Danıştay Kararı 11. Daire 2003/916 E. 2004/728 K. 17.02.2004 T.

11. Daire         2003/916 E.  ,  2004/728 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2003/916
Karar No : 2004/728

Davacı : …
Davalı : Adalet Bakanlığı – ANKARA
Davanın Özeti : Vergi Mahkemesi üyesi olan davacı tarafından 19.2.1988 gün ve 19730 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakim ve Savcıları Hakkında Uygulanacak En Yüksek Ek Gösterge ve Yüksek Hakimlik Tazminatı Esaslarına Dair 25.1.1988 gün ve 20 sayılı İlke Kararının “Yüksek Hakimlik Tazminatı Esaslarını” düzenleyen 9. maddesine 26.6.2002 gün ve 24797 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ilke kararı ile eklenen son fıkrada yer alan “….. yüksek hakimlik tazminatlarının yükseltilmesine Kurulca karar verilebilir” ibaresinin, Anayasanın 159/3 maddesine, 2461 sayılı Yasanın 4. ve 2802 sayılı Yasanın 33. maddesine aykırı olduğu, “birinci sınıf hakim olma” işlemi Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun görevleri arasında yer almadığından sözkonusu işleme karşı yargı yolu kapatılmadığı gibi yüksek hakimlik tazminatlarının yükseltilmesinin Kurulun görevleri arasında yer almadığı ileri sürülerek iptaliyle, ek göstergesinin birinci sınıf hakim ve savcılar için öngörülen 7600, yüksek hakimlik tazminatı göstergesinin de 7000 gösterge rakamına yükseltilerek hesaplanacak fark tutarın 31.8.2002 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı merciilerine başvurulamayacağından kurul ilke kararına karşı açılan davanın incelenmeksizin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava, hakim olan davacı tarafından, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 25.1.1988 gün ve 20 sayılı İlke Kararının 9. maddesine 26.6.2002 gün ve 24797 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İlke Kararı ile eklenen son fıkrasında yer alan “… yüksek hakimlik tazminatlarının yükseltilmesine Kurulca karar verilebilir” ibaresinin iptali ile ek gösterge ve yüksek hakimlik tazminatının birinci sınıf hakim ve savcılar için öngörülen gösterge rakamına yükseltilerek fark tutarın faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
2709 sayılı T.C. Anayasasının 159. maddesinin 3. fıkrasında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, … yükselme, …görevden uzaklaştırma işlemlerini yapacağı, 4. fıkrasında, kurul kararlarına karşı yargı yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır.
2802 sayılı Yasa, bu Yasada değişiklik yapan 3825 sayılı Yasa ile 2461 sayılı Yasanın birlikte değerlendirilmesinden birinci sınıf olmanın bir yükselme çeşidi olduğu anlaşılmakta olup bu konuda karar verme yetkisi de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna ait bulunmaktadır.
Bu durumda, Kurulun görev ve yetkisi dahilinde aldığı kararlara karşı Anayasa hükmü ile yargı yolu kapatılmış olduğundan, dava konusu Kurul ilke kararının esasının incelenmesine imkan bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : … Vergi Mahkemesi üyesi olan davacı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 19.02.1988 gün ve 19730 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 25.1.1988 gün ve 20 sayılı Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakim ve Savcıları Hakkında Uygulanacak En Yüksek Ek Gösterge ve Yüksek Hakimlik Tazminatı Esaslarına Dair İlke Kararının 9 uncu maddesine 26.6.2002 gün ve 24797 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan ilke kararı ile eklenen son fıkrasının son cümlesi olan “… yüksek hakimlik tazminatlarının yükseltilmesine Kurulca karar verilebilir.” ibaresinin iptalini ve ek göstergesi ile yüksek hakimlik tazminatı göstergesinin birinci sınıf hakimlik için öngörülen gösterge rakamlarına yükseltilerek 31.08.2002 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesine karar verilmesini istemektedir.
19.02.1988 günlü, 19730 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 25.01.1988 günlü, 20 sayılı Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakim ve Savcıları Hakkında Uygulanacak En yüksek Ek gösterge ve Yüksek Hakimlik Tazminatı Esaslarına Dair Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İlke Kararının 9 uncu maddesinde, Yüksek Hakimlik Tazminatı Esasları yer almış, 26.06.2002 günlü, 24797 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan İlke Kararı ile 9 uncu maddeye eklenen fıkra ile Yargıtay, Danıştay ve Bölge İdare Mahkemelerinde geçen işlerden aldıkları çok iyi ve iyi not oranları Derece Yükselmesi Esasalarına İlişkin İlke Kararında mümtazen yükselme için belirlenen oranlara ulaşan hakim ve Cumhuriyet savcılarının, baktıkları işlerin %50′ sini çıkarmaları halinde bu işlerin miktar ve mahiyetine bakılarak yüksek hakimlik tazminatlarının yükseltilmesine Kurulca karar verilebileceği kuralı getirilmiştir.
T.C.Anayasasının 159 uncu maddesinin 4. fıkrasında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun; adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapacağı, Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacağı hükmü yer almış, 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda da aynı doğrultuda düzenleme yapılmıştır.
… Vergi Mahkemesi Üyesi olarak görev yapan davacının Ağustos 2002 döneminde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca “birinci sınıf olma” incelemesine tabi tutulduğu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 19.09.2002 günlü, 567 sayılı kararıyla “birinci sınıf hakim olamayacağına” karar verildiği, davacı tarafından yapılan yeniden inceleme ve itiraz başvurularının da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca reddedildiği, davacının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yukarda anılan yüksek hakimlik tazminatı esaslarına ilişkin 9 uncu maddesinin son fıkrasında yer alan “…. yüksek hakimlik tazminatlarının yükseltilmesine Kurulca karar verilebilir.” ibaresinin iptalini istediği anlaşılmakta olup, Anayasanın 159 uncu maddesinin 4.fıkrası uyarınca Kurul kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması karşısında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı niteliği taşıyan ilke kararının dava konusu edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Davanın, davacının ek göstergesinin ve yüksek hakimlik tazminatı göstergesinin birinci sınıf hakimler için öngörülen rakamlara yükseltilmesi ve hesaplanacak farkın 31.08.2002 tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesi istemine gelince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 / 2.maddesine göre, idari işlem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğinden, davacının ek göstergesinin ve yüksek hakimlik tazminatının yargı yerince yükseltilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü;
2709 sayılı T.C. Anayasasının “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” başlıklı 159. maddesinin 3. fıkrasında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun; adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapacağı hükme bağlanmış, 4. fıkrasında, Kurul kararlarına karşı yargı merciilerine başvurulamayacağı kuralına yer verilmiştir.
Anayasanın yukarıda yer verilen 159. maddesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kararlarına karşı yargı yolu kapatılmış olup, kurulun kendi görev alanı içinde ve yasalarla verilmiş yetkisini kullanarak almış olduğu kararlara karşı açılan davaların yargı mercilerince incelenme kabiliyeti bulunmamaktadır.
Bu genel saptama karşısında davaya bakıldığında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca alınan ilke kararı dava konusu yapıldığından, öncelikle davaya konu olan ilke kararının Kurulun görev ve yetkisi dahilinde alınıp alınmadığının tespiti gerekmektedir. Eğer Kurul görev ve yetkisinde olmayan bir konuda karar almış ise ancak bu halde söz konusu davanın esasının idari yargıda incelenmesi mümkün bulunmakta aksi halde, yukarıda belirtildiği üzere Kurulun yetkili ve görevli olduğu konularda aldığı kararlara karşı Anayasa hükmü ile yargı yolu kapatılmış olduğundan, bu kararlara karşı açılan davalarda idari yargı yerince davanın esasının incelenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle, öncelikle davaya konu olan ilke kararının Kurulun görev ve yetkisi içinde alınıp alınmadığının tespiti gereklidir.
Anayasanın 159 maddesi 3. fıkrasında adli ve idari yargı hakim ve savcılarının “yükselme” işlemlerini yapmaya Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yetkili olduğu hükme bağlanmış, 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 4. madesinin 3.bendinde Anayasa hükmüne parelel düzenleme yapılarak anılan maddenin 3/d bendinde, hakim ve savcıların “her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma” işlemlerini yapmaya Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun görevli olduğu hükmüne yer verilmiş, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasında Hakimlik ve Savcılık mesleğinin, üçüncü sınıf, ikinci sınıf, birinci sınıfa ayrılmış ve birinci sınıf olmak üzere dört sınıfa ayrılacağı, 25.6.1992 gün ve 3825 sayılı Yasa ile eklenen 3. fıkrasında, birinci sınıfa ayrılmış, bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekte 6 yılını doldurmuş, Yargıtay ve Danıştay Üyeliklerine seçilme hakkını da yitirmemiş olan Hakim ve Savcıların birinci sınıf olacakları düzenlenmiş bulunmaktadır.
Olayda, 3825 sayılı Yasa ile getirilen “birinci sınıf olma” nın Anayasanın 159. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “yükselme” ve 2461 sayılı Yasanın 4. maddesinin (3/d) bendindeki “her türlü yükselme” tabirinin içerisine girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
3825 sayılı Yasayla getirilen “birinci sınıf olma” birinci sınıfa ayrılmanın üzerinde olup hakimlik mesleğinin Danıştay ve Yargıtay üyeliğinden önceki son aşamasıdır. Ayrıca maddi yönden de yeni imkanlar getiren bir düzenlemedir. Bu nitelikleri nedeniyle birinci sınıf olmayı hakimlik savcılık mesleğinde bir “yükselme” olarak kabul etmemek mümkün değildir.
Her ne kadar 2802 sayılı Yasanın 33. maddesinde, birinci sınıfa ayrılma koşul ve yöntemleri, Kanunda belirtilen esaslar doğrultusunda, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca saptanarak Resmi Gazetede yayımlanacağı hükme bağlanarak, 2461 sayılı Yasanın 4. maddesinin (3/d) bendinde de birinci sınıfa ayırmadan söz edilip , birinci sınıf olmaya ilişkin herhangi bir açıklamada bulunulmamakta ise de, gerek 2802 sayılı gerekse 2461 sayılı Yasaların yukarıda sözü edilen hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihte “birinci sınıf olma” veya “birinci sınıf hakimlik” bulunmadığı için ve 25.6.1992 tarih ve 3825 sayılı Yasayla birinci sınıf hakimlik 2802 sayılı Kanunun 15. maddesine eklenen fıkra ile düzenlendiğinden o tarih itibariyle henüz bulunmayan birinci sınıf hakimliği kanunun düzenlemesi olanaksızdır.
Öte yandan 2802 sayılı Yasanın 118. maddesinde, mesleğin özelliği ve teşkilatın ihtiyaçları göz önünde bulundurularak Kurulca belirlenen ilke kararlarının değiştirilebileceği düzenlendiğinden ve daha sonra yürürlüğe giren 3825 sayılı Yasa uyarınca yukarıda belirtilen 33. madde hükmüne göre teşkilatın ihtiyacı gözönünde bulundurularak davaya konu ilke kararı alındığından anılan kararda 2802 sayılı Yasanın 118. maddesine aykırılık bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, birinci sınıf hakim olma da bir terfi ve yükselme işlemi olduğundan birinci sınıf olma için gerekli şartların bulunup bulunmadığının incelenip sonucuna göre birinci sınıf olma konusunda karar alınmasında, bu konuda karar verecek bir mercie ihtiyaç duyulacağı açıktır. Aksi halde kanunda öngörülen şartları taşıyan kişinin kendiliğinden birinci sınıf olması durumu ortaya çıkar ki bu sonuç, daha önceki yükselmelerde şartları inceleyen ve buna göre karar veren bir makam varken birinci sınıf olma için böyle bir makamın kabul edilmemesi halini doğuracağından bunun Yasanın sistematiğine ve işin niteliğine ters düşeceği ortadadır.
Bu nedenle, birinci sınıf olmanın bir yükselme çeşidi olduğu ve bu konuda değerlendirme ve karar alma görev ve yetkisinin Kurula ait olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasanın 159/4 maddesinde, kurulun görev ve yetkisi içerisinde aldığı “kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz” hükmüne yer verildiğinden bu hükümle Kurulca alınan gerek düzenleyici nitelikte gerekse bireysel nitelikteki görevi dahilindeki işlemlere karşı dava yolu kapatılmış bulunduğundan anılan Yasa hükmü uyarınca Kurulca alınan ilke kararının iptali istemiyle açılan davanın esasının incelenme imkanı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın incelenmeksizin reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine 17.2.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.