Danıştay Kararı 11. Daire 2002/4552 E. 2004/4256 K. 26.10.2004 T.

11. Daire         2002/4552 E.  ,  2004/4256 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2002/4552
Karar No : 2004/4256

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalı) : T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekili : …
İsteğin Özeti : … İli Çevre Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapmakta iken adi malul olarak 6.9.2000 tarihinde emekliye sevk edilen davacı tarafından 11 yıl 1 ay hizmetine karşılık 11. derecenin 2. kademesi üzerinden bağlanan 141.900.000.-TL. aylığın emekliye sevk tarihi itibariyle sakatlık derecesine göre en az 260.000.000.-TL. ve en son aldığı Ağustos 2000 tarihli brüt görev aylığı kadar arttırılmaması işleminin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildiği dosyadaki belgelerden Çevre Bakanlığı … İli Çevre Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapmakta iken; … Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince adına düzenlenen 10.5.2000 tarihli sağlık raporu Sandık Sağlık Kurulunca incelenerek 6.7.2000 tarih ve 2517 sayı ile “1-Adi malul olduğuna, 2-Vasi tayini gerektiğine, 3-Arızasının görevin neden ve etkisiyle meydana gelmediğine ……” şeklinde verilen karar ve anılan kararın Çevre Bakanlığına hitaben yazılan 26.7.2000 tarih ve 375 sayılı yazı ile bildirilmesi sonucunda adi malul olarak emekliye sevk edilen davacıya davalı idarece toplam 11 yıl 15 gün hizmetine karşılık 11. derece 2. kademe intibakı üzerinden 15.9.2000 tarihinden itibaren adi malul emekli aylığı bağlandığının anlaşıldığı, bu durumda hastalığı nedeniyle görevini yapamayacak duruma geldiği sağlık raporuyla anlaşılan ve vazife malulü sayılmayarak adi malul olarak emekli olup maaş ve ikramiyesi buna göre hesaplanan davacının sakatlık derecesine göre aylığının arttırılmaması yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava konusu olayda kendisine vasi tayin edilerek hacir altına alınan davacı medeni hakları kullanma yetkisinden yoksun bulunduğu için taraf bulunduğu bu davada vasisi aracılığıyla temsil olunabileceğinden dava açma tarihi itibariyle ehliyeti bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı Yasanın 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca ehliyet yönünden reddi gerektiğinden temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde, bu kanunda hüküm bulunmayan konularda hakimin davaya bakmaktan memnuniyeti ve reddi, ehliyeti, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukununu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 38. maddesinde de, “Davaya Ehliyet Kanunu Medeni ile tayin olunmuştur” hükmüne yer verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Medeni Kanununun 9. maddesinde, “Medeni hakları kullanmaya selahiyettar olan kimse iktisaba da iltizama da ehildir” hükmüne yer vermiş, aynı Yasanın 14. maddesinde, mümeyyiz olmayanlar ile küçükler ve mahçurların medeni hakları kullanmak selahiyetinden mahrum oldukları, 15. maddesinde mümeyyiz olmayan şahsın tasarrufunun hukuki bir hüküm ifade etmeyeceği belirtilmiş, 355. maddesinde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini görmekten aciz veya daimi muavenet ve tekayyüde muhtaç olan yahut başkasının emniyetini tehdit eden her reşit iş için bir vasi nasbolunacağı, 390. maddesinde de hacir altına alınan kişilerin (mahçurların) vasileri aracılığıyla temsil olunacağı hükümleri yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, … Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Baştabipliğince düzenlenen 10.5.2000 gün ve 3224/4-3, 48/325 sayılı Sağlık Kurulu Raporunda “paranoid psikoz” hastalığı nedeniyle davacının çalışma ve iş görme gücünü %100 oranında kaybettiği, malulen emekliliğinin uygun olduğunun belirtildiği ve Emekli Sandığı Sağlık Kurulunun 16.11.2000 gün ve 4042 sayılı raporunda da %100 iş gücü kaybı nedeniyle vasi tayini gerektiğine karar verildiği, … Sulh Hukuk Mahkemesinde 2.2.1998 tarihinde açılan vasi tayin davasında da anılan mahkemenin … gün ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının kısıtlanmasına ve annesi …’ın vasi olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca kendisine vasi tayin edilerek hacir altına alınan davacının medeni hakları kullanma yetkisinden yoksun olduğu için taraf bulunduğu bu davada vasisi aracılığıyla temsil olunabileceğinden dava açma tarihi itibariyle ehliyeti bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı Yasanın 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca ehliyet yönünden reddi gerektiğinden … İdare Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının sonucu itibariyle onanmasına 26.10.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.