Danıştay Kararı 11. Daire 2005/4697 E. 2008/676 K. 01.02.2008 T.

11. Daire         2005/4697 E.  ,  2008/676 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No: 2005/4697
Karar No: 2008/676

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili: …
Karşı Taraf (Davalı): Kültür ve Turizm Bakanlığı

İsteğin Özeti: 1.10.1985-10.1.1994 tarihleri arasında davalı idarede 657 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli personel olarak görev yapmakta iken 1.2.1994 günlü onay ile 10.1.1994 tarihi itibariyle ilişiği kesilen davacının, sözleşmeli olarak geçirdiği dönemlere ilişkin iş sonu tazminatının ödenmesi istemiyle yaptığı 28.3.2005 günlü başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile iş sonu tazminatının 10.1.1994 tarihinden itibaren banka mevduatına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davayı; 10.1.1994 tarihinde emekli olan davacının en geç ilk emekli maaşını aldığı tarihte iş sonu tazminatının ödenmemesinden haberdar olduğunun kabulü gerekmekte olup, bu tarihten yaklaşık 11 yıl sonra yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın esasının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 ve 11.maddeleri uyarınca incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle süre aşımından reddeden …İdare Mahkemesinin …günlü ve E:…, K:…sayılı kararının, davacı vekili tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacı temyiz isteminin reddiyle, sonucu itibariyle yerinde olan idare mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, 1.10.1985-10.1.1994 tarihleri arasında davalı idarede 657 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli personel olarak görev yapmakta iken 1.2.1994 günlü onay ile 10.1.1994 tarihi itibariyle ilişiği kesilen davacının, sözleşmeli olarak geçirdiği dönemlere ilişkin iş sonu tazminatının ödenmesi istemiyle yaptığı 28.3.2005 günlü başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile iş sonu tazminatının 10.1.1994 tarihinden itibaren banka mevduatına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesinde, “İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, gerek İş Kanununda gerekse Borçlar Kanununda kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı gibi alacaklar için özel bir zaman aşımı süresi öngörülmemiş olup, uygulama ve öğretide iş sonu tazminatına ilişkin davalarda bu alacakları talep ve dava edebilmek için Borçlar Kanununun 125.maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı süresinin esas alınması genel kabul görmektedir.
Olayda, davalı idarede 1.10.1985-10.1.1994 tarihleri arasında sözleşmeli personel olarak görev yapan ve 1.2.1994 tarihli işlem ile izinsiz ve mazeretsiz görevine gelmemesi nedeniyle ilişiği kesilen davacı tarafından, kendisine iş sonu tazminatı ödenmemesine ilişkin işleme dayanak teşkil eden 6.6.1978 günlü ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının değişik 7. maddesinin Danıştayca iptal edildiğinden bahisle iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanarak sözleşmeli çalıştığı dönemlere ilişkin iş sonu tazminatının ödenmesi istemiyle 28.3.2005 tarihinde yapılan başvurunun reddi üzerine açılan dava; idare mahkemesince, 10.1.1994 tarihinde emekli olan davacının ilk emekli maaşını aldığı tarih itibariyle iş sonu tazminatının ödenmediğinden haberdar olduğunun kabulü suretiyle bu tarihten yaklaşık 11 yıl sonra yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle süre aşımından reddedilmiştir.
İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi tesis edildiği tarih itibariyle ortadan kaldırarak, o işlemin tesisinden önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir genel düzenleyici işlemin iptal edilmesi durumunda, verilen yargı kararının, sadece o davayı açanı
değil, bu genel düzenleyici işlem ile ilgili diğer kişileri de etkileyeceği kuşkusuzdur. İptal kararı ile bu düzenleyici işleme dayanılarak yapılan işlemlerin doğurduğu etki ve sonuçlar genel olarak ortadan kalkar. Bu nedenle iptal edilen bir düzenleyici işlemden dolayı, menfaati ihlal edilen veya kişisel hakkı etkilenen kişinin, verilen iptal kararının doğurduğu sonuçlardan yararlanmak amacıyla idareye başvurabileceği tabiidir. Ancak genel düzenleyici işlemin yargı yerince hukuka aykırı bulunarak iptalinin doğurduğu hukuki sonuçlardan yararlanmak amacıyla 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılacak başvuruların da yukarıda belirtildiği üzere Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zaman aşımı süresi içinde yapılması ve bu 10 yıllık sürenin ise, hizmet sözleşmesi sona ererek iş sonu tazminatına hak kazanıldığı tarihten itibaren başlayacağının kabulü gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, ilgilinin iş sonu tazminatına hak kazandığı tarihten itibaren 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde kalmak kaydıyla, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapacağı başvuru ile genel düzenleyici işlemin yargı yerince iptalinin doğurduğu hukuki sonuçlardan yararlanmayı talep edebilmesi mümkündür.
Davacıya iş sonu tazminatı ödenmemesine ilişkin işlemin dayanağı olan 6.6.1978 günlü ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 7. maddesi Dairemizin 25.10.2001 gün ve E:2001/365, K:2001/2335 sayılı kararı ile iptal edilmiş olup davacının iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanmak amacıyla 2577 sayılı Kanunun 10.maddesi kapsamında yapacağı başvurunun, sözleşmesinin sona ererek iş sonu tazminatına hak kazandığı tarihten itibaren 10 yıllık zaman aşımı süresi içinde yapılması gerekmektedir. Olayda da, davacının sözleşmeli olarak çalıştığı (1.10.1985-10.1.1994 tarihleri arasındaki ) döneme ilişkin 2577 sayılı Kanununun 10. maddesi kapsamında yaptığı 28.3.2005 günlü başvurusunun, hizmet sözleşmesinin sona erdiği 10.1.1994 tarihinden itibaren 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde yapılmaması karşısında uyuşmazlığın esasını inceme olanağı bulunmadığından davayı süre aşımından reddeden idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin reddi ile …İdare Mahkemesinin …gün ve E:…, K:…sayılı kararının yukarıdaki gerekçeyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına 1.2.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.