 19.Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde milletvekili seçilen davacının, üyesi bulunduğu siyasi partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması üzerine milletvekilliğinin sona erdirildiği anlaşıldığından, görev süresini tamamlamayan davacının, Sandıkla ilgisinin devam ettirilemeyeceği yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; ilgili Kanun maddesinde sadece görevin sona ermesinden bahsedildiği, nasıl sona ermesi gerektiği yolunda bir düzenleme bulunmadığı, üyesi bulunduğu partinin kapatılması nedeniyle milletvekilliğinin sona ermesinin de 5434 sayılı Yasa hükmünde belirtilen görevi sona erenler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla kanun maddesinin kapsamını daraltıcı bir şekilde verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri sona erenlerin istekleri halinde Sandıkla ilgilendirileceğini öngören 5434 sayılı Kanunun ek 76. ve geçici 209. maddesinde belirtilen “görevin sona ermesi” ifadesinin; atama veya seçimle gelinen bir görevde görev süresini tamamlanması yanında görev süresi tamamlanmadan yargı kararı gereği görevden alınma, istifa etme ya da üyeliğin düşmesi hallerinide kapsayacağı, ayrıca, Yasada görevin sona ermiş sayılması için ilgili kanunlarda belirtilen görev süresinin tamamlanmış olması zorunluluğu öngörülmediği gibi sürenin tamamlanmasından önce görevin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bu haktan yararlanılmayacağı yolunda kısıtlayıcı bir hükme yer verilmediği anlaşılmıştır.
Buna göre, Anayasa Mahkemesi tarafından, üyesi bulunduğu partinin kapatılması sonucu milletvekilliği sona eren davacının, idareye başvurduğu tarihi izleyen ay başından itibaren 5434 sayılı Yasanın ek 76. ve geçici 209. maddeleri uyarınca, Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi gerektiğinden, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. … İdare Mahkemesince verilen … günlü ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 22.06.2009 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

(X)-KARŞI OY
5434 sayılı Kanuna 4505 sayılı Yasanın 4. maddesiyle eklenen ek 76. maddede, süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri sona erenlerin, Sandıkla kurmuş oldukları ilginin Sandığa yapacakları başvuru tarihini izleyen aybaşından itibaren devam ettirileceği, aynı Kanunun geçici 209. maddesinde ise, süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri bu (4505 sayılı) Kanunun yürürlüğe girdiği (12.2.2000) tarihinden önce sona erenlerin istekleri halinde 5434 sayılı Kanunun ek 76. maddesi hükümlerine göre başvuru tarihi ile sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgilerinin kesildiği tarih arasında geçen dönem için Sandıkla ilgilendirilecekleri hükme bağlanmıştır.
Aktarılan Kanun maddelerinin gerekçesinde, süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sona erenler ile bunlardan emekli aylığı bağlanmış olup, herhangi bir nedenle emekli aylığı kesilmiş olanların sosyal güvenlik kurumları ile ilgilerinin kesildiği tarih ile ek madde uyarınca Sandıkla ilgilendirilmek üzere başvurdukları tarih arasında geçen dönem içinde Sandıkla ilgilendirilmeleri ve kısıtlı bir zaman süresince Sandıkla ilgilenmenin getireceği hak kayıplarının giderilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Uyuşmazlık, 5434 sayılı Kanunun ek 76. ve geçici 209. maddesinde yer alan “süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri sona erenler..” ibaresinin, sadece ilgili kanunlarda gösterilen görev sürelerini tamamlamış olanları mı kapsadığı, yoksa, ilgili kanunlarda gösterilen görev süreleri bitmeden önce, yargı kararı ile görevden alınma, istifa etme veya üyeliğin düşmesi gibi nedenlerle görevleri sona erenleri de kapsayıp kapsamayacağına ilişkindir.
Anayasanın 75. maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, genel oyla seçilen beşyüzelli milletvekilinden oluşacağı, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 6.maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin beş yılda bir yapılacağı,“Seçimin Yenilenmesi başlıklı 8. maddesinde ise, seçim dönemi bitmeden önce, seçimin yenilenmesine karar verilebileceği kurala bağlanmıştır.
Buna göre seçimle kazanılan milletvekilliği sıfatı, çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde yapılacak yeni seçimlerde aday olmama veya aday olup da seçilememe durumunda sona erecektir.
Anayasanın “Milletvekilliğinin Düşmesi” başlıklı 84.maddesinde, istifa, kesin hüküm giyme veya kısıtlanma kararı verilmesi, milletvekilliğiyle bağdaşmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ısrar edilmesi, Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmama halinde, milletvekilinin milletvekilliğinin düşeceği, partisinin temelli kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin milletvekilliğinin ise sona ereceği hükme bağlanmış olup, milletvekilliği görevinin sona ermesi konusunda Anayasa ve ilgili kanunlarda ayrıca bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Anayasa’nın 84. maddesinde 23.07.1995 tarih ve 4121 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve davacının üyesi bulunduğu partinin kapatılmasına ilişkin bulunan 16.6.1994 günlü ve E:1993/3, K:1994/2 sayılı kararda, Anayasanın 84. maddesinin son fıkrasında, partinin kapatılmasına eylem ve sözleri ile sebebiyet verdiği belirtilen milletvekilinin üyeliği ile temelli olarak kapatılan siyasî partinin kapatılmasına ilişkin davanın açıldığı tarihte parti üyesi olan diğer milletvekillerinin üyeliğinin kapatma kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına tebliğ edildiği tarihte sona ereceği kuralının düzenlendiği, Anayasa’nın 84. maddesinin birinci fıkrasındaki “üyeliğin düşmesi” ile üçüncü fıkrasındaki “üyeliğin sona ermesi”nin birbirinden ayrı durumlar olduğu, birinci fıkradaki durumlarda düşme kararını TBMM’nin vereceği ancak, bir siyasal parti kapatılınca, eylem ve sözleriyle buna neden olan milletvekilinin üyeliği ile temelli olarak kapatılan siyasî partinin kapatılmasına ilişkin davanın açıldığı tarihte parti üyesi olan diğer milletvekillerinin üyeliğinin kapatma kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na tebliğ edilmesiyle kendiliğinden sona ereceği, bu durumun Anayasa Mahkemesi kararının hukuksal sonucu olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, görevin sona ermesinin, milletvekillerinin parasal haklarına etkisi yönünden incelendiğinde; 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanunun “Hak Kazanma ve Ödeme” başlıklı 6. maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren, bu Kanunda belirtilen ödenek ve yolluklara hak kazanacakları, herhangi bir nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sıfatı kalkanların istihkaklarının, bu sıfatın kalktığı ayı takip eden aybaşından itibaren verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu yasa hükmüne göre, milletvekili sıfatının gerek görev süresinin tamamlanması (seçim döneminin bitmesi sonucunda yeni seçimlerde aday olmama veya aday olup da seçilememe) suretiyle, gerekse göreve devam ederken (görev süresi bitmeden önce) istifa, yargı kararı ile görevden alınma, üyeliğin düşmesi gibi herhangi bir nedenle sona erme suretiyle olsun, milletvekili sıfatı nedeniyle hak edilen parasal haklar sona ermektedir. Görüleceği üzere, parasal hakların ödenmesi bakımından, görevin sona erme şekli bir farklılık oluşturmamaktadır. Bu itibarla, Anayasanın 84. maddesinde yer alan milletvekilliğinin düşmesi hallerinin ve görev süresinin tamamlaması sonucu TBMM üyeliğinin sona erme halinin milletvekilliği görevinin sona erme hali olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, 5434 sayılı Kanunun ek 76. ve geçici 209. maddesinde belirtilen “görevin sona ermesi” ibaresinin; anılan Yasa maddelerinin gerekçesinde belirtildiği üzere süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerin sosyal güvenlik kurumları ile ilgilerinin kesildiği tarih ile Sandıkla ilgilendirilmek üzere başvurdukları tarih arasında geçen dönem içinde Sandıkla ilgilendirilmeleri ve sınırlı bir zaman süresince Sandıkla ilgilenmenin getireceği hak kayıplarının giderilmesi amacı ve herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu belirten Anayasanın 60. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi durumunda görev süresinin tamamlanması yanında görev süresi tamamlanmadan yargı kararı gereği görevden alınma, istifa etme ya da üyeliğin düşmesi hallerini de kapsadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Ayrıca, Yasada görevin sona ermiş sayılması için ilgili kanunlarda belirtilen görev süresinin tamamlanmış olması zorunluluğu öngörülmediği gibi sürenin tamamlanmasından önce görevin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bu haktan yararlanılamayacağı yolunda kısıtlayıcı bir hüküm de bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, Anayasa Mahkemesi tarafından üyesi bulunduğu siyasi partinin kapatılması sonucu milletvekilliği sona eren davacının, idareye başvurduğu tarihi izleyen ay başından itibaren 5434 sayılı Yasanın ek 76. ve geçici 209. maddeleri uyarınca, Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi gerektiğinden, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına karşıyız.