Danıştay Kararı 11. Daire 2003/350 E. 2003/2494 K. 04.06.2003 T.

11. Daire         2003/350 E.  ,  2003/2494 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2003/350
Karar No : 2003/2494

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) …
Karşı Taraf (Davalı) : …
İsteğin Özeti : Öğretmen olarak görev yapmakta iken emekliye ayrılan davacı tarafından, 15.1.2002 tarihinde verilmesi gereken aylığının ve bir kısım tedavi giderinin ödenmemesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada verilen dilekçe ret kararı üzerine, 30 günlük yasal sürede yenilenmediği gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının gösterdiği adreste usule uygun bir tebligat yapılmaksızın ve davacının adres değişikliğinin de söz konusu olmadığı gözetilmeksizin dilekçe ret kararının Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi hükmüne göre tebliğ edilmesinde ve buna göre hesaplanan süreye göre davanın süre yönünden reddedilmesinde usul ve yasaya uyarlık görülmediğinden, idare mahkemesince verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak kimselerden hiçbirinin gösterilen adreste bulunmamaları veya tebellüğden imtina etmeleri halinde, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza karşılığında teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, keyfiyetin, mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici ve kapıcıya da bildirileceği, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı, “Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” başlıklı 35. maddesinde ise, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirmesi halinde, yeni adresini tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu, yeni adresin bildirilmemesi ve yeni adresin tebliğ memurunca da tespit edilememesi durumunda, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına, diğer nüshasının da tebliğ yaptıran kazai merciin divanhanesine ve eski adresin kapısına talik edileceği, talik tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerin birlikte incelenmesinden, Tebligat Kanununun 21. maddesinin, tebligat anındaki tebliğ imkansızlığını, diğer bir ifadeyle tebligat muhatabının, tebliğ yapılacak anda orada bulunmamasını, yani adresten geçici bir surette ayrılmış halini düzenlediği, 35. maddesinin ise, muhatabın adres değişikliğini bildirmemiş, başka bir deyimle adresten kesin surette ayrılmış olması halini düzenlediği ve 35. maddeye göre tebligat yapabilmesinin, daha önce aynı adreste usule uygun bir tebligatın yapılmış olması koşuluna bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, … idare mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı dilekçe ret kararının, davacının gösterdiği adreste, adresin kapalı olduğundan bahisle iade edilmesi üzerine, daha önce aynı adreste usule uygun bir tebligat olmaksızın Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliği yoluna gidildiği, bu şekilde gerçekleştirilen tebliğ tarihine göre 30 günlük sürede dilekçenin yenilenmediğinden bahisle, bakılan davanın süre yönünden reddine karar verildiği ve bu kararın, aynı adreste bizzat davacıya tebliğ edildiği, dolayısıyla herhangi bir adres değişikliğinin de söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının gösterdiği adreste herhangi bir değişikliğin bulunmaması ve bu adreste daha önce usule uygun bir tebliğin yapılmamış olması karşısında, Tebligat Kanununun 21. maddesinde öngörülen usul ve yöntem yerine, 35. maddesi hükmü uyarınca yapılan tebilğin usule aykırı olduğu görülmüştür.
Belirtilen hukuki ve fiili duruma göre, Tebligat Kanunu’ nun “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” yolundaki 32. maddesi hükmü karşısında, davacının mahkeme kalemini telefonla arayarak tebliğe muttali olduğunu belirtitği 17.10.2002 tarihine göre süresinde yenilendiği anlaşılan davanın esastan incelenmesi gerekirken, süre aşımı yönünden reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulüyle … İdare mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 4.6.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.